Yargıtay’dan maden kazasına 'olası kast kriteri'
Soma’da meydana gelen özel bir maden işletmesindeki faciada hayatını kaybeden 301 madencinin ölümüne ilişkin soruşturma devam ederken, Yargıtay 12. Ceza Dairesi içtihat niteliğinde bir karara imza attı. Soma’daki maden faciası davasına örnek oluşturabilecek emsal kararının gerekçesinde maden ocağındaki ihlaller tek tek sıralayan Daire, maden ocağının sorumlularının “taksirle öldürmeden” değil “olası kastla ölüme sebebiyet vermekten” ceza verilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Soma’da meydana gelen özel bir maden işletmesindeki faciada hayatını kaybeden 301 madencinin ölümüne ilişkin soruşturma devam ederken, Yargıtay 12. Ceza Dairesi içtihat niteliğinde bir karara imza attı. Soma’daki maden faciası davasına örnek oluşturabilecek emsal kararının gerekçesinde maden ocağındaki ihlaller tek tek sıralayan Daire, maden ocağının sorumlularının “taksirle öldürmeden” değil “olası kastla ölüme sebebiyet vermekten” ceza verilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Bursa’nın Mustafakemalpaşa İlçesine bağlı Bükköy’de 2009’da meydana gelen grizu patlamasında 19 kişi yaşamını yitirmişti. Bursa 3.Ağır Ceza Mahkemesi, aralarında maden ocağının yönetim kurulu başkanının da aralarında bulunduğu sanıklara TCK’nın “taksirle öldürme” hükmü uyarınca 5 ile 6 yıl arasında değişen hapis cezaları verdi. Karara itiraz edilince dosya Yargıtay’ın gündemine geldi. Yerel mahkemenin kararını oybirliğiyle bozan Daire, maden ocağının sorumlularının “taksirle öldürmeden” değil “olası kastla ölüme sebebiyet vermekten” ceza verilmesi gerektiğine dikkat çekti.
‘VAKVAK BİLE TEMİN EDİLMEDİ’
Dairenin Soma’daki maden faciası davasına örnek oluşturabilecek emsal kararında, maden ocağındaki ihlaller tek tek sıralandı. Kararda, bütün ihmallerin açık olduğu, tehlikenin bulunmasına karşın sorumluların gerekli önlemleri almadığı vurgulandı. Sanıkların taksirle öldürme suçunda yargılandığının anımsatıldığı kararda, iş kolunda deneyimli olan sanıkların yıllardır işletmede metan gazı olduğunu bilmelerine rağmen bunu göz ardı ettiği kaydedildi. Kararda, maden ocağının denetlenmesine ilişkin defterlerde bile metan gazı konusuna yer verilmeyerek önceki denetimlerde defalarca istenmiş olan ocak gaz ölçümünü otomatik olarak yapacak erken uyarı sisteminin kurulmadığı kaydedildi. Maden ocağında sorumluların yeterli sayıda gaz ölçüm cihazı bulundurmayıp, düzenli olarak işçilerin kullanmasını sağlanmadığının vurgulandığı kararda, basit ve ucuz olan vakvak diye tabir edilen uyarı aletinin dahi bulunmadığı belirtildi.
‘UYGUN HAVALANDIRMA YAPILMADI GRİZU BİRİKMESİNE NEDEN OLUNDU’
Kararda, maden ocağında Küldesak (havalandırma bakımından kör ve acil durumda kaçış imkanı bulunmayan) ayak çalıştırılarak, ocak üretim mahalline yeterli temiz hava akımını sağlayacak sistemin kurulmadığının altı çizildi. Ocak içindeki kirli ve temiz havanın karışmasının ve ısının yükselmesinin gözardı edildiğinin belirtildiği kararda, sorumluların 10-15 cm çapında hava borularıyla havalandırma yaptırdığı, bunun da yeterli ve uygun düzeyde havalandırma sağlamadığı ve bu nedenle grizu birikmesine neden oldukları kaydedildi. Maden ocağında grizu olduğunun bilinmesine karşın sanıkların bu durumu gizlediklerinin belirtildiği kararda, mevcut durumun gizlenmesi nedeniyle idarenin denetiminin önlendiği, ocak içinde her vardiya her atım öncesi ve sonrasında gaz ölçümü yaptırılıp kayıt altına alınmadığı vurgulandı.
‘OLURSA OLSUN’
Kararda, ocak içinde kullanılan tesisat ve ekipmanların antigrizulu olarak tesis ettirilmediği, ocağa işçilerin madene sigara sokmasının ve içilmesinin engellenmediği, işçilere işe başlarken veya devamında iş sağlığı ve güvenliği eğitiminin verilmediği kaydedildi. Sorumluların, fiziki şartları kötü, üretim, nakliyat ve havalandırma bakımından emniyet tedbirlerine uyulmayan ocağı işleterek meydana gelen sonuca kayıtsız kalıp durumun kabullendiklerinin belirtildiği kararda, mevcut koşullarla bir kazanın öngörülmesinin gerektiği, istenmeyen bir neticeden bahsedilmeyeceğinin, defalarca yapılan tespitler ve uyarılara rağmen hatalı, eksik ve tehlikeli çalışma yöntemini sürdüren sanıkların kusurluluk düzeyinin taksir düzeyini aştığı vurgulandı. Bu şekilde çalışma ile grizu patlamasının olabileceğinin öngörülmesi gerektiğinin vurgulandığı kararda, patlamayı gerçek anlamda engelleyici nitelikte bir çalışma yapılmadığı, aksine mevcut tehlikeli durumun gizlenerek "olursa olsun" düşüncesi ile hatalı ve hileli faaliyetlere devam ettikleri belirtildi. Bütün ihmallerin açık olması ve tehlikenin bilinmesine karşın sorumluların gerekli önlemleri almadığının ifade edildiği kararda, sanıkların olası kast hükümleri uyarınca sorumlu tutulmaları gerektiği belirtildi. (ANKA)