Gerçeklik terörü
Sanat ile piyasanın, medya ve sansürün, politika ve pornografinin iç içe geçip oluşturdukları sahte gerçekliklere karşı varoluş mümkün mü? Bu soruya en sıcak cevabı Depoistanbul’da açılan ‘Gerçeklik Terörü’ sergisinde bulabilirsiniz. Gerçeğe dair son kalıntıların gündelik haya
Heykelden resme, karikatürden yerleştirmeye, videoarttan fotoğrafa kadar farklı sanat dallarından sanatçı ve yapıtları bir araya getiren sergi, Periferi Kolektifin ürünü. Kordinatörlüğünü ise Rafet Arslan ve Alper T. İnce yürütüyor.
Gerçeklik Terörü’nde 17’si yurt dışından 65 sanatçının eserleri var. Ahmet Doğu İpek, Ahmet Şık, Cecile Wesolowski, Erol Eskici, Leyla Emadi, Pınar Öğrenci, Yeşim Gözeker, Neus Prez, Yukiko Shimuzu, Burçak Konukman, Eda Gecikmez ve Emre Zeytinoğlu bu sanatçılardan bazıları.
Serginin Kordinatörlerinden Rafet Arslan dertlerinin karma bir sergi yapıp belli bir ekip toplamaktan çok, belli bir düşünce atıp oradan çıkan tartışma bağlamında üretimlerden enerji yaratmak olduğunu söylüyor. Enerjiden kastettiğinin ise özgür düşünce olduğuna değinen Arslan, Türkiye’de pek konuşulmayan şeyleri gündeme getirerek kültür sanat yoluyla sorgulanabilir kılmaya çalıştıklarını aktarıyor.
Bir yıllık bir emeğin ürünü olan ‘Gerçeklik Terörü’ bağımsız ve sponsorsuz oluşturulmuş.
İçinde yaşadığımız ve gerçek olarak varsayılan dünyayı yadırgatmaya ve tüm karamsarlığına rağmen, başka dünyaların kapılarını açmaya çağıran Gerçeklik Terörü sergisi 31 Mayısa kadar izlenebilir.
‘ADALET DEĞİL İNTİKAM’
Depoistanbul, bahçesinden başlayarak iki katı sergide yer alan eserlere ayrılmış. Depo’nun Bahçesinde Halil Vu’nun toplumsal kesimlerin mevcut iktidarın baskısına boyun eğişini anlatan duvar resmi dikkat çekiyor. Artık kutulardan oluşan yerleştirme, bahçede yer alan ikinci çalışma. Sakız kutularından oluşan yerleştirmenin arkasında, çocukların çizdiği resimler duvara yapıştırılmış. Duvarda sprey boyayla: ‘Adalet Değil İntikam’ yazıyor.
Depo’nun iç bölüme geçerken kırmızı halıyı andıran playboyu simgeleyen kravat, izleyeni serginin bir parçası gibi haline getiriyor. Merdivenlerden çıkarken playboy kravatından çıkan hışırtı nelerle karşılaşacağımızı ima eden bir huzursuzluk veriyor.
‘KAİNATIN İKİZLERİ’ VE ‘BEBEĞİMİ BEKLERKEN’
Serginin en dikkat çekici çalışmalarından birisi ‘Kainatın İkizleri’ ve ‘Bebeğimi Beklerken’ çalışmaları. Resin, hazır nesneler, akrilik boya ve pigmentlerden oluşturulan eserlerin imzası ise Bülent Demirağ’a ait. Asker kamuflajı memelerini gizlemeyen iki kadın silahlarını birbirine doğrultmuş Kainat İkizlerinde. ‘Bebeğimi Beklerken’, ‘Kainat İkizleri’nin devamı niteliğinde. Kamuflaj giymiş hamile bir kadın var. Kainat İkizleri gibi bu çalışmada da kadının savaşçı yüzü dikkat çekiyor. Şişkin karnı pimi çekilmeye hazır el bombasına dönüşmüş. Savaşmaya, ölmeye öldürmeye hazır bir bebeğin gelişini gösteriyor. Doğumun tahrip ediciliğine de bir gönderme. (İstanbul/EVRENSEL)
GÖZLERİNİN İÇİNE BAŞKA HAYAL GİRMESİN
Deniz Beşer’in karışık teknik çalışmasının ismi ‘Gözlerinin İçine Başka Hayal Girmesin’. Zeki Müren’in parçasından esinlenerek oluşturulan yerleştirmede gerçek ve sahte olanın ilişkisine odaklanıyor. Kola ve su şişelerinin üzerine yerleştirilmiş fotoğraflardaki küçük gözlerden bakınca şişenin içindeki acı gerçeklerle karşılaşıyoruz; cinayet, şiddet, yıkım...
Belki de egemenler Zeki Müren’in parçasıyla halka sesleniyor: Gözlerinin İçine Başka Hayal Girmesin.