4 Ocak 2015 10:00

Geçti dost kervanı...

İnsan bir yakınını kaybetmiş gibi oluyor. Yavaş yavaş ölüyor ve sen bir şey yapamıyorsun. Tıpkı Ali dedem gibi. Duvara yaslanır gelecek torunları beklerdi. Onu kaybettik. Şimdi hatırasını da çöplükten çıkarılacak altınlara gömdük. Hoşçakal istasyon”...

Geçti dost kervanı...

Özer AKDEMİR

İnsan bir yakınını kaybetmiş gibi oluyor. Yavaş yavaş ölüyor ve sen bir şey yapamıyorsun. Tıpkı Ali dedem gibi. Duvara yaslanır gelecek torunları beklerdi. Onu kaybettik. Şimdi hatırasını da çöplükten çıkarılacak altınlara gömdük. Hoşçakal istasyon”...
Bağıştaş Barajı’nın sularına gömülen İliç tren istasyonun yiten yapılarına söylenen bir ağıt aslında bu sözler. İliç ile ilgili sosyal medyadaki bir sayfada paylaşılan, barajın tren istasyonunu yuttuğunu gösteren fotoğraflara yapılan yorumlardan birisi. Başkaca yorumlar da var; “Tüm anılar da sulara gömülüyor”, “İnsanın en yakınını kaybetmesi gibi bir şey. Yazık oldu, birilerinin çıkarları için...”, “Herkes beni mi buldu diyor; ne olması bekleniyordu? Elbette ki bizi bulacaktı, doymak bilmeyen kapitalizm nasıl var olacak? İşte böyle bizleri bulup yok ederek, ta ki biz de aklımızı başımıza etkin mücadele etmeyi öğreninceye kadar.” İliç İstasyonu anılar ve hüzünleri doldurarak tren vagonlarına, son katarını uğurladı. Geçti dost kervanı...
Barajın 300 metre ötesinde çıplak bir tepede, Çöpler Köyü’nün eski yerinde siyanürle altın üretimi yapılıyor. Eğimli bir bozkır yamacından kuşbakışı görülüyor baraj. Çöpler Köyü, altın madeni alanında kaldığı için hemen bu barajın yanı başına taşınmış. 33 hane iki katlı konutlar yapılarak, camisi, imamevi ile Fırat ve baraj manzaralı bir yere getirilip kondurulmuş. Tıpkı bir zamanlar Bergama Ovacık Köylülerinin başına gelenler gelmiş Çöpler köyünün başına da.
Tası, tarağı, mezarıyla bir köy sürgün edilmiş toprağından. Yakına, ama anılardan bin yıl öteye. “Geçti dost kervanı”...
Madenden taş yuvarlansa sulara düşecek adeta. Öylesine eğilmiş Fırat’ın üstüne. Dünyanın “en vahşi yöntemi, siyanür yığın liçi” yapılıyor, zehir sızdırılıyor toprağa, taşa. Tepenin ortasında bir ur gibi her geçen gün büyüyen açık ocağın ‘cehennem çukuru’ görüntüsü dışında da etkileri görülmeye başlamış madenin. Erzincan tulumunun vatanında, küçükbaş hayvancılık ölmek üzere, arıcılık can çekişiyor. Yöre halkının ve bilim insanlarının en büyük korkusu ise siyanürün Fırat’a karışması. Bu korku kabusa dönüşmeye başlamış bile; İTÜ ve Kocaeli Üniversiteleri öğretim üyeleri tarafından 65. Jeoloji Kurultayı’na sunulan bir araştırmada altın sahasındaki arseniğin kökeni, taşınımı ve tutunumu incelenmiş. Maden sahasının farklı noktalarından alınan örneklerden sonra, “İncelenen kayaç örneklerinin çoğunda arsenik salınımı, içme suları için müsaade edilen limitin üzerinde çıktığı” belirtiliyor. Zehir, yaban armudunun, kekiğin dallarına yürümüş! “Geçti dost kervanı”...

