'Kapı kitli, cüzdan cepte, para yok'
1940’larda ünlü halk ozanı Aşık Veysel’i ağırlayan Şadırvanlı Han hala ayakta. Tarsus’un eski yerleşimlerinin olduğu, özellikle geleneksel el sanatları ile uğraşan esnafların yoğunlaştığı çarşının ortasındaki hanın alçakgönüllü tabelası, eski ihtişamlı günleri geride bıraktığının da bir kanıtı g
1940’lı 50’li yıllarda Mersin’de, Adana’da bile daha iyisi olmadığı için bu kentlere gelen ünlü kişilerin gelip konakladığı bir yer olarak anlatılıyor Şadırvanlı Han. At arabasına atlayan, hayvanlarını önüne katan köylüler ürününü, hayvanını satmak için geldikleri Tarsus’da gece Şadırvanlı Han’da konaklarlarmış. Şimdi, o güzel insanların o güzel atlara binip gittikleri bir öykünün hüznünü anlatıyor otel sahibi Münir Uçar.
YATAK ÇOK, YATAN YOK
Uçar, 1952 yılında gittiği askerden dönüşte handa çalışmaya başlamış. O gün bugündür de hanı işletiyor. İşlerin artık bitme noktasına geldiğini söyleyen Uçar, oteli kapatmak istediğini, ama içindeki eşyalar nedeniyle kapatamadığını anlatıyor.
Otelin, dar karanlık merdiveninin karşısındaki küçük yazıhanesinde oturan Münir Uçar, hanın görkemli günlerini de anmadan geçmiyor: “Çukurova’dan, köylerden gelenler doldururdu hanı. Eskiden yollar bugünkü gibi güzel değildi. Hayvanı ile gelenler ya da yağmurun çamur yaptığı yollardan dönemeyenler handa konaklarlardı. Şimdi yollar düzgün. Köylü de, kentli de gelip işini halledip dönüyor. Bir sürü de otel yapıldı. Bizim han bu nedenle boş kalıyor.”
OLAN OLDU VEYSEL BOŞUNA YANMA
Aşık Veysel’in handa kalışının hanın işletmesini aldıkları 1952 yılından önceye rastladığını söyleyen Uçar, yazıhanesinin karşısındaki, üzerinde Aşık Veysel Odası tabelası bulunan odanın kapısını açarak, odayı gösteriyor Veysel’in Şadırvanlı hanın adının geçtiği şiirini sorduğumuzda ise Münir Uçar, kendilerinden önceki mal sahibi zamanında olan olayı anlatıyor: “Aşık Veysel’in yanında bulunanlar parasını çalıyor. Akşam kapıyı kilitleyip yatıyorlar. Sabah Veysel kalktığında kapının içerden kilitli olmasına rağmen cüzdandaki parasının çalındığını anlıyor. Bunun üzerine o şiiri yazıyor.”
Veysel’in hiç de hayırla anmadığı Şadırvanlı Han, son demlerini yaşıyor. Ozanın bedduasından çok, zamana ayak uyduramamanın sancıları, Şadırvanlı hanın sonunu getiriyor. Yine de Şadırvanlı Han, 8 bin yıllık Tarsus’un tarihinde yerini Aşık Veysel’in şiiri ile almış durumda. (Tarsus/EVRENSEL)
HIRSIZA BEDDUA
Aşık Veysel “Hırsız’a beddua” adlı şiirinde başına gelenleri şöyle anlatıyor;
Parça parça olsun paramı çalan
Kimisi gerçek dedi kimisi yalan
Dünyada görmedim böyle bir plan
Kapı kitli cüzdan cepte para yok..
Gezdim İstanbul’u İzmir Ankara
Şadırvanlı handa kaldı bu para
Bu nasıl dalgadır, bu ne dubara
Kapı kitli cüzdan cepte para yok..
İsa değil göğe çıksın sır olsun
Alanların iki gözü kör olsun
Tarsus’ta bu destan hatıra kalsın
Kapı kitli cüzdan cepte para yok..
Bilsem gelmez idim ben bu Tarsus’a
Bu gamlı gönlümü koymazdım yasa
Haber verdim inzibata polise
Kapı kitli cüzdan cepte para yok..
Ehli-din olanlar asla bunalmaz
Herkesin ettiği yanına kalmaz
Bu ne muammadır hiç kimse bilmez
Kapı kitli cüzdan cepte para yok..
Olan oldu Veysel boşuna yanma
Sana kim dedi ki uyu uyanma
Sılaya gitmeyi severim amma
Kapı kitli cüzdan cepte para yok..