Kadın emeğinin güvencesi mücadele
KESK’in düzenlediği “Güvencesizlik ve Kadın Emeği Uluslararası Çalıştayı” Ankara’da gerçekleşti. Birçok ülkeden kadın sendikacı ve emek mücadelesi veren ismin katıldığı çalıştayda, ülkede hastalık izni aldıkları için bile işten atılanların olduğunu söyleyen Mısırlı avukat Suzan Nada, “8 işçi hastalık izni aldığı için işinden oldu, 5 posta işçisi ise greve katıldığı için hapse girdi. Grev kararı geri çekilince serbest kalabildi” dedi.
KESK’in düzenlediği “Güvencesizlik ve Kadın Emeği Uluslararası Çalıştayı” Ankara’da gerçekleşti. Birçok ülkeden kadın sendikacı ve emek mücadelesi veren ismin katıldığı çalıştayda, ülkede hastalık izni aldıkları için bile işten atılanların olduğunu söyleyen Mısırlı avukat Suzan Nada, “8 işçi hastalık izni aldığı için işinden oldu, 5 posta işçisi ise greve katıldığı için hapse girdi. Grev kararı geri çekilince serbest kalabildi” dedi.
Midi Otel’de düzenlenen çalıştaya, Mısır, Tunus, Fas ve Hollanda’dan kadın emek mücadelesi üzerine çalışma yürüten sendikacılar katıldı. Her ülkeden katılımcının ülkelerindeki kadın ve emek mücadelesi alanındaki durum hakkında bilgi verdiği çalıştayda Mısırlı katılımcıların anlattıkları dikkat çekti. Mısır’da emek ve kadın mücadelesinin kötü durumunu anlatan Avukat Suzan Nada, Müslüman Kardeşlerin iktidara geçmesinden sonra emek alanın da sendikalara yüzde 2’lik bir katılım olduğunu ancak ülkede yine de baskı rejiminin devam ettiğini söyledi. Müslüman Kardeşlerin devrilmesiyle gelen Sisi rejiminde de baskılara sürdüğünü belirten Nada, söz konusu sendikal mücadele olunca polisin ve askerin saldırısıyla karşı karşıya kaldıklarını belirtti.
SENDİKACIYA İŞKENCE
İşçi sınıfına karşı çok fazla saldırı olduğunu kaydeden Nada, “8 işçi hastalık izni aldığı için işinden oldu, 5 posta işçisi ise greve katıldığı için hapse girdi. Grev kararı geri çekilince serbest kalabildi. Bir kadın sendikacı ise sendikal hak talebinde bulunması sonucu işkenceye maruz bırakıldı” dedi. Nada, kamu işyerlerinde önleri tıkandığı için kadınların özel sektörde kayıt dışı çalışmaya itildiğini anlattı. Mısır’da devrimin tamamlanmadığının altını çizen Nada, karar alma mekanizmalarında kadınların bulunmadığını, bu mekanizmanın erkek emekçilere dahi kapalı olduğunu belirtti.
DURUM FAS’TA, MISIR’IN AYNISI
Fas’dan gelen ve kadınların yüzde 81’inin çalıştığı tekstil alanında sendikacılık yapan Fatima Allemmah, tekstilde sadece kadınların yüzde 15’nin kayıtlı çalıştığını söyledi. Ülkede sendikal çalışmanın 1993’deki grevden sonra gün geçtikçe sindirildiğini açıklayan Allemmah, Tanca’da grev olduğunu ve bunun bastırıldığını ifade ederek, “2004 yılında iş taslağı hazırlandı ve yasallaştı. İşçiler için tehlikeli olan bu yasalarda 3- 6 aylık sözleşmeyle işçi çalıştırma yasal hale geldi ve güvencesiz çalışma arttı” diye konuştu.
Emek mücadelesinin zayıf olmasının kadınların durumunu da etkilediğinin altını çizen Allemmah, kadınların 13- 14 saat çalışmak zorunda kaldığını, bunu karşılığında 60 sent aldığını ve çocuklarına dahi bakamadığını belirtti. 2001 yılında dernek kurdukları dernekten bahseden Allemmah, bu dernek aracılığıyla işçileri hareketlendirmeye çalıştıklarını, iş ve kadın hakları için mücadeleye devam ettiklerini anlattı. Sendikal hareket yürüten işçilere siyasi baskıların da olduğunu ifade eden Allemmah, işçilerin izlendiğini ve baskı altına alındığını kaydetti.
