19 Şubat 2013 04:35

Bu taslak yasalaşırsa asistanlar ne olacak?

YÖK’ün antidemokratik bir süreç içerisinde hazırladığı ve şu anda Milli Eğitim Bakanlığında beklemekte olan yasa taslağının bu haliyle yasalaşıp yasalaşmayacağı, taslağın ne gibi dönüşümlere uğrayacağı, yasalaşma süreci başlarsa taslağın ne zaman Bakanlar Kuruluna geleceği, ne zaman tasarı haline getirilerek TBM

Bu taslak yasalaşırsa asistanlar ne olacak?
Paylaş
Dr. Cenk Yiğiter

ASİSTANLARIN İŞ GÜVENCESİ YOK

YÖK’ün taslağı, asistanların istihdam biçimine ilişkin olarak köklü değişiklikler öneriyor. Hemen şunu da söyleyelim: Taslakta geçiş hükümleri öngörülmüş durumda değil ve geçiş hükümlerinin ne şekilde düzenleneceğini öngörmek de bugünden mümkün değil. Fakat bu taslağın şu anda halihazırda asistan olarak çalışan kişilere doğrudan uygulanmasının önünde hukuki hiçbir engel yok. Daha açık ifade etmek gerekirse burada “kazanılmış hak”tan bahsetmek ve mevcut asistanların bu şekilde korunacağını düşünmek mümkün değil. Bu taslak bu şekilde yasalaşır ve belli geçiş hükümleri de öngörülmez ise sadece gelecekteki asistanlar değil tüm asistanlar bu yeni yasanın hükümlerine tabii olacaklar. Mevcut yükseköğretim sisteminde asistanların kadro ve iş güvencelerinin olmadığı ortada. 2547 sayılı Kanun’un 50. maddesinin D bendine göre istihdam edilen bir asistanın kadrosu lisansüstü öğrenciliğine bağlı olup her seferinde bir yıllığına ataması yapılır ve doktorası bittiği anda görevi de son bulur. Ancak doktorasını başarıyla bitiren asistanlar, üniversite tarafından 2547 sayılının 33. maddesinin A bendine göre atanarak öğretim görevlisi ya da öğretim üyeliği kadrolarına geçinceye değin asistan kadrosunda üniversitede çalıştırılabilmektedir.

‘TABELA’ ÜNİVERSİTELERE PERSONEL SAĞLANACAK

YÖK’ün yasa taslağına göre ise, bir asistan yüksek lisansı üç yıl, doktorayı 6 yıl içerisinde bitirmek ve toplamda en fazla 9 yıl içinde doktor ünvanını almak zorunda. Bu azami süreler içerisinde başarılı olamayan asistanın kadroyla ilişiği kesilecek. Doktorasını öngörülen süreler içerisinde bitiren asistan ise doktorasını tamamladığı tarihten itibaren bir yıl süre ile daha asistan kadrosunda çalışabilecek. Ancak bu bir yılın sonunda kadrosuyla ilişiği kesilecek. Öyleyse asistan bu bir yıl sürenin içerisinde kendisine ya yeni bir iş ve kariyer alanı arayacak ya da üniversitede öğretim üyeliği kadrolarına geçmeye çalışacak. Fakat taslak burada da şöyle bir durum öneriyor: Bir asistanın doktorasını tamamladığı il sınırları içerisinde bir devlet üniversitesinde öğretim üyeliği kadrolarına başvurabilmesi mümkün değil. Taslağa göre kişinin doktorasını tamamladığı devlet üniversitesinde ya da doktorasını tamamladığı üniversitenin olduğu ildeki bir devlet üniversitesinde öğretim üyesi olabilmesi için başka bir ildeki bir devlet üniversitesinde iki yıl süre ile öğretim üyesi olarak çalışması gerekiyor. Bu durumda asistan, sonunda işsiz kalacağı o bir yılın içerisinde ya artık devlet üniversitelerinde çalışmaktan vazgeçerek bir vakıf ya da şirket üniversitesinde kendisine uygun bir pozisyon arayacak ya da başka ildeki devlet üniversitelerinde açılmış öğretim üyeliği kadrolarına başvurup kabul edilmeyi umacak. Taslağı hazırlayanlar bu şekilde geniş bir akademisyen iş gücü piyasası oluşturacaklarını, böylece şirket ve vakıf üniversitelerine devlet üniversitelerinde yetişmiş öğretim elemanlarını aktarabilecekleri gibi aynı zamanda pek çok yetersizliğe rağmen açılan, kimilerine tabela üniversitesi demenin hiç de haksızlık sayılamayacağı devlet üniversitelerine de öğretim elemanı akışı sağlayabileceklerini düşünüyor olsa gerek.

BİLEŞENLER İÇİN ZORLU BİR SÜREÇ

Yeni doktor öğretim elemanımız ancak başka bir ildeki bir devlet üniversitesinde iki yıl süre ile öğretim üyesi olarak çalıştıktan sonra, doktorasını tamamladığı devlet üniversitesinin ya da doktorasını tamamladığı ildeki devlet üniversitelerinin öğretim üyeliği kadrolarına başvurabilecek. Ancak burada durumu bir tür rotasyon olarak görmek mümkün değil. Çünkü önerilen bir rotasyon uygulaması olsaydı, kişi belli bir süreliğine başka bir üniversiteye gider ve bu sürenin sonunda çalıştığı asıl kuruma geri döneceğini bilirdi. Taslağın önerdiği sistemde ise kişi, gideceği yeri kendi bulmak ve gittiği yerde iki yıl çalışmak zorunda. Ancak gittikten ve iki yıl çalıştıktan sonra dönebileceğinin de hiçbir garantisi yok. Dönebilmesi için doktorasını tamamladığı devlet üniversitesinin ya da doktorasını tamamladığı ildeki devlet üniversitelerinin öğretim üyesi kadrosu açması ve kişinin bu kadroya başvurarak kabul edilmesi gerekiyor. Üniversite bileşenlerini zorlu bir süreç bekliyor. Bu süreçten üniversite bileşenlerinin tümü etkilenecekse de etkiyi en fazla ve doğrudan hissedecek olanların asistanlar olacağını öngörmek kehanet sayılmaz. Asistanlar işleri, ekmekleri, meslekleri, gelecekleri ve üniversiteleri için mücadele etmek zorunda. Üstelik bu süreçte gösterilecek direnç ve mücadele geleceğin üniversitelerini inşa etme sürecinde de önemli bir uğrak noktası olacak. Taslak ÖYP – Öğretim Elemanı Yetiştirme Programı- kapsamındaki asistanlar için ise daha farklı bir istihdam rejimi öneriyor. Taslağın yasalaşmasından ÖYP asistanlarının nasıl etkileneceğini bu yazıya ayrılan alanın sınırlarına ulaştığımız için başka bir yazıya ve yazara bırakalım.

*Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi

ÖNCEKİ HABER

Leyla Erbil'in gözünden Tezer Özlü

SONRAKİ HABER

'KCK' ana davasında 10 tahliye

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...