11 Ağustos 2015 01:36

Emine UYAR
İzmir

4 Ağustos tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu Kararı ile kömür madenlerinde, patlayıcı önleyici sistemlerin uluslararası standartlara uygun hale getirilme süresi 2019 yılına kadar uzatıldı.

301 maden işçisinin hayatını kaybettiği Soma katliamının ardından Türkiye’de kömür üretimi yapan 176 işyerinden 126’sı, yönetmeliğe uygun olmadığı için kapatılmıştı. Bu işyerlerinden 65’inin kapatılma nedenleri arasında, patlayıcı önleme sistemi sertifikasına sahip olmaması yer alıyordu. İşçi sağlığı ve güvenliği açısından tehlike arz eden bu kömür ocaklarının bu kararname ile tekrar açılması söz konusu. Hükümetin aldığı bu kararı Soma maden işçilerine sorduk.

HÜKÜMET OLMAMASINA RAĞMEN...

İşçilerden Tahir Çetin, maden işçilerinin patronlarının çıkarları için sermayeye peşkeş çekildiğini söyledi.
Maden patronlarının masraftan kaçındığını belirten Çetin, “2019’a kadar maden işçilerini işverenlere teslim ettiler” dedi. Sektörde örgütlü sendikaların da şu anda çıkan maden yasalarına karşılık maden işçilerini bilgilendirmediğini belirten Çetin, örneğin “Bu işçilerin aleyhine bir uygulama’ şeklinde bilgilendirme yapmadılar. Hâlâ maden işçilerini ölüme terk edip, ‘bu işin kaderinde var’ diyorlar. Bundan iki gün önce seyrettiğim programda bir işgüvenliği uzmanı yeraltında grizu, metan patlamasına karşı kullanılan malzemeler üzerinde Çince yazılar olduğunu, kendilerinin bile okuyamadığını söyledi. İşçilerin hiçbir bilgisi yok. Madende ilk gerekli şey işçi sağlığı ve güvenliği” dedi. Hükümet’in, üstelik geçici Hükümet olmasına rağmen hangi gerekçe ile bu süreyi 2019’a kadar uzattığını açıklaması gerektiğini vurgulayan Çetin, “İşçi sağlığı ve güvenliğine etkisi ne olacak bunu açıklamaları lazım” dedi.

‘KARAR MADENLERDEKİ ÖLÜMLERİ ARTTIRACAK’

Uzun yıllar madende çalışmış olan Engin Kurşuncu da, bu kararın madenlerdeki ölümleri arttıracağına dikkat çekti. “Bu işyerleri Hükümetle bağlantılı işyerleri. Bu yasayı uzattıkça ölümlerin önüne geçemezsin” dedi. Soma’dan sonra madenlerde değişen hiçbir şeyin olmadığını belirten Kurşuncu, “Sadece iki asgari ücret, iki gün hafta tatili verdiler. İşçinin sağlığı için ne yaptın, işgüvenliği için ne yaptın, hiçbir şey. Sistem aynı şekil devam ediyor. Sen bu sistemi değiştirmez 2019’a kadar uzatırsan, işçiyi öldürürsün yer altında” diyerek tepki gösterdi. “İşçi sahipsiz, sesi çıkmıyor” denilerek üzerine gidildiğini ve bu kararların alındığını belirten Kurşuncu, “Bu sessiz kalan insanlar bu kararı alanların tepesinde olacak” dedi. “Bu kararı alan Hükümet, bana bu şirketlerden ne kadar para gelir bunun hesabını yapıyor” diyen Kurşuncu, sadece maden işçilerine değil Türkiye’nin geneline bakıldığında asgari ücretle çalışan insanlar için de aynı yasaların sözkonusu olduğunu söyledi. 

’EYNEZ’DEKİ KATLİAMIN BENZERİ DİĞER OCAKLARDA DA YAŞANABİLİR’

Kamuda çalışan maden işçisi Mustafa Şala da, Işıklar Bacası’nın Soma’nın meşhur Kısrakdere kömürlerinin olduğu yerde açılan bir baca olduğunu belirterek, bu bacanın açılması için ilk kazmanın vurulduğu tarihle, üretime başlandığı tarihin iki yıldan kısa olduğuna dikkat çekti. Şala, “İki yılda bir ocağı faaliyete geçirerek para kazanmaya başladılar. Peki ocağın güvenliği ile ilgili işlerin 5-6 yıla yayılması neden. Bir ocağı iki yılda açabiliyorsunuz ama güvenliğini iki yılda sağlayamıyorsunuz. Buradaki esneklik işverenlerin bu işi maliyetli görmesi Hükümetlerin de bunu onaylaması ile ilgili“ dedi.

Bu gibi kararların alınmasının altında yatan asıl nedenin ise “Soma’daki bütün süreçlerde  vurgulandığı gibi işçilerin örgütsüzlüğü“ olduğunu belirten Şala, “İşveren bu zorunlulukları yerine getirmek istemiyor, Hükümet de patronla birlikte davranıyor. Işçi kendisi üretimden gelen gücünü gösterebiliyorsa birşeyleri değiştirebiliyor. Daha insani çalışma koşulları yaratabiliyor. Işçilerin işten atılması tazminatlarının hala ödenmemiş olması da psikolojik baskı olarak kullanılıyor“ dedi.

Eynez ocağında yaşanan facianın benzerlerini bugün diğer bütün ocaklarda yaşama ihtimalinin bulunduğuna dikkat çeken Şala, “Örneğin Işıklar Bacası hâlâ tek giriş çıkıştır. Bir Atabacası yine bir sürü güvensizliği bağrında taşır. Ama bugün buralarda binlerce işçi çalışıyor. Üretim yapılıyor. Yeraltındaki çalışma koşulları ile ilgili o katliamdan bu yana hiçbir koşul değişmiş değil“ dedi.
Metal işçilerinin sendikaya, hükümete, grev yasaklamalarına rağmen bir süreci yönettiğini belirten Şala, “Ciddi işçi örgütlülüğü ile ciddi kazanımlar elde ettiler. Bu tüm Türkiye işçi sınıfı için örnek. Maden işçisi için de bir örnek. Bürokratik sendikacılık halen tepemizde Soma’da. Halen patronların o zaman seçtirdiği kişiler bugün sendikacılık yapmaya devam ediyor. Buna rağmen tabandaki işçilerin örgütlenmesi komitelerinde biraraya gelerek tabandan bir örgütlülüğü inşa ederek kendi öz örgütlerini yaratması belki bu mücadelenin en iyi aracı olacak“ dedi.

‘İŞVERENİN BİR KOLU HÜKÜMET DİĞER KOLU SENDİKA’

“Bunlar hep menfaat uğruna olan şeyler. İşverenin bir kolu Hükümet diğer kolu sendika. Üçgeni kurmuşlar. İşçiyi düşünen yok. Böyle bir yasa çıkarıyorsun işçinin haberi yok. Sendikanın, ’2019’a kadar bir 301 daha ölebilir’ diyerek işçiyi aydınlatması lazım. Bu düzenlemeye karşı çıkmalı, bir şeyler yapmak lazım demeli. Ama yapmıyorlar çünkü sendika da işverenin, Hükümeti de yönetenler işverenler.“ Sermayenin güçlü olduğunu ama işçinin ondan daha güçlü olduğunu belirten Kurşuncu, “Bir işyerinde 5 bin işçi çalışıyor. Ocağa girmese, çalışmasa patron kazanabilir mi? Önemli olan birliği beraberliği sağlamak. İşçiler birlik olsa işgüvenliği de sağlanır. 2019’a uzamaz o zaman tedbirler” dedi. 


'AMASRA'YA ÖZEL DÜZENLEME Mİ?'

TMMOB Makina Mühendisleri Odası madenlerdeki sertifikalandırılmamış teçhizatların değiştirilmesi için gereken sürenin 4 yıl ertelenmesine tepki gösterdi. Odadan yapılan yazılı açıklamada, yaşanacak olası iş cinayetlerinde suçun İş Güvenliği Uzmanlarına yıkılmaya çalışacağı belirtilirken, düzenlemenin Amasra’da faaliyet gösteren ve Çin’den ithal ettiği teçhizatla çalışan madene özel maddeler içerdiği iddia edildi.

Teçhizatın belgelendirilmesinin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın; işçi sağlığı ve güvenliği üzerine denetimin de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın sorumluluğunda olduğu hatırlatılan açıklamada, söz konusu değişiklikte yer alan “tüm sorumluluğu işverene ait olmak üzere” ibaresinin bu gerçeği değiştirmeyeceği vurgulandı. Açıklamada, yaşanacak ölümlerin sorumlusunun en az

patronlar kadar bu kararnameye imza atanlar olacağı vurgulandı.
Ayrıca açıklamada, düzenlemenin bir başka amacının da kapatılan maden ocaklarının açılması ve sahiplerinin AKP’ye yakınlığı bilinen Amasra’daki maden ocağının Çin’den ithal ettiği teçhizatla çalışmasına izin verilmek olduğu vurgulandı. (Ankara/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et