Diyalog merkezli sivil siyaset için
Yönetenlerle yönetilenler arasında kurulması gereken diyalog zemininin daha sağlam temellere dayanması gerektiğini düşünen bir grup sivil toplum gönüllüsü farklı sosyal, toplumsal tercihleri olan sivil toplum örgütü temsilcileriyle, milletvekillerinin, Türkiye’nin ve yaşadıkları şehrin aktüel sorunlarını yüz yüze konuşacakları bir platform oluşturdu, Türkiye küçük Millet Meclisleri (TkMM). Diyalog yolluyla ‘Sivil toplumun karar süreçlerine katılımını’ ve siyasetin giderek sivilleşmesini amaç edinen TkMM 8 yıldır bu amaçla varlığını sürdürüyor. 8 yıl önce 5 ilde başlayıp şimdilerde sayısını 20’ye çıkaran TkMM çalışmalarını yürüten Yakup Karabacak ile TkMM’leri konuştuk.
TkMM’LERDE DİYALOG VAR KARAR ALMAK YOK
küçük Millet Meclisi nasıl oluştu?
Her bireyin toplumsal, siyasal tercihleri ve sıralamakla bitmeyecek farklılıkları ve ortaklıkları var. Siyaset ve yönetim bu ortaklıkların farklılıkların etkisiyle şekilleniyor. Karar alma süreçlerinde tüm farklılıkları ve ortaklıkları sürece dahil edebiliyorsanız başarılı sayılıyorsunuz. Kompartımanlara ayrılmış toplumsal grupların köklü geçmişleri ve sorunları olan bizim toplumlarda bu süreci demokratikleştirmenin ise belli başlı güçlükleri var. TkMM bu güçlüklere işaret ederek ortaya çıktı: diyalog. Herkesin kendi mahallesinde bir araya gelerek oluşturduğu birlikler, platformlar karar aldıkları mekanizmalar var. Ama tüm bu mahallelerin örgütlü temsilcilerinin ve siyasetçilerinin birbirleriyle temas edebilecekleri, objektif, sağlıklı ve sürekli bir zemin olmadığını gördük. Bu sebeple, farklı sosyal, toplumsal tercihleri olan sivil toplum örgütü temsilcileriyle, milletvekillerinin, Türkiye’nin ve yaşadıkları şehrin aktüel sorunlarını yüz yüze konuşacakların ama asla karar almayacakları TkMM’ler doğdu.
İşleyişini anlatır mısınız?
8 yıl önce 5 pilot ilde, 11 ilke ile yola çıkan buluşmalar şimdi 13 ilke ile 20 ilde devam ediyor. Çalışmanın koordinasyonunu sağlayan, İstanbul’da yerleşik bir Mutfağımız, Ankara’da TBMM çalışmalarını yürüten iki arkadaşımız var. Küfeyi esas taşıyan ise buluşmaların gerçekleştiği illerdeki, tamamen gönüllü girişimcilerden oluşan, hamal arkadaşlarımız. Toplantıların tüm hazırlık süreçlerini, katılımcı konuşmalarının yazılı hale getirilmesini, sivil toplum örgütleri, milletvekilleri, belediyeler ve siyasi partilerle yerel görüşmeleri hamallar (gönüllü çalışanlar) yürütüyor. Mutfak, toplantılarda gösterilecek video sunumları hazırlıyor, siyasi partilerle ve yaygın medya kuruluşlarıyla merkezi ilişkileri sürdürüyor. Her ayın sonunda, illerden gelen toplantı tutanaklarının okunarak “Ortak Payda Raporlarının” yazımı da Mutfağın sorumlulukları arasında. Bir de televizyon kanalımız var. TkMM TV, hem YouTube üzerinden hem de 4 yerel kanalda haftalık yayın yapıyor. Bunu da Mutfak hazırlıyor. Programın ismi “Söz Milletin”. Ağırlıklı olarak TBMM gündeminden ve sivil toplumun gündeminden ana akım medyaya yansıyamayan alternatif bir program.
‘HAYALİMİZ SİYASİ TEMSİLCİLERLE SİVİL TOPLUMU BİR ARAYA GETİRMEK’
TkMM oluşturulduğundan bu yana katettiği aşamaların amacına uygun ilerlediğini söyleyebilir miyiz?
Türkiye şartlarında, farklı görüşlerden sivil toplum örgütü temsilcilerini bir araya getirmenin önemli zorlukları var. Siyasi partilerin ve temsilcilerinin başka görüşlerin temsilcileriyle bir araya gelmeye çok da “hevesli olmadıkları” bir siyaset geleneğimiz var. Hayalimiz, her ilde, o ilin tüm farklılıklarını temsil eden sivil toplum örgütleriyle, milletvekillerini, belediye başkanlarını, ayda bir kere, biri yerel biri de genel iki sorunu konuşmak üzere bir araya getirebilmek ve bu buluşmaların bir gelenek halini alması. Açıkça, bu hayalin halen daha çok uzağındayız. Dönemsel hedeflerimize ulaştığımız, ilerlediğimiz ve gerilediğimiz zamanlar oldu. Yine de bugün bile tüm engelleri aşıp, yoluna devam eden 20 küçük Millet Meclisinin ve katılımcılarının olduğunu görmek hayalimize bir ölçüde yaklaştığımızın da ifadesi.
MİLLETVEKİLLERİ SEÇMENLERİNE DEĞİL LİDERLERİNE SORUMLU HİSSEDİYOR
TBMM ile ilişkiler istediğiniz doğrultuda sağlanabiliyor mu?
TBMM içerisinden ya da dışında kalmış tüm siyasi partilerimizle, milletvekillerimizle düzenli görüşmelerimiz oluyor. Ama 8 yılın toplantı katılım oranlarına göre sivil toplumun katılım ortalaması yüzde 60 iken milletvekillerinin yalnızca yüzde 6. Elbette sivil toplum çalışmalarını önemseyen siyasetçilere haksızlık yapamayız. Ancak siyasetin, sivil toplumun karar alma süreçlerine katılımını ve toplumsal uzlaşıyı, diyaloğun gelişmesi için istekli olduğunu söylemek mümkün görünmüyor. Milletvekillerinin, kendilerini seçmenlerine değil, liderlerine sorumlu hissettiği bir sistemimiz var. Kurumsallaşmış bir demokrasiye inanan seçmenler ve siyasetçilerin bundan rahatsızlık duyması kaçınılmaz. Bu dönüşümü siyaset ve sivil toplum ne denli çabuk kavrar ve gereklerini yerine getirirse, o denli hızlı yol alma şansımız olur. (İstanbul/EVRENSEL)