ANHA: Türkiye'de aranan canlı bomba Savaş Yıldız YPG'nin elinde
ANHA'nın haberine göre Türkiye’de aranan “IŞİD’in canlı bombası” Savaş Yıldız, Tel Ebyad (Grê Spî) saldırısının ardından YPG tarafından sağ yakalandı.
HDP’nin Adana ve Mersin’deki binalarına bombalı saldırılar düzenlediği belirtilen Savaş Yıldız, Türkiye’nin MİT aracılığıyla IŞİD, El Nusra ve Ahrar'uş Şam gibi örgütlere lojistik ve cephane yardımı sağladığını söyledi.
İKİ YIL ÖNCE KATILDI
2 Mart 2016 tarihinde YPG ve QSD savaşçıları tarafından Tel Ebyad'ın Eyn Arûs köyünde sağ yakalanan Savaş Yıldız (Abdulaziz El Turkî) Adana/Yüreğir nüfusuna kayıtlı olsa da aslen Vanlı bir Kürt. Halen birçok akrabası Van’da ikamet eden Savaş Yıldız, IŞİD'e ilk ortaya çıkışıyla sempati duymaya başlamış ve 2,5 yıl önce IŞİD'e katılmış.
Savaş Yıldız, IŞİD'e katılmasına eşinin kardeşi Burhanettin Sarı’nın (Muqatîl) ön ayak olduğunu ve bu kişinin Suriye savaşının başından beri sürekli olarak IŞİD, El Nusra ve diğer cihatçı örgütlerle ilişkili olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Burhanettin Sarı sürekli olarak Suriye’ye girip çıkıyordu. Bunu da Ankara, Antep ve Adana’daki geniş çevresini kullanarak yapıyordu.”
O dönem emlak işleriyle uğraşan Yıldız, selefi düşünce ile tanıştıktan sonraki 4 aylık süreçte Adana'daki selefi cemaatinden ve olan “Eyüp Hoca” adlı kişi ile tanıştığını söyledi.
Yıldız’ın anlatımlarına göre, Adana IŞİD sorumlusu Eyüp Hoca, daha önce Afganistan’da savaşmış ve Adana’da IŞİD'e eleman ve taraftar kazandırmak için çok rahat ve yoğun çalışma yürüten biri.
Adana’da sanayide tornacılık yapan Eyüp Hoca ile emlak işinden kaynaklı olarak bir arsa alım-satımı dolayısıyla tanıştıklarını aktaran Yıldız, bu kişinin aynı zamanda “cihat” dersleri de verdiğini kaydederek şunları söyledi:
“Yaklaşık 2,5 yıl önce bir Ramazan ayında Adana/Gürselpaşa taraflarında kırsal bir yerde DAIŞ Adana sorumlularından Eyüp Hoca tarafından bir yemek organize edildi. Ben de bu yemeğe katıldım. Yemeğe Selefi cemaatinden yoğun bir katılım vardı, katılanların hepsi uzun sakallıydı. Kısa sakallı olmamdan dolayı Selefi cemaati üyeleri bana çekimser ve kuşkulu yaklaştı. Eyüp Hoca’nın cemaati ile tanıştıktan sonra devamlı olarak iletişim halinde oldum.”
İZMİR'DE DE IŞİD BAĞLANTILARI
Adana’da işlerinin kötü gitmesiyle birlikte borçlanmaya başladığını, bu nedenle Burhanettin Sarı (Muqatîl) aracılığıyla İzmir’e gittiğini ve 5-6 aylık bir süre İzmir’de kalıp inşaatlarda çalıştığını belirten Yıldız, bu dönemde eşinin dayısı Erol Şahin aracılığıyla da IŞİD’in İzmir bağlantılarından olan “Sarı Murat” ile tanıştığını belirtti.
Yıldız, IŞİD'in İzmir sorumlularından olan Sarı Murat’ın da bir cemaati olduğunu ve adına da “Sarı Murat Cemaati” dendiğini belirtirken, Erol Şahin ile Sarı Murat'ın derslerine katıldığını, Sarı Murat cemaatinin IŞİD'e eleman kazandırdığını kaydetti.
