19 Ekim 2012 10:33

Patronların dediği oldu

Döndü Taka Çınar

83 maddeden oluşan Kanunun, Meclis Genel Kurulunda görüşülmesi sırasında, CHP, MHP ve BDP-Blok milletvekilleri tarafından neredeyse her maddesine dair değişiklik önergesi verilmesine rağmen, ismi dışında hiçbir değişiklik önergesi kabul edilmedi. Meclis görüşmeleri sırasında, 12 Eylül’ün ürünü olan sendikalar ve toplusözleşme, grev mevzuatından da geriye düştüğü eleştirileri sıkça yapıldı.

Yeni yasa, işçilerin sendikal örgütlenme, toplusözleşme ve grev haklarının kullanımı önündeki engellerin kaldırılması beklentilerinin gerisinde kaldı. İşçi sınıfı ve sendikal hareketin önündeki en önemli engellerin başında gelen 2821 ve 2822 sayılı Kanunlar yürürlükten kalktı ama barajlar, grev yasakları, toplu pazarlık ve örgütlenme hakkının kullanımı önündeki engeller, sendikaların tüzüklerine, iç işleyişine müdahale ve lokavt bir hak olarak varlığını sürdürecek.

Kanunda yapılan sendika tanımı ile işçi ve işverenler eşitlendi. Sendikanın işçi ve emekçilerin örgütlenme ve hak arama merkezleri olduğu gerçeği teslim edilmedi. Yasanın adı değişti, ama özü aynen korudu.

Sendika üyeliğinin noter şartından arındırılması olumlu bir gelişme olmakla beraber, kanunla getirilen e-devlet uygulaması, sendika üyeliğini, işveren baskısı ve Bakanlık bürokrasisinin cenderesine sokmaktadır. Sendika üyeliği, konusunda BDP-Blok milletvekillerinin “Başkaca bir formaliteye gerek kalmadan, işçinin sendika üyelik formunu imzalamasıyla kazanılır” şeklindeki önergeleri dikkat çekiciydi. Anayasa referandumunda verilen iki sendikaya üyelik müjdesinin, esnek çalıştırmanın formalitesi olduğu anlaşıldı.

LOKAVT HAK, GREV YASAK

Yasada, “kanuni ve kanunsuz grev” tanımlarıyla grevin sadece, toplusözleşme uyuşmazlıkları durumunda kullanılması düzenlendi. Böylece Hükümet, 12 Eylül Anayasa referandumunda kaldırdığını iddia ettiği, dayanışma, hak, siyasi grev ve genel grevi “yasa dışı” ilan etti.

Yeni Kanuna göre, “can ve mal kurtarma işlerinde; cenaze işlerinde ve mezarlıklarda; şehir şebeke suyu, elektrik, doğal gaz, petrol üretimi, tasfiyesi ve dağıtımı ile nafta veya doğal gazdan başlayan petrokimya işlerinde; bankacılık hizmetlerinde, Millî Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca doğrudan işletilen işyerlerinde, kamu kuruluşlarınca yürütülen itfaiye ve şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde ve hastanelerde grev ve lokavt yapılamaz. Bakanlar Kurulu, gerekli gördüğü işyerlerinde grevi yasaklayabilir.”

Yasanın dikkat çeken bir yanı da, grev ve lokavtın birlikte düzenlemesi. Grev yasaklarının kapsamı son derece genişletildi, neredeyse grev yapacak işkolu bırakılmadı. Olur da işçiler, greve başvurmaya yeltenirse diye, grevin yanına, lokavt Demokles’in kılıcı gibi konulmuş durumda.

SENDİKAL GÜVENCE YOK

Yapılan düzenlemeyle, 30’un altında işçinin çalıştığı işyerlerinde, sendika temsilcisinin, sendikal nedenlerle işten atılması halinde, tazminat davası açması engellendi. Sendika yöneticilerinin işe dönme talepleri halinde işverenin işe başlatma zorunluluğu getirilmedi. İşten çıkarılan işçiye uygulanan tazminat hakkı düzenlendi. BDP-Blok milletvekillerinin, Yasanın “İşyeri Sendika Temsilciliğinin Güvencesi”ni düzenleyen 24. Maddesinin “İşveren, işyeri sendika temsilcilerinin, rüşvet, hırsızlık, tecavüz gibi yüz kızartıcı suçlardan mahkumiyet kararı dışında, iş sözleşmelerini, hiçbir nedenle feshedemez” önerileri kabul edilmedi.

Toplusözleşme için yetki prosedürleri, barajlar, grev yasakları ile birlikte düşünüldüğünde, Hükümetin işçilerin örgütlenmesini istemediği, sendika düşmanlığı görünür oldu. Bir başka deyişle “Takke düştü kel göründü.”

