İş cinayetlerinde 10 yılda 10 bin işçi öldü
Türkiye’de 218 bin polis, 789 bin asker var. Ancak resmi rakamlara göre yılda 7 bin iş kazasının olduğu ülkemizde, sadece 465 denetim elemanı bulunuyor. İş kazalarının yarattığı bilanço ise korkutucu. İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel’in Çöllolar Kömür Sahası’nda yaşanan iş cinayetiyle ilgili soru &
YILDA 1029 İŞÇİ ÖLÜYOR
Çelik’in Bakanlık verilerine dayanarak verdiği yanıta göre 2002 yılından 2011 yılının ekim ayına kadar geçen sürede, 706 bin 608 iş kazası meydana geldi. Bu kazalarda 15 bin 961 işçi sürekli iş göremez hale gelirken, 10 bin 297 işçi de yaşamını yitirdi. 2002 yılından bu yana iş cinayetleri giderek ülke gündeminde daha fazla yer tutmasına karşın ölümlü kazalar hız kesmedi. Kriz gerekçesiyle çalışma koşullarının giderek ağırlaştırıldığı 2008 yılından bu yana 4 bin işçi çalışırken can verdi. Sadece 2010 yılında ölen işçi sayısı 1500’e yaklaştı. Aynı yıl 2 bine yakın işçi de iş göremez hale geldi.
DENETİMİ KİM YAPACAK?
Levent Tüzel’in sorularına verilen yanıtlar başka bir gerçeği de ortaya koydu. 1 milyona yakın güvenlik personelinin istihdam edildiği Türkiye’de işyerlerini denetleyen sadece bir avuç personel var. Bakan Çelik’in yanıtına göre, İş Teftiş Kurulu Başkanlığında 16 Ekim 2011 tarihi itibarıyla toplam 901denetim elemanı bulunuyor. İş sağlığı ve güvenliği yönünden teftiş yapanlar ise, 225’i iş müfettişi ve yetkili iş müfettişi yardımcısı ve 240’ı iş müfettişi yardımcısı olmak üzere toplam 465 kişi.
EN ÇOK KAZA MADENLER VE MAKİNA SANAYİNDE
Faruk Çelik ayrıca, 2011 yılı verilerine göre, iş kazalarının en çok yaşandığı sektörlerin başında kömür ve linyit çıkarılması, makine ve teçhizat hariç fabrikasyon metal ürünleri imalatı, ana sanayi ve bina inşaatının geldiğini açıkladı.
(Ankara/EVRENSEL)
KISMİ KAPATMA KARARI ALINDI
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Afşin-Elbistan havzası Çöllolar sahasında 6 Şubat 2011’de meydana gelen ilk kaza için bir baş iş müfettişinin görevlendirildiğini, 10 Şubat 2011 tarihinde meydana gelen ikinci iş kazası ile ilgili olarak da 2 baş iş müfettişi ve bir iş müfettişinden oluşan bir heyet görevlendirildiğini belirtti.
Çelik, bakanlıkça yapılan teftişler ve teftişler sonucu hazırlanan raporda, telafisi güç yeni durumların engellenmesi amacıyla su tahliyesi ve drenajı işlemleri ile göçük altında bulunan işçileri arama kurtarma faaliyetleri dışındaki üretime yönelik faaliyetlerinin durdurulması ve işyerinin kısmi kapatılması kanaatine varıldığını bildirdi.
Ayrıca raporda, heyelan bölgesinde çatlakların bulunması nedeniyle heyelan aynalarından itibaren yüz metrelik alanın tehlikeli bölge ilan edilerek, bölgeye girmemesi için gerekli önlemlerin alınmasının görüşüne yer verildiğini açıklayan Çelik, Afşin Kaymakamlığının ise rapora dayanarak kısmi kapatma kararı aldığını kaydetti.
‘TİCARİ SIR’ PERDESİ ARALANMIYOR
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili Levent Tüzel’in gazetemizde yer alan ve kazanın önceden geliyorum dediğini gösteren belgelerin neden Maden Mühendisleri Odasına verilmediğine ilişkin soruya, tıpkı Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız gibi geçiştiren bir yanıt verdi. Söz konusu bilgi ve belgelerin varlığını kabul eden Bakan Çelik, bunların adli ve idari soruşturma kapsamında yetkili mercilerle paylaşıldığını ifade etti. Ancak Çelik, ilgili meslek örgütü olan Maden Mühendisleri Odasına belgelerin neden ulaştırılmadığını yanıtsız bıraktı. Söz konusu belgeler Enerji Bakanlığı tarafından “ticari sır” olduğu gerekçesiyle odaya verilmemişti.
BAKANLIK GAZETELERİ TARIYORMUŞ
Faruk Çelik, dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in gazetemizde manşetten duyurulan belgelerden haberdar olmadığı yönündeki açıklamasına ilişkin soruya da yanıt verdi. Çelik yanıtında, “Bakanlığımız İş Teftiş Kurulu Başkanlığınca düzenli olarak basın haberleri izlenerek çalışma hayatı ile ilgili tüm haberler değerlendirilmekte ve dosyalanmaktadır. Gerekli görüldüğü takdirde konu ile ilgili işyerleri teftiş programlarına alınmaktadır” dedi. Söz konusu belgelerle ilgili Eski Çalışma Bakanı Dinçer, “Şirketlerin iç yazışmalarını takip edemeyiz” demişti. Tüzel de, Bakanlığın yaşanan iş kazalarına ve çalışma yaşamına ilişkin basında yer alan haberleri tarayıp taramadığını sormuştu.