AİLECE IŞİD'E KATILDILAR
Savaş Yıldız, Sarı Murat’tan 350 TL alarak İzmir’den yola çıkıp Adana’ya eve döndükten sonra burada kendisini ve ailesini almak için Suriye’den gelen Necip adlı kurye ile görüştü. Necip, IŞİD'in kendisine verdiği izin belgesi ile gelmişti.
Yıldız, Necip adlı IŞİD kuryesi ile yaptığı görüşmeden sonra hazırlıklarını yapmış ve sabah namazından sonra da Wolkswagen Transporter araç ile Adana-Antep hattından, Kilis’in Cerablus sınırındaki Elbeyli ilçesine geçmiş.
Yıldız şöyle konuştu: “Yine sabah namazı sonrası Kilis Elbeyli’den DAIŞ bağlantılı olan bir kaçakçı beni, eşimi, çocuklarımı, kaynanamı, baldızımı, kayınpederimi vd. aile üyelerini alarak Suriye’ye geçtik. Yani ailece DAIŞ’a katıldık. Sınırı geçerken hiç bir sorun yaşamadık, çok rahat geçtik. Sınır hattında Türk ordusuna ait hiçbir karakol yoktu. Sadece bir nöbetçi kulesi vardı, ancak o da boş bırakılmıştı.”
Sınır hattının “DAIŞ ile Türk devleti arasındaki anlaşma(!) gereği” belli saatlerde boş bırakıldığını iddia eden Yıldız, kendisinin de sınır hattının boş bırakıldığı saatlerde bu güzergahtan defalarca Türkiye’ye giriş yaptığını söyledi.
Yıldız, sonrasını da şu sözlerle anlattı: “Sınırı geçtikten sonra bir araca binerek Cerablus’a doğru yola koyulduk. Cerablus’a varınca yaklaşık 3-4 saat bekledikten sonra eşimin kardeşi Muqatîl (Burhanettin Sarı) gelip bizi aldı. Buradan da Rakka yakınlarındaki Tabka’ya doğru yola çıktık. Tabka’da bir ev tutup yaşamaya başladık. Burada da Antepli Abdulmuhit ile tanıştık. Abdulmuhit de DAIŞ’ın içindeki Antep grubundandır. Antep grubunda sadece Türkler bulunuyor. Antep grubundan olan Abdulmuhit beni Siluk kasabası yakınlarındaki bir bölgeye götürdü. Oradaki bir okulda bizi eğitime aldılar. Eğitimde sadece Antep cemaatinden olanlar bulunuyordu."
Antep grubunun IŞİD çatısı altında “Fursa El Xilafe Taburları” olarak örgütlendiğini, askeri ve şeriat eğitimlerinin de “Konstantiniye” adlı eğitim kampında verildiğini kaydeden Yıldız’ın verdiği bilgilere göre, kampın eğitmeni Abdulmuhit, Fursa El Hilafe Taburlarının emiri ise, Fudayi adlı bir militan. Kampta askeri eğitimleri Ebu Talha, spor derslerini ise Ebu Nur adlı militanlar veriyor.
'IŞİD'İN TÜRKİYE MERKEZLERİ: ANTEP, KONYA, İSTANBUL'
Yıldız, Türkiye’de IŞİD için merkez konumunda olan 3 il bulunduğunu, bunların da İstanbul, Konya ve Antep olduğunu kaydederek şu bilgileri verdi:
“Dünyanın farklı ülkelerinden gelen cihatçılar, İstanbul’daki bağlantılar ve özellikle de cemaatlerle ilişkileniyorlar. Sonra kısa bir sürede Suriye’ye gönderiliyorlar. Konya, DAIŞ’ın Anadolu’daki örgütlenmesini yürütüyor. Konya, dindar aile çocuklarını DAIŞ bağlantılı cemaatlere üye kişilerle ilişkilendirip bu çocukları kısa bir sürede Suriye’ye savaşmaya gönderecek düzeye getiriyor. Suriye’ye gönderemediklerini de DAIŞ sempatizanı haline getirip kendi amaçları doğrultusunda hareket etmesini sağlıyor.”
