4. Emek Yaz Kampı
İlk kampımızı Ürkmez’de gerçekleştirmiştik. Aynı yerde gençlik kampı bizden önce yapıldığı için gençlerin izleri vardı kamp alanımızda. Yerimiz dardı ama oynamamayız demedik ve birlikte üretip birlikte eğlendik 200 civarındaki arkadaşlarımızla. Kamp TV ekibinden Abidin Abi’den kaçamayıp kamerasına takıldık akşamları da keyifle oturup kendimizi izleyerek kahkahalara boğulduk. Eşkıyanın tavla turnuvası şampiyonluğu yarışında ben hep onu destekledim ama Hatay’dan Mehmet Abi aldı tavla takımını. Paneller ve sabaha kadar süren muhabbetlerle geçti on günümüz. Kamp bitiminde herkes seneye görüşelim deyince ikincisi geldi Emek Yaz Kampı’nın da.
İkincisini Dikili’de yaptık sayımız iki katına çıkararak. Sotes’te yaklaşık 400 kişiydik. Kalabalıktı ama yine biz sığmasını bildik tatil köyüne. Hatay’dan gelen kalabalık gurubumuzla balık avladık bol bol. Yakaladığımız balıklara herkes küçük dese de biz iki kere balık kızartacak kadar balık yakaladık kim ne derse desin. Hatay’dan katılan Özgür’ün kamp sonunda kampa dair duygularını paylaşırken söylediği şu sözleri kampımızın sürmesi gerektiğini de söylüyordu bizlere. “Oğlum on yaşında. Berdan’ı kamp boyunca sadece yemek saatlerinde bir de yatarken görebildik. Arkadaşlarıyla takıldı hep. İlk kez kendi başına, kendi ortamını oluşturdu. Bize pas vermedi biz de zaten merak etmedik pek. Güvendiğim insanlarla birlikte olmak bana her şeyden daha önemli” diyordu.
Üçüncü kamp olmayacak dediler bize. Ama benim gibi beş on arkadaşın ısrarları üzerine tamam yine yapalım dediler ve Selçuk’ta yaptık üçüncü kampımızı. Bu sefer çadırlarda kalacaktık. Hepimiz kara kara düşünerek gittik doğrusu. Çadırda nasıl kalacaktık? Sivrisineklerle nasıl baş edecektik? Ya üşürsek! Çocuğu olan arkadaşlar asla olmaz dediler. Ama yine de birçok çocuklu ailemiz vardı aramızda. Burada Yunus’u anmadan geçemeyeceğim. Birinci çocuğu Sinan bizimle kamplarda büyüdü ikincisi Taylan da geçen yılki kampta büyümeye başladı. Yunus çok rahat diyesi geliyor insanın. Kimin bu çocuklar diye soranın hesabı yoktur kamp alanında. Tabii ki Yunus’un. Ama insan güvendiği yoldaşlarının arasında olunca herhalde çocukların arada dolaşmasından da rahatsız olamıyor. Ben de bu konuda Yunus’u örnek alacağım çocuklarım olursa kamplarda büyüsün istiyorum. Üçüncü kampımıza dair aslında söylenecek çok şey var ama anısı taze olduğu için tüm arkadaşların bildikleri şeyleri yazmak istemiyorum doğrusu. Adana’dan İbrahim’le , Hatay’dan Hasan’la, İstanbul’dan İzzet’le balıkçılık maceramız tüm kampa damgasını vurdu. Bize yine balık yakalayamıyorsunuz dediler ama olta atmayı öğretmeye çalışırken bile Songül’ün tuttuğu iki balığı fotoğraflayarak kayda geçirdik. İlhami Abi’nin mezeleriyle demlendik geceleri. Yine panellerle, gece Oğuz’un sazı sözüyle üçüncü kampımızı da “seneye yine görüşelim” diyerek bitirmiştik.
Şimdi dördüncü kampımıza hazırlanıyoruz. Anılarımızı çoğaltmak, birlikte dinlenmek, birlikte düşünmek, birlikte üretmek için yine geçen seneki yerde olacağız 23 Temmuzda. Kamp hazırlıklarımız başladı. İzmir’deki arkadaşlarımız çadırlarımızı kurmaya başlamışlar bile. Biz İstanbul kamp komitesi olarak geçen yılki eksikleri gidermek, yeni etkinlikler eklemek için toplantılarımızı yaptık.
Paneller yine olacak hafta içi beş gün boyunca.
Balıkçılık, yüzme, yaratıcı drama (çocuklar ve yetişkinler), çocuk, televizyon gazete haberciliği gibi atölyeler olacak. Şirince’ye kahvaltı, tekne turu, Efes Harabeleri, Meryem Ana, Yedi Uyuyanlar’a günlük geziler düzenlenecek. Tavla, satranç, king, voleybol, masa tenisi turnuvaları düzenlenecek. Kumda halat çekme, çuval yarışmaları yapılacak. Her gece farklı arkadaşlarla canlı müzik eşliğinde eğlenceler düzenlenecek. Birlikte dinlenip, birlikte düşünüp, birlikte üretmek için Selçuk’ta, Pamucak sahillerinde görüşmek dileğimle.
Evrensel'i Takip Et