Hangi akla hizmet bu görevlendirme?
Yılmaz hâlâ Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Başkanı... Rektörlüğün kararıyla buradaki akademik görevinden alınarak, Sağlık, Kültür ve Spor Dairesi’nde 3 ay süreyle idari bir göreve getiriliyor. Oysa Prof. Yılmaz, günde ortalama 20 hastaya hizmet veren bölgedeki tek fototerapi ünitesinin tek sorumlusu... Benzer şekilde bölgedeki tek Sedef Hastalığı Polikliniği’nin sorumluluğunu meslektaşları ile birlikte yürütüyor. Bu görevlendirme ile (daha doğrusu görevden alma ile) dermatoloji bilim alanında özgün çalışmaları olan bir bilim insanı, eğitim-öğretim ve uygulamalı çalışmaları, araştırma projeleri, hastalara yönelik tanı ve tedavi hizmetleri olmasına rağmen, birden bire ve sorgusuz sualsiz öğrencilere yönelik bir hizmet birimi olan Sağlık Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığında görevlendiriliyor.
ŞAŞKINLIK
Yılmaz’a, bu görev değişikliğinin sebebine dair hâlâ somut bir açıklama yapılmış değil. TTB ve çeşitli dernek temsilcilerinin Rektörlükle görüşme taleplerine de olumlu yanıt verilmedi. Prof. Yılmaz yaşananları şaşkınlıkla karşıladığını söylüyor. “Mutlaka altında bir şeyler vardır” diye düşünülebilir... “Kamuoyuna açıklanmıyor ama bir olay yaşanmıştır” da denilebilir. Yılmaz, bu görüşlere karşı samimiyetle şunları söylüyor: “Bu süre içinde 4 farklı rektör ile çalıştım. Üniversitenin daha iyi olması ve zaman zaman bazı uygulamalardan zarar gördüğünü düşündüğüm arkadaşlarımızın durumunun gözden geçirilmesi adına rektörlerle sık sık görüştüğümüz ve bazen tartıştığımız olmuştur. Bu tartışmalardan üniversite kazançlı çıkmıştır. Ama son yıllarda böyle bir tartışma yaşadığımı hatırlamıyorum. Bu nedenle de bu olanları şaşkınlıkla izliyorum.”
Son yıllarda “herhangi bir tartışma da yaşamamış” bir öğretim üyesinin neden görevden alındığına dair sorumuzu ise şöyle yanıtlıyor Yılmaz: “Üniversitenin araştırma performans göstergelerini web sayfasında görebilirsiniz. 1000 akademisyenin bulunduğu üniversitemizde yayın kalitesi açısından 23. ve 26. sıralardayım. Dekanlık bizleri Tıp Fakültesi Eğitiminde ‘örnek bölüm’ olarak tanımlıyor. Üniversitemizi Türkiye’de çok iyi temsil ettiğimizi düşünüyorum. İlk kez buradan Türk Dermatoloji Derneği Başkanlığı görevi çıkıyor. Bütün bunların sonucunda bu olayla karşılaşınca ‘hiçbir başarı cezasız kalmaz’ diye düşünmeye başladım.”
BAĞLANTILAR!
Son 10 senede TÜBA’dan rektör seçimlerine, yeni üniversitelerdeki atamalardan, kadroların dağıtımına kadar birçok mesele kamuoyunda tartışıldı. Hatta bu tartışmalar doruk noktasına çıktı. Bu nedenle Prof. Yılmaz’ın yaşadıkları kolayca bu süreçle ilişkilendirilebiliyor. Prof. Yılmaz, bütün bu tartışmalara ve olumsuzluklara rağmen ‘olumlu’ yaklaşımı da elden bırakmamaya çalışıyor: “Üniversitelerin diğer kurumlardan en önemli farkı ‘üniversitelerin gelir geçer iktidar değişikliklerinden en az etkilenen kurumlar’ olmasıdır. Üniversiteler akıl ve bilime göre hareket ederler” diyor. Bir bakıma ‘üstü kapalı’ olarak söyledikleri ise oldukça anlamlı: “Daha önceki dönemlerde şu veya bu nedenle zarar gördüğünü, canı yandığını veya ötekileştirildiğini düşünen kişiler yönetici olunca ilk fırsatta çevresindeki herkesi potansiyel düşman ve ceza verilecek kişiler ordusu görmeye başlayıp kendisine göre ‘gereğini yapabilir’.” Ve aklına getirmek istemediği bir diğer olasılık: “Biraz önce de ifade ettiğim gibi 2547 sayılı YÖK yasasının verdiği yetkileri zaman zaman keyfi olarak farklı yorumlayan yöneticiler olmuştur. Onlara yaptıklarının yanlışlığını söyledik bir kısmı yaptıkları yanlışları düzeltti, bir kısmında da hukuk gereğini yaptı ve adalet sağlandı. Üniversitemizde bu duygulara sahip yöneticilerimin olduğunu düşünmüyorum ve de olabileceği olasılığını dahi aklıma getirmek istemiyorum.”
HUKUKİ SÜREÇ BAŞLAYACAK
PROF. DR. Ertan Yılmaz, yeni YÖK taslağını ise şöyle değerlendiriyor: “Yeni YÖK taslağının tüm akademisyenlerin görüşlerinin alınarak olgunlaştırıldığını düşünmüyorum. Mevcut otoriter ve merkezi yanları zayıflatılmış, bilimsel özerkliği önceleyen bir şekilde düzenlemeler yapılırsa, ülkemiz çok şey kazanacaktır.”
Yılmaz, bundan sonra süreci bilim dünyasının desteğiyle ve hukuki platformda takip edecek. TTB Merkez Konsey Başkanı Özdemir Aktan da Prof. Yılmaz’ın dosyasını YÖK Başkanına teslim etti. Bütün yaşadıklarına rağmen Prof. Yılmaz, onu görevden alanların hissedemedikleri bir sorumluluk ve alçak gönüllülükle “Bu sürecin Üniversitemin imajını zedeledeğini ve saygınlığına gölge düşürdüğünü görüyor ve üzülüyorum. Umarım akl-ı selim galip gelir ve bu yanlışta ısrar edilmez” diyor. (İstanbul/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et