Yıldız, Konya ve İstanbul’dan çok daha fazla Antep’in IŞİD için önem arz ettiğini vurgulayarak, şöyle anlatıyor:
“DAIŞ için hayati olan bölge Antep’tir. Burası DAIŞ’ın hakimiyet sağladığı en büyük alanlardan biridir. Antep en az Rakka kadar önem arz ediyor DAIŞ için. Hem yurt içinden (Türkiye’den) hem yurt dışından gelen cihatçılar Antep üzerinden Cerablus, Minbic gibi alanlara kanalize ediliyor.”
Yıldız, IŞİD'in İstanbul, Konya ve Antep dışında ise en çok Bingöl, Adıyaman, Adana ve Urfa gibi illerde örgütlendiğini, bu illerde IŞİD'in yoğun sempatizan ve taraftarı olduğunu belirtti.
Bingöl ve Adıyaman’dan IŞİD'e yoğun katılım olduğunu dile getiren Yıldız, IŞİD içerisinde Antep, Konya, Bingöl grupları olduğunu ifade etti.
‘ADANA VE MERSİN HDP İL BİNALARINA BEN SALDIRDIM'
Yıldız, MİT ajanı ve IŞİD sorumlularından olduğunu iddia ettiği “Efe” adlı kişiyle 7 Haziran seçimleri öncesinde Tel Ebyad'da görüştüklerini, "Efe" adlı kişinin kendisine “HDP’ye yönelik ses getirecek eylemler yapılması gerektiğini” söylediğini kaydetti.
Yıldız, “HDP’ye yönelik saldırı yapılacağı kararlaştırılınca, Ebu Musab ve Ebu Bekir adlı MİT ajanları ve DAIŞ üyelerinin karşılıklı konuşmaları ardından ben sınırdan çok rahat bir şekilde geçerek Türkiye’ye giriş yaptım. Türkiye’ye geçtikten sonra Efe ile birlikte bir eve geçtik. 1-2 gün sonra Efe, yanında HDP binalarına ait krokilerle geldi. Krokiler üzerinde çalıştıktan sonra da 2-2,5 kg kadar TNT getirdi. TNT’yi Antep’te aldıktan sonra Otogar’dan Adana otobüsüne bindik. Patlayıcı ile yakalanmamak için içinde patlayıcı olan poşeti otobüste oturduğum yerin 4-5 koltuk gerisine koydum. Adana’ya varınca saldırı hazırlığı yapabilecek bir ev kiraladım. Saldırıda kullanacağım patlayıcıları hazır hale getirdikten sonra Mersin’e geçtim.”
‘KEŞİF İÇİN HDP'NİN MİTİNGİNE KATILDIM'
Yıldız, HDP binasının yerini tespit edebilmek için 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda düzenlenen mitinge katıldığını, 1 Mayıs ardından da HDP binasını tespit ettiğini, HDP binasına girerek onlardan biri gibi davranarak HDP’lilerin güvenini kazanmak istediğini söyledi.
“Mersin binasındaki HDP’lilere tatlı ve meşrubat götürdüm. Orada yöneticilerle, milletvekilleriyle de görüşme imkanım oldu. Ardından Adana’ya geçtim. Burada da HDP binasına gittim. HDP’liler ile sohbet ettik, çay falan içtik. Her iki yerde de yaptığım keşif ve tespitler sonucu açıklar olduğunu gördüm. Çiçekçiye giderek 2 buket çiçek aldım. Aldığım çiçeklere hediye süsü verdim, çiçeklerin saksılarına da bomba düzenekleri yerleştirip yola koyuldum.
