06 Mayıs 2024 04:43

Ölüm fabrikalarında 26 milyondan fazla insan…

İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi rejimi tarafından zorla çalıştırılan 26 milyondan fazla kişinin uzun süredir gizli kalmış kaderini, yaşadıklarını ve çektikleri dayanılmaz acıları görünür kılıyor.

Fotoğraf: Ali Çarman/Evrensel

Paylaş

Ali ÇARMAN
Berlin

Nazilerin (faşizmin) asıl hedeflerinden birisi de en ağır en zor koşullarda karın tokluğuna işçileri-tutsakları-Yahudileri NS ZWANGSARBEIT/zorla çalıştırma kamplarında çalıştırarak bir yanda savaşın ihtiyaçlarını karşılama diğer yanda sermayenin bazı kesimlerinin kârına kâr katmasını sağlamaktı.

Kaldı ki sayıları binlerle ifade edilen toplama kampları aynı zamanda ölüm fabrikaları olarak tarihin karanlık sayfalarına not düşüldü. Kendi içinde değişik adları olan kamplar zorla çalıştırma kampları (Arbeitslager), transit kampları, savaş esirleri (daha çok Kızıl Ordu mensupları) kampları, ölüm-Yahudi kampları ve yan kamplara bölünmüştü.

Geçtiğimiz günlerde yolumuz Almanya’nın başkenti Berlin’e düşünce biz de bu fırsatı değerlendirmek üzere Britzer Straße 5, Berlin Schönneweide istasyonu yakınındaki “NS Zorunlu Çalıştırma Dokümantasyon Merkezi’’ni ziyaret edelim dedik. Eski konaklama barakaları sergi, etkinlik ve eğitim mekanları olarak hizmet vermekte.

Geniş bir alanda kurulu ve 2006 yılından bu yana konuya ilgi duyanlara açık sergilenen mekan 6 bölümden oluşmakta. Berlin-Schöneweide'deki NS Zorla Çalıştırma Dokümantasyon Merkezi, bir yerleşim bölgesinin ortasında, neredeyse tamamen korunmuş bir zorunlu çalışma kampının tarihi alanındaki tek kurum. 

İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi rejimi tarafından zorla çalıştırılan 26 milyondan fazla kadın, erkek ve çocuğun uzun süredir gizli kalmış kaderini, yaşadıklarını ve çektikleri dayanılmaz acıları görünür kılıyor.

Alman sivil nüfusunun gözü önünde, toplumun her alanında -büyük, orta ve küçük şirketlerde, tüm sektörlerde- marangozluk, fırıncılık, bira fabrikasından giyim mağazalarına kadar, çöp toplama ve tarım gibi belediye kurumlarında, kilise mezarlıklarında ve özel evlerde çalıştırıldılar.

Sadece Berlin şehrinde, zorunlu işçiler için yaklaşık 3 bin kamp olduğu dikkate alındığında bütün Almanya ve işgal altındaki topraklarda kurulu kamplar hakkında günümüzde dahi hiçbir araştırmacı-tarihci kesin bir rakam vermemekte.

HİTLER’İ İKTİDARA TAŞIYANLAR

12 yıllık Hitler döneminde milyonlarca insanın ölüm pahasına fırsatı kendileri için değerlendiren firmalardan bazıları özet olarak belirtilecek olunursa kimlerin faşizme davetiye çıkarmış olduğu daha iyi anlaşılacaktır.

Tekstil alanında kendinden söz ettiren Ferdinand Hugo Boss faşizm iktidara gelmeden çok önce NSPD’ye 1931’de üye oldu. Hitler’in iktidar yıllarında 12 yıl boyunca ordunun üniformalarını, SS’lerin ve faşist ordu Wehrmacht’ın üniformalarının tasarımlarını yaptı. Savaş yıllarının en çok kazananları arasında yer aldı.

İlaç ve kimyasal ürünlerde dünya ‘devleri’ arasında yer almakta olan BAYER naziler için Zyklon gazını IG Farben’in talebi üzerine üretti. Ve bu devasa firma savaş sonrası BAYER tarafından satın alındı.

Kodak; savaş döneminde Almanya’dan ayrılmak yerine Hitler ile kol kola çalıştı. Her türden ticari alışverişine devam etti.

Savaş ve faşizm yıllarında Nazi partisi üyesi olan bir başka tekel ise BMW’dir. Hitler’in ordusu için başta silah olmak üzere her türlü askeri teçhizat üreten BMW fabrikalarında 50 bin savaş tutuklusunu kölelik koşullarında daha zor şartlarda çalıştırdı.

Amerikan emperyalizmi bir yere önce meşhur içeceği Coca Cola ile girer ve bir ahtapot misali ülkenin her yanını sarmalar. Coca Cola 1936’da afişlerinde Nazi gençliği ve Hitler’in fotoğrafına yer vererek anlaşma yapar. Öyle ki 1941’de Avrupa’nın en büyük pazarına sahip olur. ABD hükümeti markanın Hitler Almanya’sına ihracatını durdurur. Cola tekeli bu kez Nazilere yeni bir içecek “Fanta” ile hitap eder.

