21 Kasım 2014 01:02

Binlerce yıllık tarih suda boğulacak

Erzincan Kemah’ta yapımına başlanan Kemah Baraj ve HES projesiyle Mezopotamya coğrafyasının kadim halklarına ait onlarca arkeolojik mirasın sular altında kalacağı ortaya çıktı. Urartu, Roma, Pers, Arap, Selçuklu ve Osmanlı’ya ev sahipliği yapan bölgede acilen arkeolojik çalışma yapılmazsa, koca bir tarih baraj ve HES projesiyle, öğrenilmeden tarih olacak.

Paylaş

Sinem UĞURLU
İstanbul

Erzincan Kemah’ta yapımına başlanan Kemah Baraj ve HES projesiyle Mezopotamya coğrafyasının kadim halklarına ait onlarca arkeolojik mirasın sular altında kalacağı ortaya çıktı. Urartu, Roma, Pers, Arap, Selçuklu ve Osmanlı’ya ev sahipliği yapan bölgede acilen arkeolojik çalışma yapılmazsa, koca bir tarih baraj ve HES projesiyle, öğrenilmeden tarih olacak.

Erzincan ve Kemah arasında Fırat Nehri’nin ana kolu olan Karasu Nehri üzerinde AK-EL Kemah Elektrik Üretim AŞ tarafından yapımına başlanan ve sondaj çalışmaları bitirilen Kemah Barajı ve 2 HES projesi yaklaşık 20 kilometrelik bir alanı su altında bırakacak ya da etkileyecek. Şirketin Çevre ve şehircilik Bakanlığı’ndan 2013’te olur almayı başardığı ÇED raporunda, bölgedeki 3 tarihi yapı (Alp Tren İstasyonu, Ardos Mezarlığı ve Acemoğlu Köprüsü) dışında hiçbir korunması gereken kültürel varlıktan söz edilmiyor.

ÇED raporunun aksine bölgede, 20’yi aşkın noktada onlarca kültürel ve arkeolojik eser olduğu ortaya çıktı. Hangi döneme ait olduğu ancak araştırmalar sonucunda bilinebilecek olan bu eserler, Kemah Barajı ve 2 HES projesinin hayata geçmesi durumunda sular altında kalacak ve koca bir tarih, ortaya çıkarılmadan tarih olacak.

DAHA KAZMADAN TARİH BULDULAR
Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi Üyeleri Hasan Binay ve Mertcan Hepgoncalı, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Üyeleri Aynur Işık ve Gizem Demirci’den oluşan bir heyet, su altında kalacak olan köylerde hiç kazı yapmadan, sadece fotoğraflama çalışması yaparak 4 günlük bir gezi gerçekleştirdi. Bu gezide, prehistorik (tarih öncesi) dönemden başlayarak, Demir Çağ uygarlıklarından Urartu, Roma, Pers, Arap, Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait su altında kalacak ya da etkilenecek olan mimari yapı kalıntıları, çanak çömlek parçaları, su değirmenleri, tarihi yol kalıntısı bulundu. Ayrıca, heyetin araştırmasına göre, cumhuriyetin erken dönemlerinin endüstriyel mirasına ait tren yolu işletmesi, istasyon binaları, köprüleri ve onlarca tüneli de yok olacak endüstriyel miraslar arasında.  

‘BİR ZEUGMA OLABİLİR’

Daha önce Marmaray gibi çeşitli kurtarma kazılarında da çalışan ve heyette yer alan Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesinden Hasan Binay, bölgede mutlaka arkeolojik çalışma yapılması gerektiğini söyledi. Bölgede yapılacak arkeolojik çalışmalarla, Urartu, Roma, Pers, Arap, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait hiç bilinmeyen verilere ulaşabileceğini söyleyen Binay, “Zeugma gibi bir mozaik de ortaya çıkabilir. Marmaray kazılarının İstanbul’un bilinen tarihini değiştirmesi gibi, bölgenin tarihini değiştirecek şeyler de çıkabilir. Araştırma yapılmazsa, bunları bilemeyebiliriz” diye konuştu.

ERDOĞAN ‘ÇANAK ÇÖMLEK’ DEMİŞTİ

Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan Marmaray için, “Çanak çömlek yüzünden Marmaray gecikti” açıklamasında bulunmuş, ancak kurtarma kazılarıyla birlikte Neolitik Çağ (Cilalı Taş Devri) buluntularına kadar, nemli eserler gün yüzüne çıkmıştı.

Ortaya çıkan bu önemli bilgilerin ardından gözler bilirkişi aşamasında olan mahkemenin vereceği karar çevrildi.

‘KEMAH, ALTINTEPE’DEN, İPEK YOLU’NDAN BAĞIMSIZ DEĞİL’

İstanbul Üniversitesi’nden Arkeologlar Derneği Üyesi  Prof. Dr. Sevil Gülçur, bölgenin tarihi yapısıyla ilgili bilgi verdi: Prof. Dr. Mehmet Karaosmanoğlu başkanlığında devam eden Erzincan Altıntepe kazılarından da bilindiği üzere bu bölge, Urartu Krallığı’nın sınırları içinde. Mengücekler’in başkenti, UNESCO koruması altındaki Ulucami’siyle tanınan Divriği, bölgenin pek de ırağında değil. HES projesinin etki alanı içinde kalan taş döşeli eski bir yol kalıntısı, bölgeler arası iletişimin en güzel örneği. Anadolu’daki ilk taş döşeli yollarınsa Romalılar tarafından yapıldığı bilinmekte. Tarihi en büyük ticaret ağını oluşturan İpek Yolu’nunsa Fırat üzerinden kuzeye yönlendiği de. Keban Projesi kazılarından öğrendiğimiz, Fırat boylarının pek çok tarih öncesi kültüre ev sahipliği ettiği. Kemah’ın da bu kültür ortamı içinde bulunduğu unutulmamalıdır.

TARİHİ YERLEŞİM YERİ İZLERİ

Tamamen baraj suları altında kalacak olan Köseler mezrasında bir yapı kompleksini andıran kalıntılara şahit olundu. Arkeologlar, buranın tarihi bir yerleşime işaret ettiğini söylüyor. Burada, birbirine bitişik dikdörtgen formlu, üç bölmeye sahip, moloz yığma taş duvarlardan oluşan bir yapı tespit edildi. Bu yapı bölmelerinden bir tanesinin içinde yüzeyde çanak çömlek parçaları bulundu.

OSMANLI BEZEMELERİ

Küplü köyünün arazileri de barajın etki alanında. Köyün sınırları içinde birçok işlenmiş, bezemeli taş tespit edildi. Bu da onlardan biri. Net olmasa da, taşların üzerindeki bezemelere bakarak, Osmanlı dönemine ait olabileceği düşünülüyor.

ALEVİ TÜRBELERİ SU ALTINDA KALACAK

Kemah Baraj ve HES projesinden etkilenecek eserler arasında Alevilik inancı için önemli olan türbeler de var. Cebesoy  Köyü’ndeki “Hana Gudur” bunlardan biri.

BULUNAN DEVŞİRME TAŞLAR YOK OLACAK

Cebesoy  köyündeki bu devşirme taş yok olacak. Devşirme taş, ana yapı için değil de başka bir yapı için kullanıulmış mimari parçalara deniyor. Bu, “Yakında bu taşın kullanıldığı ana bir yapı var” anlamına geliyor.

TARİHİ TAŞ YOL TEHLİKEDE

Maksutuşağı köyündeki bu bilinen tarihi taş yolun, Uratulara ait olabileceği düşünülüyor. Yol, baraj taş ocakları tarafından tahrip edilecek. Etrafında baraj çalışmaları başladı bile. Herhangi bir tescili bulunmayan bu antik yol kalıntısı, bölgede tarih boyunca yaşamış olan medeniyetlerin neredeyse tamamının kullandığı güzergahta. İlk kez Urartu medeniyeti döneminde kullanılmış olması ihtimali yüksek. Arkeologlar, bölgede tarihi yollardan geriye kalan tek kalıntı olan ve benzersiz bir yapıya sahip bu yolun acil olarak koruma altına alınması gerektiğini söylüyor.

OSMANLI KİLİSESİ DİNAMİTTEN YIKILABİLİR

Baraj projesinden etkilenecek olan Doğanköy’de, Osmanlı dönemine ait, bir kilise bulunuyor. Ancak, ufak sarsıntılarla dahi yıkılabilecek durumda. Mimarlar, baraj taş ocaklarındaki dinamitle patlatma çalışmalarının kiliseye zarar verebileceğini söylüyor.

ÖNCEKİ HABER

İlk hedef 5 Aralık

SONRAKİ HABER

Unutmadık

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa