22 Ocak 2013 10:17

Sığınmaevinde 'Vaize' dönemi

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ortak projesiyle kadın sığınmaevlerine “vaizeler” atanması gündemde. Hürriyet Gazetesi’nin haberine göre "Kadına şiddetin önlenmesinde din görevlilerinin katkısının sağlanması projesi" kapsamında 2010 yılından beri gerekli eğitimi aldığı s

Sığınmaevinde 'Vaize' dönemi
Paylaş

Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktar, Hürriyet’e yaptığı açıklamada tam zamanlı atama için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan Diyanet İşleri Başkanlığı’na yazı gitmesinin beklendiğini söyledi. Geçen Kasım ayında Çalışma Bakanı Faruk Çelik başkanlığındaki Kamu Danışma Kurulu'nda, Diyanet Sen'in önerisi üzerine, bu kurumlara din görevlisi atanması için ön mutabakat sağlandı. Asıl karar, Mart ayında yapılacak olan Kamu Danışma Kurulu'nda alınacak.  

Ancak tam zamanlı atama olmamasına rağmen, il müftülüklerinden özellikle kadın vaizler, kadın sığınma evlerine rutin ziyaretlerde bulunmaya başladılar. Kadın vaizler sadece kadın konukevlerini değil, çocuk yurtlarını da, cezaevlerini de ziyaret ediyorlar.


VAİZELER NE YAPACAK?

PINAR İLKKARACAN (Müslüman Toplumlarda Kadın Ve Cinsellik Kitabının Yazarı, Psikoterapist):  Ben Almanya Berlin’de 6 yıl her milletten kadının başvurduğu bir kadın sığınmaevinde çalıştım. Hiç böyle bir uygulama ile karşılaşmadım. Sığınmaevinde kalan kadınların ve çocukların herşeyden önce psikolojik ve hukuki desteğe ihtiyaçları var, barınma sorunlarının, çocukların bakım sorununun çözülmesine ve kadının güçlenmesine yönelik adımların atılmana ihtiyacı var. Ben 6 yıl boyunca, hangi dinden olursa olsun hiçbir kadının bir din görevlisine ihtiyacı olduğunu görmedim. Vaizenin şiddet görmüş bir kadın için yapabileceği hiçbir şey yok.

Hükümetin net bir projesi olduğunu biliyoruz: muhafazakar bir aile yaratmak. O kurgunun içinde “boşanma” gibi bir hak söz konusu değil. Türkiye, dünyada boşanma oranlarının en düşük olduğu ülkelerden biri olmasına rağmen hükümet yetkililerden ha bire “boşanma oranları arttı, engellememiz lazım” söylemini duyuyoruz.. Sığınmaevinde vaize şiddet görmüş kadına ne diyecek “boşanma” mı diyecek? Boşanma oranlarını daha da düşürmek gibi bir projeniz olabilir, ama şiddet travması yaşamış ve evini terk edip yeni bir hayat kurma ihtiyacı yaşayan bir kadına söylenmesi gereken söz bu değildir.

ŞİDDET YAŞAYAN KADINA DİNİ TELKİN ETİK DIŞI

FAHRİYE CENGİZ (Mersin İştar Kadın Danışmanlık Merkezi, psikolog): Daha geçtiğimiz günlerde Mersin’de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın düzenlediği evlilik öncesi eğitime katıldığımızda kadına yönelik şiddet ve boşanma hukukundan hiç bahsedilmediğini gördük ve sorduk. Yetkililer bizzat bize “kulağa kar suyu kaçırmanın alemi yok” dedi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın eğitilmiş görevlileri bunu yapıyorsa işi dinin kurallarını öğretmek olan vaizeler kadınlara neler söyleyecektir kimbilir! Bir psikolog olarak şunu söylemeliyim; şiddet travması yaşayan bir kadının manevi duyguları kullanılarak ona birşeyin telkin edilmesi etik dışıdır. Uygulamada şöyle sorunlar da var; dini islam olmayan ya da farklı bir mezhepten olan kadınlar ne olacak? Biz senede yüzlerce kadınlarla görüşüyoruz, hiçbir kadın böylesi bir ihtiyaçtan söz etmedi, kadınlar somut çözümler bekliyorlar ve ihtiyaçları psikolojik ve hukuki dernek.  