Adana HDP binasına girdim. O gün de HDP’nin Adana mitingi vardı. Burada bomba düzeneği yerleştirdiğim çiçeği çaycıya verdim ve terasa bırakmasını söyledim. Ancak çaycı çiçeği teras yerine alıp başkan odasına koydu. Mersin HDP il binasında da çiçeği terasa bırakılmak üzere teslim ettim.”
Yıldız, zaman ayarlı bomba düzeneklerinin belirlendiği zamanlarda patladıklarını, saldırılarda can kaybı olmasa da ses getirip gündeme oturduğunu dile getirdi.
Adana ve Mersin’de HDP’ye yönelik saldırılar için yaptığı zaman ayarlı bombaları HDP binalarına yerleştirdikten Tel Ebyad'a geri dönen Savaş Yıldız, Tel Ebyad'dan da Rakka, Tabka ve ardından Hama alanlarına geçmiş.
Bu süre içinde YPG’nin Tel Ebyad'ı ele geçirdiğini söyleyen Yıldız, Rakka’da kaldıkları süre içerisinde IŞİD içerisindeki Konya grubu ile de bir araya geldiklerini, Konya grubunun başındaki ismin aynı zamanda IŞİD’in Konya sorumlularından olan “Mustafa Güneş" (Ebu Hemza) adlı kişinin olduğunu aktardı.
‘GRÊ SPÎ SALDIRISI İÇİN TÜRKİYE'DE ANLAŞMA OLDU'
Yıldız, 27 Şubattaki Girê Spî saldırısına ilişkin de şunları söyledi:
“Bir süre sonra Rakka’ya doğru yola koyulduk. Rakka’da daha önce de gittiğim bir eve girdik. Burada bizim dışımızda onlarca çete üyesi daha toplanmıştı. Önümüze haritalar getirildi ve haritalar üzerinde Girê Spî işaret edilerek buraya saldırılacağı söylendi. DAIŞ sorumlusu bize, ‘Girê Spî’ye girecek ilk grup sizsiniz. Önemli olan sizin orayı bir süre elinizde tutmanız. Merak etmeyin, siz Girê Spî’ye girdikten sonra arkanızdan 700 - 1.000 kişilik bir grup daha gelecek’ dedi. Sorumlu konuşmasına şunları da ekledi; ‘Türkiye’de bir anlaşma oldu. Bu anlaşma dahilinde siz Girê Spî’ye girince size destek olarak Türkiye’den de sayıları 1.000 ile 4.000 arasında değişen muhacirler gelecek’. Bu konuşmalardan sonra tüm DAIŞ üyeleri saldırı hazırlığı için alanlara dağıldılar. Benim de içinde yer aldığım Ebu Muhammed El Şami adlı DAIŞ sorumlusunun komutasındaki grubu, Girê Spî civarından olduğunu tahmin ettiğim biri kadın biri erkek iki Arap, bir araç ile alarak Girê Spî yakınlarında bir alana bıraktı.”
Tel Ebyad yakınlarına bırakıldıktan sonra arazide 3 - 3,5 saat kadar yürüyerek Tel Ebyad yakınlarında köprü gibi bir yere vardıklarını söylene Savaş Yıldız, “Orada biraz dinlendikten sonra saldırı için 3 gruba ayrıldık. İçinde bulunduğum grup Eyn Arus’a konumlanmak üzere yola devam ettik. Ancak bizim grup daha Eyn Arus’a yetişmeden diğer gruplarımız saldırıları başlattı. Şiddetli çatışmalar yaşanırken bizim grup koşarak Eyn Arus’a yerleşmeye çalıştı. Eyn Arus girişinde bir grup YPG’li bizi taramaya başladı. Kendimizi yere atıp sokaklara dağıldık. Gruptan 3-4 kişi YPG’lilerin ateş açtığı binaya doğru koştu. Ancak binanın kapısı kapalı olduğundan içeri giremediler. Grubumuz ağır silahlarla binaya saldırmaya devam etti. Bina çevresindeki çatışmalar yaklaşık 3-4 saat devam etti.”
