10. yılında Twitter ve Türkiye (Devleti)
10 yıldır hayatımızda olan Twitter Türkiye’de daha çok haberleşme aracı olarak kullanılıyor... Neden malum... Medyanın baskı altına alınması. Peki Twitter’da bu baskı hangi boyutta? Bilgi Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Erkan Saka Türkiye’nin Twitter’a müdahalesini yazdı.
Erkan SAKA
Twitter 10. yılına girerken istediği kârlılık oranına ulaşamadığı ve aktif kullanıcı sayısında duraklama olduğu için pek de mutlu bir doğum günü kutlayamadı. Türkiye’de de gözlemlediğim kadarıyla özel sektör reklam ve halkla ilişkiler yatırımlarında Twitter’ı geri plana atmaya başladı. Liseli ve üniversiteli kullanıcılar arasında Snapchat gibi yeni araçlar, Instagram ya da Twitter’ın sahip olduğu Periscope daha yaygın olarak kullanılıyor. Hem politize olma hali, hem siyasi trolcülüğün saldırganlığı, hem iktidarın Twitter kullanıcılarına karşı artan yargı baskısı (muhtemelen bu konudaki en iyi dokümantasyon @cyberrights hesabında Yaman Akdeniz hoca tarafından yapılıyor), hem de genel bir siyasi gündem yoğunluğundan dolayı bazı kullanıcı kitleleri Twitter konusunda heyecanlarını yitirmiş gözüküyorlar. Tabii şu ana kadar bahsettiğim özel sektörün perspektifinden. Habercilik bağlamında Twitter’ın önemi en azından Türkiye’de hiç de azalmıyor. Aksine ana akım medyanın ve geleneksel medya kanallarındaki malum nedenlerden dolayı görülen tıkanma ile haber ve gündemle ilgilenenler için Twitter ana araç ve bazı durumlarda tek araç olmayı sürdürüyor.
MEDYA SAVAŞLARI TWİTTER’A KAYDI
İşte bu yüzden de Türkiye’deki medya savaşları giderek artan bir şekilde Twitter’a kaydı, kayıyor. Kayyum da atanamayacağına göre (!) bildiğimiz baskı yollarına devam edilecek. Son şeffaflık raporunda Twitter’dan içerik kaldırma taleplerinde Türkiye açık ara önde. Bunda Türkiyeli kullanıcıların ağırlıklı olarak bu mecrayı kullanmalarının da etkisi var. Belki taktiksel açıdan tek bir mecraya bu kadar bağlı kalmak iyi bir şey değil. Muhalif kullanıcıların bunun üzerine düşünmesi lazım. Yine de içerik müdahalesindeki bu rekor Türkiye’nin ayıbı.
Başka yazılarımda da belirttiğim üzere dijital iletişim mecralarına müdahale aslında iktidarın medyaya genel olarak yaklaşımından pek de farklı değil. Geleneksel medya kanallarının kontrolü görece daha kolay olduğu için ve elbette ülke çapındaki etki gücü daha fazla olduğu için önce o taraf halledildi. Şimdi de dijital mecraların üzerine gidiliyor. Burada da Twitter’ın özel bir yeri oluyor yukarıda bahsettiğim şekilde. İktidar çevreleri stratejiyi en vulgar şekilde içerik engelleme üzerine kurmuş gözüküyor. Belki bunda daha önceki stratejik başarısızlıklar da var. Örneğin Aktrollerin yıldırma politikaları tek başına ne kadar yeterli olabildi emin değilim. Kurulan “sosyal medya orduları” sosyal medyada iktidarın hegemonya kurabilmesine çok da yardımcı olamadı. Belki bu yüzden tekrar sansüre geçilmiş durumda.
MUHALİF HESAPLAR DA BİLGİ KİRLİLİĞİNE YOL AÇIYOR
Genel olarak uygulanan politikalarda şeffaflık olmadığı için kamu parasıyla ne gibi yazılımlar alındığı ve dijital gözetim için kullanıldığından emin olamıyoruz. Sofistike müdahale araçlarını kullanabilecek yetkinlikte devlet memurları var mı ondan da emin değilim. O yüzden Aktroller örneğinde olduğu gibi daha vulgar yöntemler teknik alanda da olabilir. Örneğin bant daraltma gibi. Bir yandan da dezenformasyon çalışmaları devam edebilir. Bunların da çoğu örnek fotoşop vakalarında görüldüğü üzere tespit edilmesi zor çalışmalar değil. Ancak bu kısa yazıyı bitirirken başka bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. İktidarın müdahaleleriyle ilgili olandan daha çok panik havası yaratılmasının muhalefet için verimli olmayacaktır.
Son zamanlarda bilgi kirliliğine muhalif hesaplar da yol açmakta bu da dijital kredibiliteyi sarsmaktadır (örn. Yüksekova’da kimyasal gaz kullanımı iddiaları) ve daha büyük bir panik havasına yol açmaktadır. İnternet iletişimine yönelik teknik engellemeler iddiasından önce de -ki bu iddialar büyük ölçüde doğru gözüküyor- toplumsal olaylarda kullanıcıların Twitter gibi araçlara yöneldiğini ve olağan bir kapasite sorununu gündeme getirdiğini düşünmeliyiz.
Kullanılan dijital araçları zenginleştirip Twitter’ı da kullanmaya devam ederek muhalif seslerin daha da çoğalacağını, tek bir mecraya göre çoklu bir dijital mecra sisteminde kontrolün ve sindirmenin daha da zorlaşacağına inanıyorum.