Danıştay altıncının ‘acele’sine izin vermedi
İzmir’in içme suyu havzasında işletilen Efemçukuru Altın Madeni ile ilgili verilen Danıştay kararı madenin hukuksuzluğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Danıştay İdari Davalar Genel Kurulu topraklarını madenci şirkete satmayan köylülerle ilgili Bakanlar Kurulu tarafından verilen acele kamulaştırma kararlarının hukuka aykırı old
Konuyla ilgili Elele Hareketi tarafından İzmir Tabip Odasında gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Elele Hareketi Dönem Sözcüsü Dr. Oya Otyıldız, İzmir’e su sağlayan barajların havzasında bulunan Efemçukuru köyünde TÜPRAG Altın Şirketi tarafından bir yılı aşkın bir zamandır madenin işletildiğini hatırlattı. Altın madenciliğinin İzmir’in içme suyunu kirleteceği yönünde bilim insanlarının çok önemli uyarıları olduğunu aktaran Otyıldız, madenin çalışması için verilen izinlerin hukuka aykırı olduğunu söyledi.
KÖYLÜ BASKILARA DAYANAMADI, BİRİ HARİÇ
Madenin sağlık koruma bandı olmadan çalıştığını, bunun yasalara aykırı olduğunu kaydeden Otyıldız, tesisin kurulması ve sağlık koruma bandı oluşturulması amacıyla Bakanlar Kurulu tarafından ‘35 parsel arazi için alınan acele kamulaştırma kararının’ Danıştay İdari Davalar Genel Kurulu (DİDGK) tarafından hukuka uygun bulunmadığının yeni gelen kararla ortaya konduğunu vurguladı. Kamulaştırma kararı verilen 35 parsel arazinin çoğunun, madenin baskıları sonucu köylüler tarafından satılmak zorunda kaldığına dikkat çeken Otyıldız, Ahmet Karaçam adlı köylünün ise tüm baskılara ve büyük para tekliflerine rağmen iki parsel arazisini satmadığının altını çizdi. DİDGK kararının bağlayıcı olduğuna işaret eden Otyıldız, şirkete verilen bütün izinlerin geri alınması gerektiğini söyledi.
KEÇİ ÇOBANININ VERDİĞİ YAŞAM DERSİ
Davanın hukukçusu Av. Arif Ali Cangı da Efemçukuru Köylüsü Ahmet Karaçam’ın tüm baskılara rağmen direnmesinin çok önemli bir ders olduğunu belirterek, “Ahmet Karaçam keçi çobanlığı yapan fakir bir köylü olmasına rağmen trilyonu bulan parayı değil, çocuklarına bırakacağı temiz bir çevreyi tercih etti. Bu dava sadece onun değil, başta kenti yönetenler olmak üzere tüm İzmir’lilerin davasıdır. Çünkü altın madeni İzmir’in içme suyunu kirletecek” diye konuştu. Su havzalarının korunmasının en önce Büyükşehir Belediyesinin görevi olduğunu hatırlatan Cangı, “AKP Hükümti zaten bu altıncılara izin veren politikaların sahibi. Şirketlerin ortağı gibi davranıyor. Ancak, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun bu madene sessiz kalması tam bir basiretsizlik örneğidir” dedi. Cangı, DİDGK’nın kararının son dönemde Bakanlar Kurulu tarafından alınan onlarca acele kamulaştırma kararını da etkileyeceğini söyledi.
(İzmir/EVRENSEL)
Fotoğraf: Özer Akdemir