Volkswagen-Porsche sözde halkın arabası olacak Vosvos’u Hitler’in talebi üzerine üretti.

Ford, Siemens, Krupps, Deutsche Bahn, Bosch vs. değişik biçimlerde Hitler’in yaratmış olduğu karanlıkta kârlarına kâr kattılar. Biz buraya Hitler’in önde gelen destekçilerinden yalnızca bazılarını aldık.

Zorunlu çalıştırılan insanlar

AYRIMCILIK NAZİLERİN BELİRGİN ÖZELLİĞİ

Sergi yeri gezilip, belgesel filmler izlendiğinde nazilerin/faşizmin İkinci Paylaşım Savaşı boyunca zora giren ekonomik durumlarını düzeltmek ve savaşı finanse etmek üzere zorla çalıştırmaları büyük bir yer tutmaktadır.

3.Reich/imparatorluk döneminde her beş işçiden birisi, 1943-44 yıllarında tarım alanında çalışanların yarısı tutsak/köle işçilerdi.

1944 eylül itibarıyla zorla çalıştırılan işçilerin yüzde 36’sı Sovyetler Birliği (ağırlıklı olarak Kızıl Ordu) mensuplarıydı. Aynı şekilde Polonya ve Fransa’dan tutsak edilmiş işçilerin sayısı az değildi. Panoların gösterdiği bir başka gerçeklik ise her üç kişiden birisinin kadın işçi olduğu.

Günde en az 12 saat çalıştırma ve ağır koşullar sonucu işçilerin yaşamını da ister istemez kısaltıyordu. Sürekli dönen bir sinevizyon gösteriminde bir Alman işçinin günlük ücreti 8.72 Reich mark iken, Doğu Avrupalı bir işçinin ücreti 1.86 ve Sovyet bir savaş esirinin ücreti 0.40 Reich mark olduğu belirtiliyor. Ve sadece tutsakların biraz daha yaşamalarına neden olan bu kölelik koşullarında verilen ücretler ise yaşam koşulları, barınak vb. gerekçelerce tekrar Naziler tarafından el konulmaktaydı.

FAŞİZM ÖZGÜR DÜŞÜNCENİN DÜŞMANIDIR

Dokümantasyon Merkezi, arşivinde ve kütüphanesinde, gelecek nesiller için ve konuyla ilgili daha fazla araştırma doğrultusunda hayatta kalanların seslerini, belgelerini ve tarihi mirasını kaydetmeye devam ediyor.

Genç nesiller için 80 yıl kadar eskiye dayanan bu kanlı geçmiş solmaya başlıyor. Bugünün gençleri ya da daha doğrusu ne kadarı faşizmi/Hitler’i gerçek anlamda biliyor? Çünkü faşizm, sadece insanın değil aynı zamanda bilimin, sanatın ve özgür düşüncenin düşmanıdır.

Berlin sokakları gezildiğinde her yerde faşizme karşı bir anıt, bir belge ve tökezleme taşına rastlamak mümkün. Yaşananlar hasır altı edilip unutuldukça barbarlık yeniden güç haline gelebilir. Unutulmaya karşı atılmış her adım desteklenmeli ve fırsat buldukça gidip görmeli ve bilincimizi canlı tutmalıyız.

KADIN TUTSAK İŞÇİLERE DAHA FAZLA BASKI

Şehir ve köylerde, neredeyse adım başı denebilecek kadar zorunlu çalıştırma kampları kuruldu. Dokümantasyon Merkezinin dört farklı bölümü; objeler, fotoğraflar ve projeksiyonlar eşliğinde zorunlu işçilerin yerleştirilmesi ve günlük hayatta karşı karşıya kaldıkları faşist uygulamaları gözler önüne seriyor. Beşinci bölüm, eve dönüşleri ve zorunlu işçilik konusunun İkinci Dünya Savaşı sonrası nasıl ele alındığını açıklamakta. 

Bununla birlikte toplama kamplarında yaşanılanlara tanıklık etmiş, en zor anların üstesinden gelmek için yaşamı birlikte yudumlamış kişilerden seçilmiş biyografiler ile Avrupa’nın dört bir yanından tutsak edilmiş kadın, erkek ve çocukların hayatlarını resmediyor. 

Zorla çalıştırma kamplarında kadınlar özellikle tehditlere, çıplak biçimde aramalara, genellikle cinsel saldırılara maruz kaldılar. Hamile kadınlar ari ırkından olmadıkları bahanesiyle ‘Irksal olarak istenmeyen’ olarak kabul edildiği için kürtaj yapmak zorunda bırakıldılar. Ya da çocukları ellerinden alınarak ölümün kucağına atıldılar.

ÖNCEKİ HABER

Emine Şenyaşar’ın Bakanlığın önündeki Adalet Nöbeti 94’üncü gününde

SONRAKİ HABER

Denizler Elâzığ Emek Gençliği tarafından anıldı: Mücadele bayrağını kararlıkla taşıyacağız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa