Yalan işe yarıyorsa madenciler ne yapsın!
Altın madencileri Kaz Dağlarındaki maden karşıtı direnişi karalamak için 14 yıl önceki bir yazıya ve yalana sarıldı. Oktay Ekşi’nin 18 Ekim 2000 tarihli “Bu hokkabazlık artık bitsin” başlıklı yazısının bazı bölümleri geçtiğimiz hafta Çanakkale’de yerel gazetelere ilan olarak verildi.
Özer AKDEMİR
Altın madencileri Kaz Dağlarındaki maden karşıtı direnişi karalamak için 14 yıl önceki bir yazıya ve yalana sarıldı. Oktay Ekşi’nin 18 Ekim 2000 tarihli “Bu hokkabazlık artık bitsin” başlıklı yazısının bazı bölümleri geçtiğimiz hafta Çanakkale’de yerel gazetelere ilan olarak verildi. Sermaye her dönem çıkarlarını savunup karşısındakileri karalayacak yazılar yazan kalemler bulmakta hiç zorlanmıyor. Bu bazen bir yerel gazeteci oluyor bazen ülkenin en büyük gazetesinin başyazarı...
Bergama köylü hareketinin siyanürlü altın karşıtı direnişlerini karalamak için o dönemin burjuva medyası epey bir mesai harcamıştı. Ülkedeki demokratik hareketin diplerde olduğu bir dönemde, hem yaşamı, hem demokrasiyi savunmak, işçi ve memur eylemlerine güç vermek, barışı yüceltmek Bergama köylülerinin sloganlarında kendine yer buluyordu. İşçi memurların hak arama eylemlerine destek verirlerken, topraklarını talana gelen Eurogold’u ‘68 kuşağı devrimci gençliğinin denize döktüğü Amerikan 6. Filosu’na benzetiyor, “Altıncı filo defol” diyordu. Irak’a emperyalist müdahaleye “savaştan utanıyık” pankartıyla tepki veriyordu.
İLK ‘KUMPAS’ BERGAMA KÖYLÜLERİNE
Bergama köylülerinin hem altın madenciliğinin önünü tıkayan hem de ülkedeki demokrasi mücadelesine önemli bir müttefik olarak eklemlenen hareketine işte tam bu noktada devlet-şirket iş birliğinin müdahalesi geldi. Bergama köylüleri, bu sefer de hareketin ardında ‘dış güçler-Alman Vakıfları var’ iftirası ile karşı karşıyaydılar. Yalnız bu seferki iftira öyle geçmiştekiler gibi ‘acemi’, ‘tutarsız’, ‘tabansız’, hesapsız, kitapsız değildi. Her devrin gerçek hükümeti olarak gösterilen MGK’de planlanmış, hesaplanmış ve uygulamaya geçirilmişti. Günümüzde “psikolojik harp” olarak tanımlanan bir oyun ortaya konulmuş, düzenin bekçileri medya ortamı hazırlamış, asker yargı kararı ile kapalı altın madenine giderek mesajını vermiş, bu iftiranın dayanağı bir kitap ‘yazdırılıp-dağıtılmış’ ve son olarak da oyunun yargı boyutu unutulmamış Bergama Köylü Hareketinin önde gelen isimlerine ve Alman Vakıfları yöneticilerine DGM’de dava açılmıştı. Günümüzde hem ulusalcı, hem Cemaatçi, hem AKP tarafından birbirlerine mal edilerek sıkça yakınılan ‘kumpas’ ilk Bergama köylülerini hedef almıştı.
‘HOKKABAZ’ SAHNEDE
Kumpasın başarıya ulaşmasındaki en önemli etkenlerden birisi de basın ayağı oldu. Devrin ünlü kalemşorları altın madencilerinin sesi gibi çalışıp, hem köylü hareketine, hem diğer çevre mücadelelerine demediklerini bırakmadılar. Bu yazılardan birisi de Hürriyet'in başyazarı Oktay Ekşi’nin 18 Ekim 2000 tarihli yazısıydı. “Bu hokkabazlık artık bitsin” başlıklı yazı da altın madenine karşı mücadele edenler çevreci görüntüsü altında arkalarında Almanya’nın olduğu ‘hokkabazlar’dı. Günümüzde Çanakkale’de Altın Madencileri Derneğinin 2000 yılındaki bu yazıyı gazetelere ilan olarak vermesinde şaşırtıcı bir yan yok aslında. Hablemitoğlu’nun kitabının ve 18 Aralık 2002’deki suikastının etkisiyle tam anlamıyla başarıya ulaşan çamur, aradan geçen yıllara rağmen hâlâ işe yarıyorsa altın madencileri ne yapsın?! Hâlâ bu yalanı tüm belgeleriyle ortaya çıkaran Evrensel Basım Yayından 2011 yılında çıkan “Kuyudaki Taş/ Alman Vakıfları ve Bergama Gerçeği”* kitabı, Hablemitoğlu’nun kitabının 100 binde biri kadar bile halka ulaştırılmamışsa, aynı yalan temcit pilavı gibi söylenip duracaktır elbet.
YALAN ANADOLU’YU GEZİYOR
Yalanı maddi delillerle çürütebilseniz bile gerçeği ona inanan geniş kesimlere ulaştıramazsanız yalan baskın gelmeye devam eder. Hep kullanılır, gerçeği bilmeyen halkı da inandırır. Ülkenin her tarafından devam ediyor bu yalanın etkisi. Altın madencileri Erzincan İliç’te, Ordu Fatsa’da, Kayseri Himmetdede’de, Niğde Ulukışla’da bu yalana sarılıyor. Beşparmak Dağlarında (Latmos), 8 bin 500 yıllık kaya resimlerinin felspat ve kuvars madencileri tarafından tuvalet taşı hammaddesi yapılmasını önlemek için çalışma yürüten EKODOSD Derneğine de aynı yalanla saldırıyor madenciler. “Arkalarında dış güçler, Almanlar var. Necip Hablemitoğlu bunu 12 yıl önce yazmıştı”. Yalan yıllardır Anadolu’yu geziyor, sermaye her zora düştüğünde aynı yalana sarılıyor...
* Kuyudaki Taş/ Alman Vakıfları ve Bergama Gerçeği. Evrensel Basım Yayın. Kasım 2011
Gazetelere verilen ilan Çanakkale Madenciler Derneği Başkanı Nurettin Ahi imzasını taşıyor.