22 Haziran 2024 17:24

Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesinde tahtakurusu skandalı

Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesinde, kanser hastasının tedavi gördüğü odayı tahtakuruları bastı. Ameliyatlı eşine refakat eden Sadike Bal tahtakurularının saldırısına maruz kaldı.

Fotoğraf: Evrensel

Reklam

Emine UYAR
İzmir

Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesinde tedavi gören kanser hastası Fikret Bal'ın ameliyat olduktan sonra kaldığı odada, kendisine refakat eden eşi Sadike Bal, tahtakurularının saldırısına maruz kaldı.

Eşinin bacakları, kolları başta olmak üzere vücudunun her yeri kızaran Fikret Bal, bir hastanede özellikle yeni ameliyattan çıkmış hastaların kaldığı genel cerrahi bölümünde yaşadıkları olaya tepki göstererek sorumluların hesap vermesini istedi.   

Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi onkoloji servisinde 3.5 yıldır akciğer kanseri tedavisi alan Bal, son yapılan pet çekiminde kalın bağırsakta problem görülmesi üzerine 6 Haziran günü ameliyat oldu. Ameliyatın ardından geceliği 280 lira olan iki kişilik odalardan ücretli bir odada kalmaya başladıklarını, ilk birkaç gün herhangi bir problem yaşamadıklarını anlatan Bal, daha sonra odada bazı böcekler görmeye başladıklarını belirtti. Bal, “Tahtakurusunu aklımızın köşesinden geçirmiyoruz. Sıradan böcek olduğunu düşündük” dedi.

"HASTANEDEN SORUMLU OLANLARIN UTANÇ DUYMASI GEREKİR"

Böceklerin tahtakurusu olduğu netleşince duyduğu tepki ile kendisini makinelerden ayırdığını, tedavisini kestiğini anlatan Bal, “O odada kalmamız mümkün değildi. Çözüm bulunması için eşim sürekli doktorlara gidip geliyor ama bir çözüm üretilmiyordu. Doktora durumu anlattık, 'Benim görevim değil hemşirelerin görevi, onların ilgili yerlerle görüşüp bu sorunu çözmeleri gerekir' dedi. Basınla temasa geçeceğimi söyledikten sonra tekrar koridorda oturmaya devam ettim. Sonra 4 kişilik bir odadan yatak bulmuşlar bizi oraya götürdüler" dedi.

Fikret Bal, yaşanan olayla ilgili hemşireleri, hasta bakıcıları, doktorları suçlamadığını belirterek, "Asıl olarak hastane ile ilgili karar vericilerin bu hastane müdürü mü olur, Tıp Fakültesi dekanı mı olur, üniversitenin rektörü mü olur, Sağlık Bakanlığı mı, İl Sağlık Müdürlüğü mü her ne ise bunlardan şikayetçiyim. Çünkü muhtemelen buralara yeterli ödenek gelmiyor. Haşerelerle mücadele etmek üzere gerekenler yapılmıyor, temizlik araç gereçleri sağlanmıyor ki, hastane bu duruma gelmiş. Bundan büyük bir utanç duymaları gerektiğini düşünüyorum. Bedelini de ödemelerini istiyorum" dedi.

"BÖCEKLER ETRAFIMI SARDI"

Fikret Bal'ın eşi Sadike Bal da yaşadıklarını şu şekilde dile getirdi: "Eşimin yanındaki koltukta yatmak zorunda kaldım. Gece ışıklar kapatılınca böcekler etrafımı sardı ve üzerime geldiler. Ben de kendimi korumaya çalıştım, ayaklarımı topladım, böcekleri peçete ile ittim. Saat 4'e, 5'e kadar diken üzerinde, tüylerim diken diken oturmak zorunda kaldım. Böceğin fotoğrafını ve videosunu çekmiştim. Sabah olunca internete girip baktım, internetteki tahtakurusu resimleri ile aynı idi".

SORUMLULUK İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜNDE

Hastanelerin haşerelere ve fare gibi kemirgenlere karşı ilaçlanması işi; İl Sağlık Müdürlüğünün sorumluluğunda özel bir firma tarafından yapılıyor.

Konu ile ilgili olarak görüştüğümüz SES 1 No’lu Şube Yönetim Kurulu Üyesi Emre Ateş, İl Sağlık Müdürlüğünün yıllık olarak haşere ilaçlaması planladığını belirterek, "15 günde bir rutin olarak ilaçlamaya geliyor firma ama bunlar kesinlikle yetersiz" dedi.

Her yıl ocak ayında tüm hastanelerden, ek binalar dahil hastanelerin tüm binalarının kapalı ve açık alan metrekarelerinin istendiğini dile getiren Ateş, "Ancak asla bu metrekarelere yetecek miktarda ilaç kullanılmıyor. Yeterli personel de verilmiyor. Örneğin Buca Seyfi Demirsoy Araştırma Hastanesi 40 bin metrekarelik bir alan. Tek bir personel geliyor. Tek bir ilaç kullanmaya çalışıyor. Çok az miktarda ilaç kullanıyorlar. Hizmet alımına dair tutanak tutacağımızı söylediğimizde asla umursamıyorlar çünkü on binde bir gibi bir kesinti yapılıyor firmadan, bu da onları çok fazla etkilemiyor" dedi.

Firmanın kendi çalışanlarının da durumdan çok mutsuz olduğunu anlatan Ateş, "Tüm İzmir'e yani 40-45 kadar hastaneye toplam 2 ya da 3 personel gibi bir sayı bakıyor. Hastanelerin haricinde Gençlik ve Spor Bakanlığına ait bazı binalar ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına ait bazı binalar da var. Tüm İzmir için 2 araba 2 personel çalışıyor" dedi.

 

Reklam