VAİZELERİN VARLIĞI AYRIM YAPMAK DEMEKTİR

NECLA SULU (Nilüfer Kadın Dayanışma Merkezi ve Nilüfer Belediyesi Kadın Sığınmaevi): Türkiye’de her gün ortalama 5 kadın erkek şiddeti sonucu öldürülüyor. Kadına yönelik şiddetle mücadele önemli işlevleri olan sığınmaevleri, kadınların kendilerine şiddetsiz bir hayat kurabilmeleri için önemli yaşam yerleridir. Sığınmaevlerinde kadınların doğru hizmetleri alabilmeleri tekrar şiddet ortamına dönmemeleri için de çok önemli. Sığınmaevleri kadınların dini, dili ya da uyruğuna bakılmaksızın şiddet görmüş olma paydalarından hareketle kadınların hizmet aldıkları yerlerdir. Dolayısıyla her dinden kadına açıktır. Vaizelerin varlığı, kadınların hizmetlerden eşit bir şekilde faydalanamaması anlamına gelecektir ki bu da kadınlar arasında ayrım yapmak demektir. Bu durum insan haklarına aykırıdır. Maalesef Türkiye’de tek personelle sığınmaevi işlevi görmeye çalışan sığınaklar var. Maalesef Türkiye’de koruma kararları olmalarına rağmen kadınlar, “ekip aracı yetersiz ya bir araba al kendine ya da taksiyle gidersen polis sana eşlik edecek” denilerek şiddet gördüğü kişiyle karşı karşıya geleceği mahkemeye yalnız gönderilmek isteniyor. Kadına yönelik şiddetle mücadelede hızlı bir şekilde üretilmesi gereken çözümler için hareket edilmezken kadınların din hizmetinden faydalanabilmeleri için böyle bir adımın atılmış olması tüm bu yetersizlikler içinde kadına yönelik şiddetle mücadelede samimi gözükmemektedir.


BOŞANMAYA KARŞI İRŞAT EKİPLERİ KURULMUŞTU

Kahramanmaraş'ta Türkoğlu Müftülüğü, aile içi şiddet ve boşanmaların önüne geçebilmek için 21 kadın görevlinin yer aldığı “irşat”(Doğru yolu gösterme, uyarma) ekibi oluşturmuştu. Ekip,  aile içi sorun yaşayan kadınlarla telefonla iletişim kurup, ev ziyaretleri gerçekleştirerek “aile birliğinin önemini” anlatıyor, boşanmaktan vazgeçiriyordu. 3 aylık süre içinde 60 aileye ulaşan ekibin, 20 ailenin boşanmaktan vazgeçtiğini açıklamıştı.

İlçe Müftüsü Hacı Bilal Polat, “Ekiplerimizin ilçe genelinde yaptığı çalışmada bölgede sosyal konularda da istenmeyen durumlar yaşandığı belirlendi. Özellikle geçimsizliğin zirvede olduğunu, aile içi şiddetin yaygınlaştığını ve boşanma oranının da çok fazla olduğunu gördük. Kadın görevlilerimiz haftada bir gün ev ziyareti yapıyor, evin hanımlarıyla görüşüyor. Sorunlarını dinliyor, ne yapmaları ve nasıl davranmaları gerektiği hususlarını anlatıyor. Ayrıca duruma göre ben de erkeklerle görüşerek aile birliğinin yıkılmaması için gayret gösteriyorum. Sorunlu ailelerle birebir ilgileniyoruz” diye konuşmuştu.  (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Akyıl aday olmayacak

SONRAKİ HABER

Polis dalga geçti, bir kadın öldürüldü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa