Hugo Boss’ta işçi avı
Hugo Boss fabrikasında işçilerin sendikalaşma mücadelesi başladığından bu yana onlarca işçi işten atıldı. Gaziemir Serbest Bölgede faaliyet gösteren fabrikadaki işçiler TEKSİF Sendikasına üye olduktan sonra işten atmalar hızlandı. İlk atılan sendikalı işçi olan Eylem Çelik’in, Serbest Bölge önündeki
KRİZ MASASI OLUŞTURDULAR
İşten atılan işçilerin aktardıklarına göre; fabrikada bir birim oluşturulmuş ve bu sendikayı iş yerine sokmamak adına görev yapıyor. Kriz Masası (Kritik Masa) olarak anılan bu birimin görevi dahilinde işçilerle konuşuluyor, ağız aranıyor. İşçilerin arasına “ajanlar” gönderiliyor. Sigara içme odalarına ses ve görüntü kaydı alan gizli kameralar yerleştiriliyor. Bunların sonucunda çoğunluğu beş, altı yıldır orada çalışan onlarca işçi atıldı.
‘İŞÇİLER ROBOTLAŞTIRILIYOR’
Fabrikada uygulanan Toplam Kalite Yönetimi (TKY) yüzünden işçilerin çoğu depresyon ilaçları kullanır durumda. İşçilerin en çok yakındıkları meselenin başında TKY geliyor. İşçiler fabrikadaki uygulamaların kendilerini robotlaştırdıklarını söylüyor.
“Bazen insan olduğumuzu unutuyoruz nasıl çalıştığımızın farkında bile değiliz” diyor işçiler. Sendikalaşma mücadelesinde işten atılan Mustafa Kılıç, “Ben bundan 6 ay önce saatte 56 parça iş çıkarıyordum. O rakam son günlerde 103’e kadar çıkmıştı” diyor. 3.5 yıldır çalıştığını ifade eden Kılıç, kendinin de diğer işçiler gibi “kalite düşüklüğü” nedeniyle işten atıldığını belirterek şu çarpıcı diyalogları anlatıyor; “Yaptığım iş hep beğenilirdi, çalıştığım süre boyunca da hiçbir ihtarım yoktu. Ne zaman fabrikada sendikalaşma başladı ondan sonra yaptığım iş yavaş yavaş beğenilmemeye başladı. Son dönemde iki ihtar gönderdiler bana. İkisinde de grup liderimizle konuştuğumda hatanın bende değil kumaştan kaynaklı olduğunu söyledi.
İşten atarlarken yöneticinin bende bir hata olmadığını söylediğini ilettiğimde ise, ‘Seni yöneticin gönderdi zaten’ dediler. İhbarname örneğini vermediler. İmzalamamı istediler. En son tekrar yöneticiyle konuştuğumda, ‘Senin mimiklerin hoşuma gitmiyor’ dedi.
Bana nasıl yürümem nasıl konuşmam gerektiği hakkında da ders verebileceklerini söylediler, konuşurken ‘ya’ dediğim, yürürken de ayağımı sürterek yürüdüğüm için”. (İzmir/EVRENSEL)
PERFORMANS GEREKÇE GÖSTERİLDİ
Levent Koçyiğit: Sendika üyeliklerini ardından baskılar başladı. Herkes takip edildiğini düşünerek çalışıyor. Ben 11 yıldır orada çalışıyorum. Performans, kalite, verimlilikte fabrikanın en iyilerindendim. Sendikalaşma meselesi başladığından beri beğenilmemeye başladım. Mesaiye kalmamam gerekçe gösterilerek atıldım. Ama öyle bir şey yok. Sadece birkaç sefer karım hastalandığında kalmadım o kadar. Bu nedenle bana 'İş her şeyden önemli' dediler. Mesaiye sırayla kalınır Hugo Boss'ta. Son gün benim sıram olmadığı halde kalmamı söylediler. Grup lideri olan Oğuz Alp Yurttaş, "Mesaiye gelirsen gelirsin gelmezsen işinden olursun" dedi.
Yalçın Taştemir: Performans, verimlilik düşüklüğü gerekçesi ile attılar beni de. Ama atılmamdan önce Grup Lideri Hakan Serper sürekli gelip soruyordu, 'Sendikayla alakan var mı?' diye beni iki kere karanlık odaya çektiler. En son gene çağırdılar karanlık odaya. O sefer ben de, 'Gelmiyorum atarsanız atın' dedim. Bunun üzerine, 'Bize niye güvenmiyorsun' dediler. Ben nasıl güveneyim, arkadaşlarımı attılar. Bana da aynısını yapmaya çalıştılar. Elimdeki işi bile yarım bıraktım çıktığımda. Bana ihtar imzalatmaya çalıştılar, imzaladım ama altına, "Bütün yasal haklarım saklı kalmak kaydıyla demiştim" onu görünce benim sendikalı olduğumdan emin oldular herhalde.