24 Ekim 2012 05:23

Türkiye’nin Suriye planı tutmadı

Suriye’de 1 yılı aşkın süredir yaşanan çatışmalar, Türkiye’de gündemin en ön sıralarında yer alıyor. AKP Hükümetinin Suriye’de yaşanan çatışmalarda taraf olması, muhalefeti aleni bir biçimde desteklemesi, Esad rejiminin yıkılması için sürdürülen tutum Türkiye’yi Suriye’yl

Türkiye’nin Suriye planı tutmadı
Paylaş
Ercan Karakaya / Vural Nasuhbeyoğlu

ABD, NATO, AB gibi uluslararası güçlerin Suriye’ye askeri bir müdahale konusunda hevesli olmadığına dikkat çeken Gazeteci Yazar Mete Çubukçu, “Türkiye beklediği uluslararası desteği arkasına almadan Suriye’ye tek başına müdahale edemez” diyor. Türkiye’nin İran ve Rusya’nın tavrını hesaba katmamasının büyük hata olduğunu ifade eden Mete Çubukçu, gelinen noktada Türkiye’nin Suriye ile ilgili planının yüzde 80 tutmadığı görüşünde.

Çubukçu’ya göre Türkiye, Esad sonrası Suriye’de ne olacağı kadar Kürtlerin Suriye’de ne yapacağını da hesaplamalı. Zira artık bir Suriye Kürdistanı gerçekliği var ve içeride buna uygun adımlar atılmazsa ileride daha büyük sorunlar yaşanabilir.

Akçakale ve Hatay’a top mermileri düşüyor, Suriye’ye ait sivil uçaklar Türkiye tarafından indiriliyor... Sürekli bir gerginlik var. Savaş çıkacak mı?

Olanlardan sonra bu opsiyonu göz ardı edemiyorum, çıkmaz diyemiyorum. Baktığımızda uçağın düşmesi, o taraftan buraya top mermilerinin gelmesi, karşılık verilmesi, sınıra yapılan yığınaklar... Türkiye “Karşıdan gelecek saldırıya hazırlıklıyız” mesajları veriyor. Bundan sonrası ya karşılıklı çatışma ya da Türkiye savaş uçaklarının kalkıp Suriye mevzilerini vurması olur. Ama ben Türkiye’nin gidip bir takım yerleri uçaklarla vurma dışında Suriye’ye girme ya da tampon bölge oluşturma ihtimalini hâlâ değerlendirmediğini düşünüyorum. İktidarın, “Biz bu işi tek başımıza yapmayız, uluslararası bir şemsiye gerekir” söylemleri var. Bu yüzden tek başına bir şeye kalkışacağını ya da kalkışabileceğini düşünmüyorum.

PLANIN YÜZDE 80’İ TUTMADI

“Esad rejimi 1.5 ayda yıkılır” deniyordu, neredeyse 1.5 yıl oldu beklenen olmadı. Türkiye’nin hesapları nerede şaştı?

Bir kere uluslararası kamuoyu Suriye’ye müdahale konusunda hevesli değil. Türkiye’nin kafasındaki plana katmaya çalıştığı ABD, AB, NATO bile “Evet haklısın, ama biz herhangi bir silahlı güç anlamında orada olmayacağız” diyor. Ben ABD başkanlık seçiminin ardından da büyük bir değişiklik olmayacağını düşünüyorum. Türkiye açısından baştan hesaplanmayan ya da hesaplanıp dikkate alınmayan İran ve Rusya’nın müdahil olması durumu var. Aslında en yanıltıcı şey Libya’da oldu. Rusya, Libya’da verdiği desteğin ardından “böyle olmayacaktı” dedi. Suriye meselesinde de Rusya’dan destek geleceğini varsayıyorlardı. O kesilince BM kapısı kapanmış oldu. Libya uzak bir coğrafya, petrolü vs. var ama çarpan etkisi çok değil. Suriye’nin petrolü yok ama oturduğu coğrafya, etrafında kurduğu bütün halkalar, siyasi, dini dünya politikasındaki dengeleri, mezhebi anlamında çarpan gücü kendi gücünden daha etkili. Rusya’dan destek bekledikleri için bu kadar hevesli girdiler bu işe. Ama zaten Türkiye bunu hesaplamadıysa, planlamadıysa büyük hata. Hele İran’ı hesaba katmadılarsa… Sonuçta başta kim bu planı ve projeyi ya da mühendisliği yaptıysa, tamamen olmasa da, yüzde 80 tutmadı.

SURİYE’Yİ LİBYA SANDILAR

Arap Baharı domino etkisi yarattı, birçok diktatör tarihin çöplüğüne gitti. Peki, Suriye’nin diğer Arap ülkelerinden farkı neydi?

