23 Mart 2012 14:06

Adına halk denen büyük ozanın Newroz’u

2012 Newroz’u İzmir’de son yıllarda kutlanan en coşkulu Newroz’lardan birisi oldu. On binler, AKP’nin Newroz sürecinde tırmandırdığı baskı ve yıldırma politikalarına, bayramlık giysilerini giyerek, kendi renkleri, dilleri ve kültürleriyle Newroz alanını doldurarak yanıt verdi; “Dilimizi, kültürümüzü, özg&

Adına halk denen büyük ozanın Newroz’u
Paylaş
Özer Akdemir

2012 Newroz’una hükümetin KCK adı altında, bir anlamda Kürtleri Cezaevine Kapatma furyası eşliğinde girildi. Kürt sorununun çözümünde daha fazla demokrasi, barış ve silahların susmasından yana tavır takınan, anadil, anayasal eşitlik ve özerklik temelinde bir siyasi çizgi izleyen 6 binin üzerinde Kürt ve başka milliyetlerden siyasetçi, aydın, akademisyen, yazar, gazeteci… cezaevlerine dolduruldu. Tıpkı Ergenekon davasında olduğu gibi, KCK adı altında yürütülen tutuklama ve dava dalgalarının da sonu bir türlü gelmek bilmedi. AKP hükümeti, 2012 Newroz’u öncesinde var olan baskısını daha da arttıracak uygulamaları yürürlüğe koydu. Daha birkaç yıl öncesine kadar Newroz’ların halkın geniş katılımının sağlanması için tatil günlerine denk gelen bir günde kutlanması sorun yapılmazken, bu yıl “Hayır, bayram gününde kutlanır” gibi yeni bir bahaneyle Newroz coşkusu, provoke edildi, baskılanmaya çalışıldı. Bayramlarını, kendi istedikleri günde kutlamak isteyen halka gaz bombaları, gerçek mermiler, TOMA’lar ve joplarla müdahale edildi. Bayram alanına kan bulaştırıldı ve bunun tüm sorumluluğu “Erken Newroz kutlamak isteyen BDP”nin üzerine yıkılmaya çalışıldı. Oysa, 2012 Newroz’unun ardından geriye doğru baktığımızda, yaşanan gelişmeler bayramı zehir edenin bizzat AKP Hükümetinin yaklaşımı olduğunu kanıtlamaktadır.
İzmir Newroz’u bile tek başına bu yargıya varmamız için yeterli verileri sunuyor aslında. İzmir Valiliğinin, Newroz alanı için talep edilen Gündoğdu Meydanı’nı vermemesi Newroz Tertip Komitesince eleştirildi ama hemen başka bir alan üzerine yoğunlaşıldı. Newroz’dan bir gün önce yapılan basın toplantısında valiliğin bu çelişkili kararı, daha geçtiğimiz yıl Gündoğdu’nun kutlama alanı olduğu anımsatılarak vurgulanırken, bunun o günlerdeki seçim süreci öncesi AKP’nin bir oy kapma hamlesi olduğuna dikkat çekildi. Hükümetin baskılarına boyun eğilmeyeceği kaydedilirken, bu baskılara karşı tüm İzmir halkına Buca Hipodrom alanının doldurulması çağrısı yapıldı. Newroz mitinginden iki gün önce miting çalışmalarına katılan 40 kadar BDP’linin de gözaltına alındığını geçerken not edelim.
21 Mart günü İzmir güneşli bir güne uyanırken, özellikle Newroz alanının bulunduğu Buca’daki güvenlik önlemleri bir gün öncesinden başladı. Hipodrom alanına çıkan tüm sokaklar, caddeler, yüzlerce polisle, panzerlerle çevrelenmişti. Şirinyer Tansaş önünde toplanıp pankartlarla kortejlerini oluşturan başta HDK bileşenleri olmak üzere emek ve demokrasiden yana siyasi parti ve örgütler, 3-4 kilometre ötedeki Newroz alanına yürüdüler. Bu arada Newroz alanı da sabahın erken saatlerinden itibaren İzmir’in birçok mahallesinden gelen binlerle dolmaya başlamıştı. Alana gelen İzmir Emniyet Müdürü son kontrollerini bizzat kendisi yaptı. Alanı çevreleyen evlerin çatıları kameralarla, alanın her karesini görüntüleyen polislerle çevrelenmişti. Alanın üzerinde sürekli bir polis helikopterinin turladığını da belirtelim. Bu güvenlik önlemlerine rağmen, Newroz’u yerel giysileri içerisinde kutlamaya gelen başta Kürtler olmak üzere İzmirliler Newroz’un içeriği ile ilgili sloganlarının yanına kendi siyasi taleplerini de ekleyerek alana yürüdü. Polis, KCK tutuklamalarını protesto eden, savaşta ısrarın çözümsüzlüğünü, çözüm iradesinin İmralı’da olduğunu söyleyen, özgürlük ve eşitlik talep eden sloganları not etmekle yetindi. Sonuçta 7’den 70’e her yaştaki on binler, Buca Hipodrom alanını doldurdu ve bayramlarını, direniş ruhuna uygun bir atmosferde, onu anlatan sloganlarla, türkülerle halaylarla kutladı Tek kişinin burnu kanamadı, tek bir sorun çıkmadı. Hükümetin diğer kentlerde uyguladığı şiddet, baskı ortamı olmasaydı ülkenin diğer kentlerinde de Newroz, barışın, kardeşliğin sesinin yükseldiği, antidemokratik uygulamalara tepkinin dile getirildiği bir şekilde geçebilirdi.
“Kürt sorununda yeni konsept” gibi içi boş yüz yıllık söylemlerle yeni yönelimlerini ortaya koyan AKP’nin bu beyhude çabası daha yeni yönelimini açıklamadan önce, 2012 Newroz alanlarında iflas etmiştir. Kürt sorununu inkar, imha ve asimilasyonla çözümde ısrar, Kürtlerin en demokratik taleplerine dahi baskı ile yanıt verenlerin açıkladıkları yeni konsept,  “Tarih ezeli bir tekerrürdür” sözünü haklı çıkarmak istercesine yapılmaktadır. Sonu da dünden bellidir. İzmir Newroz’u, halkın tüm baskılara rağmen kendi bayramını nasıl kutlayacağını gösterdi. Zemherinin ardından baharın gelişinin, doğadaki uyanışın, baskının, zulmün olduğu her yerde, direnişin de filizleneceğinin kanıtıydı Newroz. Gölge edilmediği sürece de halk denen o büyük ozan kendi bayramını, kendi türküsünü yüzyıllardır barış için, kardeşlik için, emeğinin hakkı için söylemiştir. Söyleyecektir…

ÖNCEKİ HABER

Ben bile umudumu yitiriyorum

SONRAKİ HABER

İzmir'de 24 kişiye tutuklama talebi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...