Hayatın Sesi'ne RTÜK'ten para cezası verildi
Hayatın Sesi Televizyonu’na 13 Mart’ta Ankara'da düzenlenen saldırıya ilişkin yayını nedeniyle, RTÜK’ten uyarı ve idari para cezası verildi.
Hayatın Sesi Televizyonu’na 13 Mart’ta Ankara Güvenpark’ta gerçekleştirilen bombalı saldırıya ilişkin yayını nedeniyle, RTÜK’ten uyarı ve idari para cezası verildi. Cezanın gerekçesinde, yayın esnasında “Bu ülkede yaşanmaz oldu” temasının işlendiği, böylece “terör örgütlerini güçlü gösteren, terör örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerini yansıtıcı nitelikte yayın icra edildiği” ve “terör eyleminin, faillerinin ve mağdurlarının terörün amaçlarına hizmet eder şekilde sunulduğu” iddia ediliyor.
Hayatın Sesi Televizyonu ise cezanın gerekçesi olan suçlamaların bir süredir televizyon etrafında sürdürülen “kara propaganda” ve muhalif televizyonlara yönelik “susturma” girişimlerinin bir parçası olduğunu açıkladı.
Televizyondan yapılan açıklamada “Sokaklarında her an bomba patlama ihtimalinin olduğu; Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanların kapının önüne çıktıkları andan itibaren binlerce polis tarafından korunduğu bir ülkeyi hazırlayan politikaların elbette bir sorumlusu vardır. ‘Vatandaşın can güvenliğini’ sağlaması gerekenlerin, IŞİD konusu ve Kürt sorununda izlediği politikalarla ülkenin kan gölüne çevrilmesinde siyasi sorumluluğu olmadıklarını söylemek, herhalde aklı başında kimsenin düşüncesi olamaz” denildi.
‘CEZANIN SEBEBİ HÜKÜMETE YÖNELİK ELEŞTİRİLERDİR’
Açıklamaya şöyle devam edildi: “13 Mart günü patlamanın gerçekleştiği alan ve hastane önlerinden yaptığımız yayıncılığın tamamı; bu katliamın kınanması ve ölümlerin durdurulması için yapılması gerekenlerin sorgulanmasına yöneliktir. Yayını izleyen, bırakın bir uzmanı, herhangi bir izleyicinin bile bu gerçeği pek de zihinsel bir çaba harcama gereksinimi duymaksızın anlaması işten bile değildir.
Bu nedenle RTÜK’ün yayınımıza ilişkin herhangi bir hukuksal ya da etik/insani itirazı olmadığı, olamayacağı açıktır. 13 Mart Ankara katliamında yaşamını yitirenlerin yakınlarının hükümete yönelik tepki ve öfkelerini, en ufak bir hakarete meyletmeksizin ifade etmeleri ve bu ifadelerin milyonlarca insan tarafından izlenmiş olması, hükümetin ve onun müdahil olduğu kurumların ortak ve gerçek rahatsızlığıdır.
Havuz medyası ve devlet televizyonu TRT’nin belgesel ve programlarında intihar bombalı saldırıları ve cihatçılığı açıkça öven yayınları, küçük kız çocuklarının “üzerime bomba bağlayıp güvenlik noktasında patlatmak istiyorum” vurgularını özenle ekrana taşıması ve bunun karşılığında hiçbir ceza ile karşılaşmaması RTÜK’ün teröre karşı ne kadar duyarlı olduğunu zaten göstermektedir.
‘SUSTURMA İÇİN ZEMİN HAZIRLANIYOR’
“Televizyonumuzun hükümet çevrelerinde uyandırdığı rahatsızlık uzunca bir süredir biliniyor. Havuz medyasının televizyonumuzu hedefe koyan haberleri ve tehditler bunun göstergelerinden yalnızca birkaçı. Hükümetin, TÜRKSAT’ta yayınını sürdüren muhalif bir televizyon istemediği, savcıları ve RTÜK’ü kullanarak televizyonların lisanslarını iptal ettirdiği ya da TÜRKSAT’tan çıkardığı yakın tarihimizin gerçeğidir.
Ankara katliamında saldırının açıkça kınanmasına, başka türlüsü mümkün olmamasına rağmen ‘terör propagandası’ iddiası abesle iştigaldir. RTÜK’ün bu tutumunu, önümüzdeki süreçte televizyonumuzun sesini kısmak ve giderek tümden kesmek için gerekli zemin hazırlığı olarak değerlendirmekteyiz. Bizim değerlendirmemizin de ötesinde, hem hükümetin muhalif yayın organları üzerindeki baskıları hem de doğrudan ve dolaylı gelen bilgiler bu gerçeği tüm demokratik kamuoyu için açık kılmaktadır.
İşçi sınıfı, emekçiler ve ezilen halkların sesi olarak yayını sürdüren; emek, demokrasi ve barışı temel ilkeler olarak benimseyen televizyonumuza yönelik bu cezaları kınıyoruz. Gerekli her türlü hukuki girişimi yapacağımızı deklare ediyoruz. Susturulma planları ve hazırlıklarına karşı, tüm emekçileri ve ezilenleri de televizyonumuzla dayanışmaya ve destek olmaya çağırıyoruz” (MEDYA SERVİSİ)