Taşeron ve başkanlık sistemine karşı demokratik cumhuriyet!
Duygu YALÇINER
İstanbul
2013 yılında yaşanan Gezi direnişinin ardından Türkiye’de birçok şey değişti. Aradan geçen bir yıl içerisinde daha direngen bir halk hareketi oluşurken, AKP Hükümeti de fütursuzca saldırılarını sürdürdü. Soma’da yaşanan iş cinayetinde 301 işçinin yaşamını yitirmesi Türkiye açısından bir dönüm noktası daha oldu. DİSK Genel Başkanı Kani Beko ile geçtiğimiz bir yılı ve taşeron sistemini konuşmak üzere buluştuğumuzda önce bir kutlama aldık. Beko, “Emeğin gündemini ve emekçilerin sesini sayfalarına taşıyan, önemli bir muhalefet organı olan Evrensel gazetesinin 20. yaşını kutluyor, emek veren tüm çalışanlarınızı sevgiyle kucaklıyorum” dedi.
Gezi direnişinden Soma katliamına kadar geçen sürede ülkemizde neler değişti? DİSK bu sürecin neresinde duruyor?
Bu süreçte AKP iktidarının ülkemizi sürüklemek istediği Orta Çağ karanlığına kitlelerin karşı çıkması iktidarın hırçınlaşan bir üslupla saldırılarını arttırdı. Ülkemizde 15-16 Haziran’dan sonra ikinci önemli haziran başkaldırısı olan Gezi direnişinin etkisi AKP iktidarını sarsmış olması ise, diğer olumlu etkisi de sol, sosyalist ve işçi sınıfı cephesinde yaşanmış olmasıdır. Bu sürecin, işçi sınıfının ve halkların özlemi olan eşitlik, kardeşlik, dayanışma, özgürlük ve sosyal adaletin var olduğu bir toplumsal yapıyı gerçekleştirme olanağını da beraberinde taşıdığına ve DİSK’e de tarihsel bir görev yüklediğine inanıyoruz.
Bu görevleri biraz açar mısınız?
Şöyle anlatayım. 15-16 Haziran büyük işçi direnişi nasıl pek çok konuda günümüzde de ilham veriyor ise aynı şekilde geçtiğimiz hazirandaki direniş de yenilenme konusunda ilham vermekte. Sendikalar bu durumdan muaf değildir. Mutlaka ve mutlaka sendikalar da yeni döneme uygun örgütlenme ve tarz yaratarak kendilerini geliştirebileceklerdir. Bu önemli değişimi ve tarihsel görevi mevcut işçi konfederasyonları arasında üstlenecek tek örgütlenme DİSK’tir.
Soma katliamına gelecek olursak. Soma’da sorumlu kim sizce?
Öncelikle şunu söylemeliyim ki; katliamın failleri, “Gezi’de 15 yaşında çocuğun işi ne?” diyerek Berkin’lerin katledilmesini meşrulaştırmaya çalışanlar ve aynı yaşlardaki bir çocuğun da bulunduğu yüzlerce işçi cesedinin maden ocağından çıkmasını “Mevzuata aykırı” görmeyenlerdir. Katliamın failleri, yaşanan iş cinayetleri sonrasında, “Güzel öldüler”, “Bu mesleğin fıtratında ölüm vardır” diyerek yeni katliamları meşrulaştıranlardır. Katliamın failleri, kömürün tonunun maliyetini 130 dolardan 23 dolara indirdiklerini övünerek anlatanlardır. Özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarını hayata geçirenler, vahşi kapitalizmi despotizmle uygulayanlar yaşananların başlıca sorumlularıdır. Diğer sorumlular da, işçi sağlığı ve iş güvenliği sağlanmayan, binlerce insanın adeta cehennem koşullarında çalışmalarına, emeklerinin acımasızca sömürülmesine göz yuman, icazetli sendikalardır.
Bu vesileyle geçmiş olsun dileklerimizi de iletelim. Soma için İzmir’de yapılan bir yürüyüşte bir TOMA’nın direkt hedef alması sonucunda hastaneye kaldırılmıştınız...
Çok teşekkürler. Evet, Soma katliamını protesto eden kitlelerin üzerine saldırdılar. Fakat orada, polisin çekileceği söylenmişken, bana yönelik hedef alınarak yapılan bu saldırıyı, İzmir Emniyet Müdürlüğünün, siyasi iktidardan onay almadan yapması mümkün değildir. Biz bunu doğrudan DİSK’i hedef alan organize ve bilinçli bir saldırı olarak değerlendiriyoruz.
BAŞKANLIK HAZIRLIKLARINA SEYİRCİ KALMAYIZ
Önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimleri var. DİSK nasıl bir cumhurbaşkanı öngörüyor?
“Nasıl bir cumhurbaşkanı?” sorusunun yanıtının “Nasıl bir cumhuriyet?” sorusuyla bağlantılı olarak tartışılması gerektiğinin altını çizmek istiyorum. DİSK olarak eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, sosyal bir cumhuriyet özlemi etrafında meseleyi tarif etmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Bildiğiniz gibi, işçilerin, emekçilerin, yoksulların, halkımızın geniş kesimlerinin siyasetten dışlanması, tüm ifade ve katılım kanallarının kapatılması, siyasetin demokratik zeminlerden uzaklaşması AKP’nin tamamladığı neoliberal dönüşümün bir sonucudur. Bu nedenle demokratik bir cumhuriyet ancak eşitlikçi-halkçı-kamucu-özgürlükçü-sosyal bir cumhuriyet olarak var olabilir. Yani ağustos ayında sadece bir “aday” tercihi yapılmayacaktır. Eşitlikçi, özgürlükçü, halkçı, demokratik ve sosyal bir cumhuriyet isteminin önemine dikkat çeken DİSK, ağustos ayında bu niteliklere sahip çıkacak bir “cumhurbaşkanı” yerine, iktidarın tüm demokratik ve toplumsal talepleri baskılayacak bir “başkan/yarı başkan” seçme hazırlıklarına asla seyirci kalınamayacağını önemle vurguluyor.
Evrensel'i Takip Et