BARAJLAR DEVAM EDİYOR

İşçi sendikasının bir işyerinde toplusözleşme yapabilmesi için, 2 bin üyesinin bulunması, işkolunda çalışan işçilerin yüzde 1’ini,  işyerinde çalışan işçilerin yüzde 40’ını, Ekonomik Sosyal Konseye üye Konfederasyonlara bağlı olmayan, bağımsız sendikaların ise işkolunda çalışanların yüzde 3’ünü örgütlemesi gerekiyor. Hükümet, mevcut konfederasyonlar lehine ayrımcılık içeren geçici 6. madde ile “ESK barajı” getirerek, bağımsız sendikaların üyelerinin toplu pazarlık hakkını gasp etti. Ayrıca 5 yıl içinde Bakanlar Kuruluna işkolu barajını binde beş ile yüzde üç arasında değiştirebilme yetkisi verildi. Böylece, Bakanlar Kurulu, sendikaların başında boza pişirmeye devam edecek. Yıllardır Bakanlığın istatistik kayıtlarını, Demokles’in kılıcı gibi sendikaların tepesinde sallayan, aylardır işçilerin toplu pazarlık hakları engelleyen Hükümet, beş yıl daha baraj silahını elinden bırakmayacak.

1983 yılından beri yürürlükte bulunan sendikalar ve toplusözleşme mevzuatının, hak ve özgürlükler temelinde değiştirilmesi için mücadele eden sendikaların, bir yıldır Meclis gündeminde bulunan yasayı değiştirmek için işçilerle, diğer emek ve meslek örgütleriyle birleşen bir mücadele ortaya koymamaları da ayrı bir yazı konusu. Son günlerde SGBP sendikaları ve DİSK’in aldığı 1 saatlik iş bırakma çağrısına, başta Tuzla Deri işçileri olmak üzere, birçok işyerinde işçilerin iş bırakması ve mücadeleci sendikacıların Meclise yürüme girişimlerinin polis tarafından şiddetle engellenmesi dışında anlamlı bir karşı çıkış gösterilmedi. Bir de sendikacıların Mecliste yasa görüşmelerini izleyerek, milletvekilleri üzerinde baskı kurma gayretleri vardı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, başından beri, yasa üzerinde işçi ve işveren örgütleriyle uzlaşma sağlandığını belirtti. Grev yasakları, bağımsız sendikalara getirilen yüzde 3 ve ESK barajı, e-devlet kayıt sisteminin yıl sonuna kadar, 2.5 ay sürecince ertelenmiş olması ve Mayıs 2009’da yetkili olan 51 sendikaya TİS yetkisi verilmesi uzlaşma zeminlerini göstermektedir. Bakanın teşekkür konuşmasında, “Bu düzenlemeler Türk-İş, Hak-İş, DİSK, TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD içindir” sözleri dikkat çekti. Muhalefet partilerinin önergelerinin kabul edilmediğine dair eleştirilerine ise yasanın adını ortak önergeyle  “sendikalar ve toplu iş ilişkileri” olarak değiştirdikleri yanıtını verdi. Bakan, baraj eleştirilerine de, 2.5 ay içinde işyerinde yüzde 50+1 örgütlenen sendikaların TİS yapma yetkisi kazanacağını, 51 sendikaya TİS yapma yetkisi sağlandığı müjdesini verdi. (Ankara/EVRENSEL)


HAVACILIKTA YASAK KALKTI

TBMM’de kabul edilen Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ile havacılık hizmetlerinde getirilen grev yasağı kaldırıldı.
Hava-İş Sendikası Yönetim Kurulu’nun yaptığı yazılı açıklamada, “Genel anlamda birçok olumsuzluğu yine içinde barındıran bu yasa ne yazık ki demokratik evrensel hukuk normlarına tamamen zıt ve sendikasızlaştırmayı hedef alan işveren önerileri ile delik deşik edildi. Bu aleyhe değişikliklerin, işveren örgütlerinin baskıları yanında, Hak-İş ve Türk-İş İşçi Konfederasyonlarının da imzaladıkları öne sürülen gizli protokole dayandırıldığı iddiası gerçek ise bu işçi sınıfına yapılabilecek en büyük kötülük olarak tarihe geçecektir. Konfederasyonumuz Türk-İş’in böyle bir protokolü net ve kesin biçimde reddetmemesi ise büyük talihsizliktir. Ancak sendikamız açısından değerlendirildiğinde bu yasada grev yasağı ile ilgili önemli değişiklik bizler için hayati öneme sahiptir. AKP Milletvekillerince 5 ay önce getirilen havacılık hizmetlerindeki grev yasağı Yeni Kanunun 62. Maddesi ile ortadan kaldırılmıştır” denildi.


YENİ YASAYA GÖRE İŞKOLLARI ŞÖYLE:

-Avcılık, balıkçılık, tarım ve ormancılık
- Gıda sanayi
- Madencilik ve taş ocakları
- Petrol, kimya, lastik, plastik ve ilaç
- Dokuma, hazır giyim ve deri
- Ağaç ve kâğıt
- İletişim
- Basın, yayın ve gazetecilik
- Banka, finans ve sigorta
- Ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar
- Çimento, toprak ve cam
- Metal
- İnşaat
- Enerji
- Taşımacılık, Liman, ardiye ve antrepoculuk
- Gemi yapımı ve deniz taşımacılığı
- Sağlık ve sosyal hizmetler
- Konaklama ve eğlence işleri
- Savunma ve güvenlik
- Genel işler

Evrensel'i Takip Et