22 Ekim 2012 08:29

Sendikaları sindirme yasası

Erkan Aydoğanoğlu

12 EYLÜL ZİHNİYETİ SÜRÜYOR

12 Eylül sonrasında çıkarılan 2821 ve 2822 sayılı Yasalarla sendikal faaliyetlerin sadece ücret ve sosyal haklar gibi konuları kapsaması ve çalışma yaşamı ile sınırlı olması hedeflenmişti. O dönem darbe ile uygulanabilen 24 Ocak kararlarının uygulanabilmesi için sendikaların mümkün olduğunca zayıf ve denetlenebilir olması gerekiyordu. Mecliste kabul edilen yeni yasa, aynı düşünce yapısını, benzer gerekçelerle günümüze taşıdı. AKP hükümetinin 10 yıldır kesintisiz sürdürdüğü emek düşmanı uygulamalara paralel olarak getirilen kimi düzenlemeler, 12 Eylül yasalarını bile aratıyor.

BARAJ TEHDİDİ AZALMADI, ARTTI!

Yasa ile iş kolu barajı biçimsel olarak düşürülürken, bazı iş kollarının birleştirilerek 28’den 20’ye indirilmesi; yetki hesaplamasında SGK verilerinin esas alınması; işyerinde yüzde 50+1, işletme düzeyinde yüzde 40 barajı nedeniyle sendikal örgütlenmenin önündeki baraj tehdidi azalmak bir yana daha da arttı.

Yeni düzenleme ile iş kolu barajı kademeli hale getirilerek Ekonomik ve Sosyal Konseye (ESK) üye konfederasyonlara bağlı işçi sendikaları için öngörülen yüzde 3’lük iş kolu barajı, yandaş sendikaların önünü açmak için ocak 2013’e kadar yüzde 0, ocak 2013’ten temmuz 2016’ya kadar yüzde 1, temmuz 2018’e kadar yüzde 2 olarak uygulanacak. Bu tarihten sonra iş kolu barajı yüzde 3 olacak. Sendikalı işçi sayıları esas alındığında, halen toplusözleşme yapmakta olan 15’e yakın sendika baraj altında kalacak. Bu sayı baraj kademeli olarak yükseldikçe artacak.

SENDİKAL TAZMİNATA TIRPAN

Türkiye’de sıkça görülen bir durum olan işçilerin sendikaya üye olduğu için işten çıkarılması halinde sendikalı işçilere tanınan sendikal tazminat güvencesi, 30’dan az işçi çalıştıran işyerlerinde TOBB ve TUSKON gibi sermaye örgütlerinin isteği doğrultusunda kaldırıldı.

Türkiye’de 11 milyon 821 bin sendikalaşabilir işçi var. 1.5 milyon işyerinin yüzde 95’inde 30’dan az işçi çalışıyor. KOBİ olarak bilinen küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde çalışan işçilerin yüzde 54’ü, 30’dan az işçi çalıştıran işyerlerinde çalışıyor. Yani sendikalaşabilir durumdaki işçilerin yarısından fazlası, anayasal hakları gereği sendikaya üye olma hakkını kullandığı için işten atıldığında, artık sendikal tazminat alamayacaklar. Sendikal faaliyetler nedeniyle işten atmaların, engellenmek bir yana daha da kolaylaştırılması, sendikalaşan işçilerin işten atılmasını yasaklayacak herhangi bir düzenlemenin yapılmamış olması yasanın kimler için çıkarıldığını gösteriyor.


ELEKTRONİK ÜYELİK İSTİSMARA AÇIK

Yeni düzenlemeye göre sendikalara üyelik ve istifalarda noter şartı bir yıl daha sürecek ve daha sonra kaldırılarak, e-devlet sistemine geçilecek. Bir işçi, sendikaya üye olmak istiyorsa, üyeliği ya da istifası elektronik ortamda yapılacak. Bu durumda bir patron işçilere “e-devlet şifrelerinizi verin bakalım” derse o zaman ne olacak? Patronların, işçilerin e-devlet şifrelerini alarak onları istediği sendikaya üye yapması ya da istifa ettirmesinin nasıl engelleneceği belli değil. Daha önce sendikal örgütlenme yapılan işyerlerinde patronlar noter parasını kendisi ceplerinden karşılayarak, hatta noterleri işyerine getirerek işçileri nasıl istifa ettiriyorsa, e-devlet şifresi uygulaması ile işçileri kendi iradeleri ile örgütlendikleri sendikadan istifa ettirmek ve başka bir sendikaya üye yapmak nasıl engellenecek?


GREV YASAKLARI FİİLEN GENİŞLEDİ

Sendikal özgürlüğün temel taşlarından olan grev hakkının kullanılması, sadece toplu iş sözleşmesinde uyuşmazlık durumunda uygulanacak sınırlı bir “hak” olarak tanındı. Hak grevi, dayanışma grevi, genel grev hâlâ yasak. “Genel sağlığı veya milli güvenliği bozucu” grevler Bakanlar Kurulu tarafından ertelenebilecek. Ancak daha önce grev ertelemesine karşı Danıştaya itiraz hakkı varken, bu hak ortadan kaldırıldı. Grev erteleme, arabulucu ve Yüksek Hakem Kurulu uygulaması sürüyor. Ayrıca yapılan bir grevin “milli servete zarar vermesi” “grev hakkının kötüye kullanılması” şeklinde değerlendirilerek bütün grevlerin fiilen yasaklanmasına kapı aralanıyor.


YOL HARİTASI ŞİMDİDEN BELİRLENMELİ

Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası ile sendikal örgütlenme, grev ve toplu pazarlık hakkı, tamamen sermayenin güncel çıkarlarına uygun olarak, 12 Eylül darbe yasalarına bile rahmet okutan bir içerikte yasalaştı. Bir taraftan her açıdan iş birliğine açık, daha uzlaşmacı sendikalar yaratılmak istenirken, diğer taraftan mücadeleci kimlikleri ile öne çıkan sendikalar yasalar üzerinden sindirilmeye, sendikal mücadele alanının dışına düşürülmeye çalışılıyor.

Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası’nın getirdiği yeni düzenlemelerin tehdidi altında olan mücadeleci sendikalar, yol haritalarını şimdiden çizmek, mücadele stratejilerini belirlemek zorundalar. Sendikalar temsil ettikleri sınıfa ve topluma güven ve cesaret veren bir örgütlenme ve mücadele yönelimine girdiklerinde, karşılarına çıkan bütün yasal engelleri bertaraf edebilecek ve bugüne kadar engel olarak görülen sendikal yasakların pratikte hiçbir anlamı olmadığını görecekler. (Ankara/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et