SU DURULDU

İTÜ’de Jeoloji Mühendisliği öğretim üyesi iken siyasi nedenlerle işine son verilen İliçli Nusret Temürlenk, şimdi tam o barajın ve madenin yakınındaki Dostal Köyünde hayvancılık yapıyor. Baraj çalışmaları nedeniyle 200 ineği ölmüş. Yıllarca eğitimini aldığı ve öğrettiği bir dersin uygulamasıyla karşı karşıya. Barajın su tutması ile birlikte suyun kimyasındaki değişikliği gözlemliyor; “Yosunlaşma başladı. 7 kilometre hızla giden su, önünün tıkanarak durması sonrasında 7 kat daha fazla güneşe maruz kalıyor. Bu da yosunlaşmayı doğuruyor. Bağıştaş Köyü sinek içinde” diyor. Temürlenk, barajın birinci sınıf tarım arazilerini yutmasına ve verimli toprakların Keban’ı doldurmasına da dikkat çekerek, bu duruma sessiz kalmayı doğaya ve vatana ihanet olarak yorumluyor.
Bağıştaş Barajı dolmaya başlayınca İliç’in İstasyon Mahallesi, Elmacık Köyü, Yeşilyurt Köyleri boşaltıldı. Evler, tarih, anılar sulara gömülüyor. İliç’in komşusu Kemah’ta yapımına başlanan Kemah Barajı da Urartu, Roma, Pers, Arap, Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarına ait onlarca arkeolojik mirası sular altında bırakacak. Bölgede acilen bir kurtarma çalışması yapılmazsa Anadolu’nun kadim halklarından binlerce yıl sonraya taşınan son izler yitip gidecek. “Geçti dost kervanı, eyleme beni”...


ALLİANOİ’NİN DUYULMAYAN ÇIĞLIĞI

Bergama yakınlarındaki Allianoi antik kenti, şimdi Yortanlı Barajı’nın suları altında kayboldu. Geçtiğimiz günlerde, barajı tepeden gören bir noktadan çekilen fotoğrafın altına düşülen not, yaşananları özetler gibi; “Allianoi antik kenti. Pardon! Yortanlı Barajı!..” 1800 yıllık hala sıcak suyunu koruyan sağlık yurdu Allianoi’nin, ömrü 40-50 yıl olan Yortanlı Barajı’nın suları altında kalmasını önlemek için uzun yıllar mücadele edildi. Başta Allianoi’yi gün yüzüne çıkaran arkeolog ekibinin başı Doç. Dr. Ahmet Yaraş olmak üzere, çok sayıda bilim insanı ve yurttaş çırpınıp durdular yıllarca. “Henüz %30’u dahi kazılmadı Allianoi’nin. Tarihe kıymayın” çığlıklarına rağmen sulara terk edildi antik kent. Onlarca genç arkeologun korkunç bir sabır, disiplin ve özveriyle, üzerindeki toprakları fırçalarla temizleyip oda oda kazdıkları antik kent şimdi suların altında. Yortanlı’nın durgun suları, 1800 yıllık bir tarihin son gömütlüğü oldu. “Geçti dost kervanı”...


HIZIR BABA MEZARI

Dersim Pembelik Barajı’nın yuttuğu Gole Xızır ziyareti ise yöre insanının kutsallarından birisi. “Hızır Baba’nın mekanı” dedikleri bu yer, Dersimliler’in kurban kesip adaklar adadıkları, dualar ettikleri bir kutsal mekandı. Yaşlıca bir Dersimli, ziyaret yerinde sadece tepesi kalan ağacın dallarına, Pembelik suyuna gözyaşlarını akıtıyor. Hızır Baba mekanı, Hızır Baba mezarı olmuş şimdi. Tarihin en büyük zulümlerinden birisine uğramış, kırımı yaşamış Dersimli’nin “Yetiş ya Hızır” diye yardıma çağırdığı Hızır Baba’yı da yutmuş kâr hırsı... “Geçti dost kervanı”...

Evrensel'i Takip Et