‘ÜCRET EŞİT, AMA YÖNETİMDE KADINA YER YOK’
Tunuslu katılımcılar ise diğer iki Ortadoğu ülkesine oranla daha iyi bir perspektif çizdi. Tunus’taki yönetim değişikliğini devrim olarak değerlendiren Sonia Agrebi, ardından kadınların Kurucu Meclis’in yüzde 50’sini oluşturduğunu ve ‘devrim’ süresinde de mücadelelere etkin katıldığını söyledi. Kadınlar ve erkekler arasındaki eşitlikleri anlatan Agrebi, “Erkeklerle kadınların ücretleri, çalışma süreleri eşittir” dedi.
8 Mart’a gösteri düzenleyerek kadına yönelik şiddete ‘hayır’ dediklerini, eşitlik, işçi hakları taleplerini dile getirdiklerine yönelik sözlerle devam eden Agrebi, “Ulusal Kurtuluş hükümetimizin kurulmasında da işçi konfederasyonumuz etkin olmuştur” diye belirtti. Buna rağmen Agrebi’nin kadınların karar alma mercilerinde yeterince yer alamamasını söylemesi tartışma yarattı. Agrebi, ücretler eşit olmasına rağmen kadınların hala emzirme dönemlerinde izin haklarından yaralanamadığını ifade etti.
HOLLANDA’DA SENDİKAL HİYERARŞİ YOK’
Sendikal durumun diğer ülkelere oranla daha iyi olduğundan bahseden Hollandalı sendikacı Lotti Barbara ise ülkelerinde sendikalara üye olanların çoğunluğunun “alt seviye” çalışanlardan oluştuğunu, yüksek seviyeleri işlerde çalışan kesimlerin üye olmaktan çekindiğini söyledi. Sendikaya üye olan bazı yüksek gelirli çalışanların da sadece toplantılara katıldığı, sendikal faaliyetlerde etkin olmadığını anlatan Barbara, sendikal karalarda “alt seviye” dediği çalışanların etkin olduğunu ve hiyeraşik yapılanmaların sendikalarında olmadığını belitti. Hükümetleri ve sendikalar arasında yan yana görüntü verme gibi bir durumun söz konusu dahi olamayacağının altını çizen Barbara, sendikacıların daha aktivist tutum benimsediklerini, muhalefet partileriyle de görüşmeleri olduğunu, hatta bu partilerden bazı temsilcilerin eylemlerine katıldığını ifade etti.
ERKEK EGEMEN DİL SORUNU
Çalıştayda Türkiye’deki sendikal haretket ve kadının bunlara katılımını anlatan KESK Kadın Sekreteri Canan Çalağan da toplumun yapısından kaynaklı ülkede kadının eve hapsedildiğini ve anne rolüne büründürüldüğünü söyledi. İş hayatına atılan kadınların işte çalışmak yanında evde de iş yapmak zorunda kaldığına dikkat çeken Çalağan, “Söz konusu sendikal mücadele de olunca iş yükü bir kat daha artıyor. Kadın iş, ev, sendika faaliyetlerinde yıpranabiliyor. Ancak mesele kararlı mücadele olunca bizim gibi kadınlar bu yıpranmayı rahat rahat göze alabiliyor” dedi.
Sendikal hayatta önlerindeki en büyük engelin erkek egemen dilin etkin olması olarak değerlendiren Çalağan, KESK olarak bunu kırmaya çalıştıklarını, ancak diğer sendikaların buna yönelik bir faaliyeti olmadığını ifade etti. Çalağan, “KESK’te kadın üye oranı yüzde 45’ken ve bu oranı açıklamaktan çekinmezken, diğer sendikalar kendi kadın üye oranlarını açıklamıyor” diye konuştu.
Çalıştay kadın sendikacıların aktardıkları ülke deneyimleri, kadın ve emek mücadele yöntemlerinden sonra sona erdi. Ülkelerin durumlarından ve örgütlenme çalışmalarından notların tutulduğu çalıştayda bir sonuç bildirgesi de hazırlandı. (AnkaraEVRENSEL)