‘TÜRKİYE'DEN DESTEK GELMEDİ'
YPG güçlerinin saldırı gruplarına karşılık vermesi üzerine çekilmek istediklerini söyleyen Yıldız, Eyn Arus’tan Tel Ebyad'a giden yol üzerindeki sokaklara dağıldıklarını ve beklemeye başladıklarını ifade ederek o anları şöyle anlattı: “Havanın aydınlanmasına doğru zaten uçak hareketliliği oldu. Tabi biz de bulunduğumuz yerlerden hareket edemedik. Uçaklar bir kaç yeri vurdu. Uçaklar vurmadan bir süre önce Türkiye tarafından da YPG noktalarına saldırı oldu. Artan uçak hareketliliği nedeniyle saldırılarılar durdu.
Gruptan Dr. Abdul Kurdi ve Abdurrahman ile birlikte Türkiye’den destek de gelmeyeceğini görünce ihanete uğradığımızı anladık ve geri çekilmek istedik. Eyn Arus çıkışındaki mezarlık civarına doğru koştuk. Koşarken Abdurrahman kurşunların hedefi olup yaralanınca karşımıza çıkan ilk evin bahçesine girdik. Ev sahibi bahçeden çıkmamızı istedi ve çıkmasak uçakların evini bombalayacağını söyledi.
Abdurrahman yaralıydı ve ‘YPG bizi yakalamadan buradan çıkalım’ dedi. Ama kendisine havanın aydınlanmasını beklememiz gerektiğini söyledim. Abdurrahman ve Dr. Abdul Kurdi ‘yok gidelim‘ diye ısrar ettiler ve tekbir getirerek koşmaya başladılar. Her ikisi de o anda YPG’liler tarafından vurulup öldürüldüler.
Ben de yakalanmamak için başka bir eve geçtim. Silah sesleri yaklaştıkça hedef şaşırtmak ve yer değiştirmek için ben de silahımla ateş ediyordum. Bir süre yer değiştirdim. Ama kaçamayacağımı anladım ve evin mutfağında saklandım.”
2 gün boyunca o evin mutfağında kaldığını, YPG ve QSD güçlerinin de alanda arama-tarama faaliyetlerine devam ettiğini, zaman zaman silah sesleri geldiğini belirten Yıldız, evlerden ateş edildiği için bulunduğu evin sağı ve solundaki binaların IŞİD üyeleri saklanmış olabilir düşüncesiyle patlatıldığını söyledi.
“Benim bulunduğum binanın kenarlarına da bombalar döşendi. Bombalar kısa bir süre sonra patladıldı. Bombaların patlatılmasıyla birlikte enkaz altında kaldım” diyen Yıldız, bir an için öldüğünü sanmış.
1 veya 2 gün baygın kaldığını söyleyen Yıldız, kendine geldiğinde şiddetli ağrılar çekmeye devam ettiğini ve fazla nefes alamadığını ve çok susadığını belirtti.
Yıldız, üçüncü ya da dördüncü gün çevredeki insanların seslerinin gelmeye başladığını, çok şiddetli ağrılar yaşadığı ve çok susadığı için çevredekilere seslendiğini hatta YPG’lileri çağırmalarını söylediğini ifade etti.
Yıldız, çevredeki yurttaşların YPG’lileri çağırdığını, YPG’lilerin gelmesi ardından Türkçe bilen bir YPG’linin gelmesini istediğini söyledi.
Türkçe bilen bir YPG’linin gelmesiyle birlikte YPG’linin kendisine ‘kimsin‘ diye sorduğunu belirten Yıldız, YPG’liye IŞİD üyesi olduğunu, üzerinde patlayıcı olmadığını, enkaz altında kaldığını söylediğini aktardı.
YPG’lilerin de kendisini teslim almak için üzerimdeki enkazı kaldırmaya başladığını, ifade eden Yıldız, enkazdan çıkarıldıktan sonra ve hastaneye götürülüp tedavi ettirildiğini kaydetti.
Yıldız, IŞİD'e katıldığı için gerçekten çok pişman olduğunu da söyledi. (HABER MERKEZİ)