Esad rejimini ben de eleştiriyorum. Esad rejimi bir şekilde yıkılacak, bu şekilde gidemez. Ama Suriye’yi Libya gibi değerlendirdiler, aşiret devleti muamelesi yaptılar. Libya’da Kaddafi aşiret rejimi sayesinde iktidarı elinde tutuyordu, aşiretlerin düzeni vardı, kurumsal bir şey yoktu. Suriye rejimi ise kurumlarıyla, ordusuyla daha oturmuş bir rejim. Suriye’de Nusayri’si, Sünni’si, Dürzi’si, Hristiyan’ı, Kürt’ü vs. var. Buradaki handikap da bu karmaşık yapı. Baskıcı rejim bugüne kadar bu kesimleri zorla birleştirici bir özelliğe sahip oldu. Dolayısıyla rejim dağıldığında sadece kendisini değil etrafındaki parçaları da etkileyecek. Kürt meselesi var örneğin. Irak Kürt Bölgesi, Suriye Kürt Bölgesi, sonra Türkiye’deki Kürtler ne olacak, ne yapacak gibi... Çok komplike bir şey. Dolayısıyla Türkiye için Suriye en az iki cepheden oluşuyor; biri Suriye rejimi ve ne olacağı, diğeri de Kürtler ve Kürt bölgesinin ne olacağı. Türkiye Esad rejiminin yıkılmasından sonra Suriye’de ne olacaktan çok Suriye’deki Kürtler ne yapacak, nasıl bir yapı olacak, Türkiye’deki Kürtler ne yapacak diye düşünmeli. Şimdiye kadar bu sorunu Barzani üzerinden götürmeye çalıştılar ama bu kadar kolay olmayabilir.

MUHALEFET BÜTÜNLÜKLÜ VE KAPSAYICI DEĞİL

Arap Baharı’yla beraber Suriye’de de kitlesel eylemler olmuştu. Ama şimdi Özgür Suriye Ordusu’yla (ÖSO ) rejim arasında bir savaş var. Suriye halkı ne düşünüyor?

Yekpare bir Suriye halkı yok. İki taraf da egemenlik açıklaması yapıyor. Kimileri diyor ki Özgür Suriye Ordusu, ülkenin yüzde yetmişini kontrol ediyor. Ben buna inanmıyorum. Kırsal ya da boş araziyi kontrol etmek önemli değil. Bu kadar mülteci neden kaçıyor? İlk başta barışçıl gösterilere bu kadar sert müdahale edilmeseydi bu noktaya gelinir miydi? Ama diğer taraf da çok çabuk silahlanmaya başladı hiç alışık olunmadığı şekilde. Temel nokta; bu insanlara ateş açılıp öldürülmeseydi olaylar bu noktaya varır mıydı?

Türkiye sınırını kullanan ÖSO güçleri var. Dışarıdan destek, silah yardımları alıyorlar. ÖSO Suriye halkı tarafından destekleniyor mu?

Destek olmasa zaten muhalefet orada tutunamaz. Ama ÖSO dediğimiz bir tane değil, ÖSO adı şemsiye marka gibi bir şey. Dışarıdan gelen El Kaideci, Selefi gibi kesimler var. Dışarıdan 1500 savaşçının geldiği söyleniyor, bu ciddi bir rakam. Bunların yanında koordinasyon komiteleri var. Apaydın kampında bir süre kalıp sonra giden Riyad El Esad var, şeyh lakaplı bir komutan var ordudan ayrılan… Bunların arasında bir alan kapma yarışı var. Bir de tabii ki rejimin ordusu, hava kuvvetleri var. Muhalefet Hristiyanları, Dürzileri, Alevilerin bir kısmını ve Sünnilerin belli bir kesimini ikna edemedi. ÖSO ve asıl olarak Suriye Ulusal Konseyi bütün Suriye halkını kapsayıcı bir görüntü veremedi.

SURİYE KÜRDİSTANI’NIN VARLIĞI KAÇINILMAZ

Suriye’de Kürtler taraf olmadılar. Kendi yönetimlerini kurdular. Suriye’nin kuzeyinde artık Kürtler var. Bunun Türkiye’ye yansıması nasıl olur?

Suriye’de Kürtler, Kuzey Irak’taki gibi coğrafi bir bütünlük içinde değiller. Bütünlüklü oldukları yer Kamışlı. Halep’te de Kürtler yoğun. Afrin, Kobani daha güneybatıda kalıyor. Ama genel olarak Kürtler’in de Türkiye’nin de baktığı Kamışlı. Kürtler iki tarafa da uzak. Esad rejimine bugüne kadar yaşadıklarından dolayı, diğer tarafa da haklarını tanımamakta ısrar etmelerinden kaynaklı mesafeliler. Suriye Kürtlerinin lideri, laik, demokratik ve eşit bir anayasa ve federal bir bölge istediklerini söylüyor. “Rejim Türkiye’ye karşı o bölgeyi Kürtlere bıraktı” söylemini doğru bulmuyorum. Rejim artık kendi derdinde, bunu düşünse bile hayata geçirmesi kolay değil. Bu yapı bundan sonra artık zor ve baskı üzerine kurulu yapı olmayacak. Ya Irak’taki gibi Kürtlere otonomi verilecek ya da federal bir yapı olacak. Özerklik belki daha sonra tartışılır diye düşünüyorum. Onların önünde de Türkiye ve Irak Kürdistanı ikilemi var. Sonuçta bir Irak Kürdistanı ve bir Suriye Kürdistanı varlığı olacak, bu kaçınılmaz.

SENİN KÜRT SORUNUN NE OLACAK?

Türkiye bir yandan Suriye yönetimini halkına zulmetmekle, demokratik bir rejim olmamakla suçluyor; öte yandan Suriye Kürtlerinin kendi kaderlerini ellerine almasına ateş püskürüyor. Bu bir çelişki değil mi?

Bunlar gündelik, popülist, hafif tehditkar söylemler. Ülkedeki gündemi gözeterek verilen mesajlar. Türkiye kalkıp Suriye Kürdistanı’na müdahale mi edecek? Bunu yapamaz. Türkiye burada Kürtlerin varlığını da kabul etmiş durumda. Türkiye’nin derdi PYD ve PYD’nin ne yapacağı konusu. Bütün tehditkar söylemine karşın genel anlamda Suriye Kürdistanı’na karşı değil. Böyle olsa neden Barzani’yi oraya sokarsın? Oraya karşı değilsin ama senin Kürt sorunun ne olacak sorusu var. İşin düğümlendiği nokta bu. İçerde Kürt sorununun önünün açılması ve çözmeye yönelik herhangi bir adım yok. Türkiye’nin, Suriye’de Kürt bölgesini mecburen kabulleneceğini ama kendi içindeki sorunu çözmeden bütün bu paçalardaki oluşumlardan dolayı daha fazla sorunla karşılaşacağını düşünüyorum.

GİDİŞAT HAYIRLI DEĞİL

Suriye’yle yaşanan gerilim Türkiye’nin komşularıyla Rusya ve İran’la da gerilim yaratıyor. İçeride Kürt ve Alevi sorunu büyüyor. Bundan sonra ne olacak?

Biraz bu işleri krizle yönetmeyi planlıyorlar. Ama Suriye meselesi sadece Kürtleri ve Alevileri değil her şeyi etkiliyor. Bence Türkiye bu politikasıyla ‘Ben de bir gücüm’ diyor. Bunu olumlu ya da olumsuz anlamından soyutlayarak söylüyorum. Buna emperyal bakış, alt emperyal bakış, yeni Osmanlıcılık vs. diyebilirsiniz. Suriye ordusunun geri çekilmesi, sınır kapılarının tek tek düşmesi, muhaliflerin eline geçmesi... Bütün bunlar Türkiye’nin F-4 uçağının düşürülmesinden sonra oldu. Top mermileri düştü, bunu kimin yaptığını bilemeyiz. Hatay’a havan mermileri düştü. Özgür Suriye Ordusu da bunu atabilir. Antep’te bomba patladığında “Şam, PKK’ya direktif verdi” deniliyor. PKK’nın Şam’dan direktif almaya ihtiyacı yok. PKK, bölgedeki gelişmeleri okuyabilir. Kim kimin canını acıtmak istiyorsa bunu yapar. Kaçırılan iki gazeteci hâlâ orada tutuluyor. Sınırı ihlal ettikleri söyleniyor. Burada rejimin ve giderek muhaliflerin günahları artıyor. Bu böyle devam ederse kimsenin bir arada yaşabileceği bir ortam kalmayacak. Bunu ayrı devletler anlamında söylemiyorum, ben zaten ayrı devletler kurulacağını da düşünmüyorum. Gidişatı çok hayırlı görmüyorum. Orada kim kazanırsa kazansın ilerisi için hayırlı olmayacak.

İRAN’A SALDIRI OLUR MU?

Ortadoğu biraz daha karışacak asıl kıyamet İran’da kopacak deniyor. Siz ne dersiniz?

Ortadoğu’ya eski emperyal yaklaşımlar biraz değişti. Bunu kabul etmek lazım. ABD bile eskisi gibi değil. Obama’dan sonra ABD, Irak’tan çekildi. Ardından şunu sorgulamaya başladılar; “Bütün dünya bizden nefret ediyor” diyorlar. İnanılmaz bir ABD karşıtlığı oluşmuş durumda. ABD, bölgeden vazgeçmiyor ama müdahaleci yaklaşımdan vazgeçiyor. Dolayısıyla Suriye’ye olan mesafesi de bu yüzden. ABD, Afganistan’dan asker çekmeye hazırlanırken Suriye’ye bir müdahale ile yine Arap dünyasının tepkisini çekmek istemiyor. İsrail ile ABD’nin arası, ittifakı hiç bozulmaz ama ABD-İsrail ilişkileri hiç bu dönem olduğu kadar kötü olmamıştı. Suriye bitmeden bir şey yapamazlar. Çünkü o durumda iş çığırından çıkar. Ben yine de İran’a yönelik topyekün bir saldırı olacağını düşünmüyorum. Belki bir yere bomba atabilir, ambargoyu sıkılaştırırlar. Suriye’nin sonunun ne olacağına bağlı olarak farklı çatışmalar da olabilir. Çünkü Lübnan ne olacak belli değil, orada Hizbullah ne yapacak? Ama önümüzdeki 10 yıl çok rahat bir dönem olmayacak. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Bu da asgari kurban!

SONRAKİ HABER

Ücretler bayram ihtiyacını karşılamadı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...