17 Kasım 2015 06:54
/
Güncelleme: 14:52

Özer AKDEMİR
Aydın

Aydın Muğla arasında uzanan Beşparmak (Latmos), Madran ve Gökbel Dağları felspat, kuvars ve albit üreten maden ocakları tarafından delik deşik edilmiş durumda. Binlerce yıllık tarih, yüz binlerce zeytin ağacı, efelere yataklık etmiş koyaklar, mutfak mermeri, banyo küveti, tuvalet taşı yapılıyor.

DAĞLAR, OVALAR CAN ÇEKİŞİYOR

Aydın yöresinde söylenen bir söz vardır; “Aydın’ın dağlarından yağ, ovasından bal akar.” Dağları “zeytin okyanusu”ydu çünkü Aydın’ın. En güzel, en lezzetli, bol yağlar bu zeytinlerden elde edilirdi. Ovası da ballı incirlerle doluydu. Germencik’de, İncirliova’da dünyanın en lezzetli yemişlerini yiyebilirdiniz. Şimdi kan ağlıyor Aydın dağları. Ovalar ise can çekişmede... Aydın Çevre ve Kültür Platformu (AYÇEP) yöneticileriyle gittiğimiz Aydın-Muğla dağlarında gördüklerimizi anlatacak kelime “dehşet” olur sanırım.

MADENİN YUTTUĞU KÖY

İlk uğradığımız yer 4-5 yıl önce Eczacıbaşı şirketi tarafından satın alınan Kuşçamı köyü. Kuşçamı köyünün olduğu yere vardığımızda bir zamanlar evlerin, sokakların, okulun, caminin bulunduğu 50 hanelik köyün koca bir maden ocağı haline geldiğini gördük. Her taraf delik deşik olmuş, koca tepe ortadan bölünmüş ve üzerinde iş makineleri harıl harıl albit madeni üretimine devam ediyordu. Köy henüz ortadan kalkmadan gelip bölgede haber yapan gazetecilerden, şimdi AYÇEP’in yönetim kurulu üyesi olan Cavit Eskici, “Maalesef para tatlı geldi o dönem köylüye. Evleri anladım ama mezarları nasıl sattılar. Taşındığı söyleniyor ama nasıl oldu bilmiyorum. Bu madenler ileriye doğru yayılıp gidiyor, yakında diğer köyleri de böyle yutacak” diye konuştu.

Köylüler evlerini sattıktan sonra birkaç kilometre ötedeki komşu Ovapınar köyüne yakın bir yere taşınmışlar. Haritadan tamamen silinen Kuşçamı’yı geride bırakıp yola koyulduğumuzda bir yanı maden pasaları ile dolu olan yolumuzun öbür tarafında zeytin ağaçlarının diplerindeki çalıları temizleyen iki köylü görünce durduk. Köylüler de Kuşçamı’daki evlerini satıp Ovapınar’a taşınanlardan. Mehmet Şahan gönül rızası ile satmadıklarını, köylünün çoğunun satması üzerine mecbur kaldıklarını söyledi. Tam karşılarında, yolun öbür tarafındaki derenin ötesine yığılan pasalardan şikayet eden Şahan, “derenin içindeki 7-8 zeytin ağacımı kırdılar bu yıl. Tozdan zaten zeytinin verimi iyice azaldı” diye konuştu. Annesi Feride Şahan da köylerini ağlaya ağlaya terk ettikleri, ama başka çarelerinin olmadığını söyledi.

YOL BOYU MADEN YARASI

Beşparmaklardan Gökbel Dağlarına giden yaklaşık 20-30 kilometrelik yol boyunca 10’un üzerinde maden yarasını gördük. Katledilen zeytinlikler, ormanı ile birlikte yarısı alınan tepeler, tozdan yüzü gözü görünmeyen çamlar, ahlat ağaçları, çiçekler...

EGEÇEP Yürütme Kurulu Üyesi Ahmet Uslu, bunların sadece yol boyunca görebildiğimiz maden ocakları olduğunu, yoldan görülmeyen yerlerde buna benzer onlarca maden ocağı daha bulunduğunu söyledi. Yine bu ocaklardan birisini çekmek için durduğumuz Hatipkışla köyü yakınlarında fıstık çamları bekçiliği yaptığını söyleyen Ahmet Özen, zeytinlerin tozdan çok etkilendiğini, 8-10 senedir köyde zeytin olmadığını söyledi. Özen, hayvanların da ciğerlerinden hasta olduğunu, madenlerin atık sularını derelere bıraktığını dile getirdi. 

İRİN GİBİ BİR SU!

Maden cevheri taşıyan 20-30 tonluk kamyonların delik deşik ettiği yollardan geçerek geldiğimiz Muğla Milas’a bağlı Ortaköy’ün köy kahvesinde görüştüğümüz köylüler madenlerdeki patlatmalar nedeniyle içme sularının yer değiştirdiğini anlattı. Yetiştirdikleri ürünlerin de veriminin her geçen yıl düştüğünden bahseden köylüler çoğu kişinin bu nedenle tarımı bırakıp madenlerde işçi olarak çalışmaya başladığını dile getirdi. Köylüler, madenlerin derelere atık bıraktıklarını belirterek, “İrin gibi su geliyor. Balıkları bırakın kurbağa bile kalmadı. Oysa bu su Bodrum’a kadar gidiyor içme suyu olarak” dediler. 

ÖLÜMLERİN YÜZDE 80’İ KANSER

Aydın Tabip Odası Başkanı Metin Aydın, “Bu köylerde ölen insanların yaklaşık yüzde 80’inin kansere bağlı hastalıklarla öldüğünü, bu kanserlerden de en yaygınının akciğer kanseri olduğunu tespit ettik Tabip Odası ve TTB olarak. Bu madenlerde çalışan işçilerin yaklaşık yüzde 30’unun da silikozis hastalığına yakalandığı tespit edildi. Zaten en fazla 7-8 yıl bu işletmelerde çalışabiliyor işçiler. Bütün yetkilileri buraya, katliamı gözleriyle görmeye çağırıyoruz.”

Evrensel'i Takip Et