Yüzüncü yaşında Orhan Kemal konuşuldu
Çukurova 7. Kitap Fuarı Tüyap Adana Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezinde 235 yayın evinin katılımıyla başladı. Fuar etkinlikleri içinde Orhan Kemal 100 Yaşında sempozyumu düzenlendi. Sempozyuma Işık Öğütçü ve Nebil Özgentürk konuşmacı olarak katıldı.
Volkan PEKAL
Adana
Çukurova 7. Kitap Fuarı Tüyap Adana Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezinde 235 yayın evinin katılımıyla başladı. Fuar etkinlikleri içinde Orhan Kemal 100 Yaşında sempozyumu düzenlendi. Sempozyuma Işık Öğütçü ve Nebil Özgentürk konuşmacı olarak katıldı.
Orhan Kemal 100 Yaşında sempozyumunun açılışında konuşan TÜYAP Kültür Fuarları Danışma Kurulu Başkanı Doğan Hızlan, Orhan Kemal’in Türkiye toplumsal tarihindeki önemine değindi. Orhan Kemal’in öneminin yarattığı hayatın içinden karakterler olduğunun altını çizen Hızlan, Murtaza örneğinin gerçek bir karakter olduğu için unutulmayacağını her fabrikada bir Murtaza olduğunu ifade etti. Yarattığı karakterlerin güçlü olmasını Orhan Kemal’in iyi bir gözlemci olmasına bağlayan Hızlan, Orhan Kemal’in eserlerini gezdiği yerlerde aldığı küçük notlardan oluşturduğunu söyledi. Gerek Adana’da gerek İstanbul’da anlattığı karakterlerin sevilecek karakterler olmadığını belirten Hızlan, “Bir yazar kötüleri anlatırken bile sevecen olabilir” diyerek her zaman bir kurtuluş umudu olan Orhan Kemal’in iyimserlikten öte iyi bir yazar olduğunu söyledi.
Sempozyum kapsamında gösterilen Nebil Özgentürk’ün hazırladığı Sanatımızın Hatıra Defteri belgesellerinin Orhan Kemal bölümünün ardından Nebil Özgentürk’ün ve Orhan Kemal’in en küçük oğlu Işık Öğütçü’nün konuşmacı olduğu Yaşamı ve Eserleriyle Orhan Kemal paneli yapıldı. Orhan Kemal’e dair hatıraların anlatıldığı paneli Cumhuriyet Kitap Eki Editörü Turhan Günay yaptı. Seyircilerin soruları ve görüşleriyle katkıda bulunduğu panelde Işık Öğütçü o zamanlar fark etmediği babası ile olan anılarını daha sonra eserlerinde görmesinin kendisini ne kadar etkilediğini ifade etti. Babasından istediği kırmızı bisikleti yokluk nedeniyle alamadığını, cezaevine giren Orhan Kemal’in bisikleti kendisine ancak 3 yıl sonra alabildiğini anlatan Öğütçü, sanatçıların değerinin yaşarken bilinmesi gerektiğini hatırlattı. Bir seyircinin Adana’da Orhan Kemal isminin merkezi olmayan bir yerde de olsa bir bulvara verilmesi ile ilgili duygularını paylaşması üzerine konuşan Öğütçü, babasının isminin yeni açılan Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesine verilmesi için girişimlerde bulunduğunu ancak olumsuz sonuç aldığını dile getirdi.
Anlaşılmazlığın moda olduğu bugünlerde Orhan Kemal’in eserlerinin bugün bile anlaşılacak kadar temiz bir dille yazıldığına vurgu yapıldı. Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Kemal Tahir gibi dönemin yazarlarının dilinin anlaşılır, temiz olduğunu belirten Turhan Günay, Nurullah Ataç gibi titiz bir eleştirmenin olmasıyla alakalı olduğunu söyledi. Işık Öğütçü babasının eserlerinde bugün de kendisinin kullandığı kelimeleri kullandığını söyledi. Sorulan bir soru üzerine medyanın toplum üzerindeki etkisi üzerine konuşan Nebil Özgentürk, Orhan Kemal eserlerinin televizyonlarda rekorlar kırdığını ama içinin boşaltıldığını, Orhan Kemal’in metinlerinde muhalif bir tavır olduğunu söyledi.
EDEBİYATTA POLİTİK TAVIR
Volkan Pekal
Adana
Fuar kapsamında Notabene Yayınları, sistemin isteklerine göre şekillendirilmek istenen toplumun ihtiyaçlarına yanıt veren edebi metinler ve insanı hiçleştiren edebiyat endüstrisine karşı edebiyatta politik tavrın nasıl olması konularının konuşulduğu “Edebiyat’ta Politik Tavır” isimli bir panel düzenledi. Yazar Adnan Gerger ve Yeni Adana Gazetesi Yazarı Süreyya Köle’nin konuşmacı olarak katıldığı panelde içi boşaltılmış popüler, arabesk edebiyat irdelendi.
Gerger, yaratılmak istenen yeni insan tipini oluşturmak için topluma en yaygın ulaşma aracının sanat olduğunu bu yüzden holdinglerin ve bankaların sanatın içini boşaltmak için yayın evleri olduğunu söyledi. Sipariş edebiyatçılığının yaygınlaştığına değinen Gerger, yazarlara “Şu konuda yaz 50 bin basacağız” şeklinde teklifler geldiğini söyledi. Gerger yaratılmak istenen edebiyatı altı oyulmuş, popülist, arabesk takıntılı, edebiyat endüstrisine bağımlı insanlar yaratan, yazarla okur arasında anlaşılmama ve anlamamayı ayetmiş gibi algılayan, politik eleştiriyi tamamen dışlayan bir edebiyat olarak tanımladı. Her şeyin algılardan oluştuğunu söyleyen Gerger, olguları düşünemez hale geldiğimizi söyledi. Gerger romanların hayata dair olması gerektiğini, “Roman bize hayatın gerçekliğini sunuyor mu?”buna bakmamız gerektiğini ifade etti.
Politik tavrın konuşulduğu panelde Gezi direnişi de gündem oldu. Bir seyircinin gezinin edebiyatı üzerine sorduğu soruyu yanıtlayan Süreyya Köle, Gezi’nin şimdiden kendi edebiyatını oluşturduğunu belirterek gazetenin bir eki için gezi öyküleri istediği arkadaşlarının önceden öykülerini yazmış olduğunu gördüğünü aktardı.