07 Mart 2013 16:03

Kadınların sosyal hayatı kalmadı

TÜRK Sağlık-Sen kadın kamu emekçileri arasında yaptığı anket, kadın çalışanların sosyal yaşamı alt üst eden uzun çalışma süreleri ile karşı karşıya olduğunu ortaya koydu.Anket sonuçlarına göre, ailesine az vakit ayırdığını düşünen kadınların oranı yüzde 71.9. Hiç vakit ayıramadığını d&u

Kadınların sosyal hayatı kalmadı
Paylaş

TÜRK Sağlık-Sen kadın kamu emekçileri arasında yaptığı anket, kadın çalışanların sosyal yaşamı alt üst eden uzun çalışma süreleri ile karşı karşıya olduğunu ortaya koydu.

Anket sonuçlarına göre, ailesine az vakit ayırdığını düşünen kadınların oranı yüzde 71.9. Hiç vakit ayıramadığını düşünenlerin oranı ise yüzde 8. Yani kadınların yüzde 80’i ailelerine ve sosyal yaşamlarına vakit ayıramamaktan şikayetçi. Kadınların yüzde 20.1 ise yeteri kadar vakit ayırdığını düşünüyor.

Bin 162 kadın kamu çalışanının katıldığı anketin sonuçlarına göre kadınların yüzde 88’i işyerlerinde kendilerine pozitif ayrımcılık yapıldığını düşünmüyor. Kadınların çalışma hayatlarına yönelik en büyük endişeleri ise iş güvencelerini kaybetmek.
Ankette, kadınlara yöneltilen “İşyerinde kadınlara pozitif ayrımcılık yapılıyor mu?​” sorusuna kadınların sadece yüzde 12.4’ü ‘evet’ cevabını verdi. Kadınların negatif ayrımcılığa uğradığını ve mağdur edildiğini düşünenlerin oranı ise yüzde 36.9 olarak gerçekleşti.

İŞİNİ KAYBETME RİSKİ

Ankette kadın çalışanlara çalışma hayatlarındaki en önemli endişe de soruldu. Kamuda görevli kadın çalışanların yüzde 51’i bu soruya iş güvencesinin ortadan kalkması cevabını verdi. Kadınların yüzde 20.4’ü bulaşıcı hastalıklardan, yüzde 19.2’si amir baskısından ve yüzde 9.3’ü şiddeti en önemli endişe olarak görüyor.

Ankette kadınlar tarafından kurum amirlerinin çalışanlara davranışları da değerlendirildi. Sonuçlara göre kadınların yüzde 35.5’i amirlerinin ayrım yaptığını düşünüyor. Yüzde 21.1’i psikolojik baskı uyguladıklarını, yüzde 15’i de keyfiyete göre davrandıklarını düşünüyor. Amirleri hoşgörülü olarak niteleyen kadınların oranı ise yüzde 22.9. Adaletli bulanların ise oranı yüzde 5.5 oldu. (Ankara/ANKA)


YAŞAMIN YÜKÜ KADINLARIN SIRTINDA

Ekonomik ve sosyal göstergeler açısından da kadınların durumu pek de iç açıcı değil. İşte bazı veriler:
n Kadınların istihdam oranları  1990’da yüzde 34.1; 2002 yılında yüzde 26.9; 2004 yılında yüzde 25.4; 2011 yılı için yüzde 28.8; 1990 yılında her 10 kadından dördü iş gücüne katılırken AKP iktidarı ile birlikte 2011 yılında bu rakam üçe geriledi. Kentte kadınların yüzde 25’i, kırsalda ise yüzde 38’i iş gücüne katıldı, fakat kırsaldakilerin yüzde 80’i ücretsiz aile işçisi olarak çalıştırılıyor. Kayıt dışı çalıştırılma Türkiye genelinde yüzde 43 iken, 2000 yılında kırsaldakilerin yüzde 74’ü, 2011’de yüzde 66’sı kayıt altına alınmadı.
* İşgücüne katılamayan 100 kadından 61.2’si neden olarak “ev kadını” olmalarını gösteriyor. Gelir azlığı nedeniyle çalışmak zorunda olan kadın, sosyal güvencesiz, düşük gelirli işlerde çalışmak zorunda kalıyor ve kadınların en çok istihdam edildiği sektör hizmet sektörü.  
* 2012 yılında 61 kadın işçi iş cinayetlerinde öldü. Ölen kadınların çoğu tarım sektöründe çalışıyordu.  İstatistiklere geçmeyen iş cinayetleri de yüksek oranda. Çalışma hayatı içindeki zorluklar kadınların sağlığını tehdit ediyor. İşçinin daha çok çalıştığı ama standartların giderek daha fazla düştüğü esnek istihdam modelleri kadınları hem işte hem de evde ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakıyor.


KADINLAR: UCUZUN DA UCUZU İŞGÜCÜ

* Son on yılda ekmek, süt, et gibi temel tüketim maddelerine yüzde 200-500 arasında zam yapılması, kadınların en temel ihtiyaçlara ulaşmasını geçtiğimiz 10 yıla göre 8 kat zorlaştırdı.
* Açlık sınırı 1.040 TL. Ülkemizde asgari ücretle çalışanlar ve emekliler açlık sınırının altında yaşamaya çalışıyor. Kadınlar ise ucuzun da ucuzu işgücü olarak görüldüğü için daha fazla hak gaspıyla karşı karşıya.
* Bugün Türkiye’de iş bulma umudunu kaybetmiş insanların sayısı son 10 yılda 9 kat artarak 632 bin kişiye ulaştı. Bu tablo içinde kadınların durumu ise ürkütücü düzeyde. Çalışma yaşındaki her 3 kadından 2’si işsiz.
* 2002’de doğan her çocuk bin 963 dolar borçluyken, 2012 doğan her çocuk 4 bin 320 dolar borçla doğuyor.
* Kadının adının dahi anılmadığı 2013 bütçesi, yoksulluğu artıran, eğitim ve sağlığa ayrılan kaynakları daraltan, askeri harcamaları artıran bir bütçe olarak çıktı. Bu haliyle toplumsal eşitliği gözetmek bir yana kadını daha da vuran bir bütçe olarak karşımıza çıktı.


BÜTÇEDEN KADINLARA DÜŞEN!

* 2013 yılı bütçesinde askeri harcamalara ayrılan pay 2012 yılına göre yüzde 16.2 artırıldı. Ayrıca örtülü ödenek ve savunma sanayi destek fonunun bu alanda kullanılması askeri harcama kalemlerini belirlenenden daha fazla büyütüyor. Bu haliyle 2013 bütçesi silahlanmaya, savaş harcamalarına ayrılan payla adeta savaş bütçesini andırıyor.
* Bütçeden eğitime ayrılan pay 68.1 milyar oldu. Ancak eğitim bütçesinin neredeyse yüzde 80’ini personel harcamaları oluşturuyor. 10 yıl önce eğitim bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 17.18 iken, bu pay 2013 bütçesinde yüzde 6 olarak belirlendi.
* Sağlık harcamaları için bütçeden ayrılan pay ise 67.9 milyar ancak bu rakam Avrupa’daki sağlık harcamalarının çok gerisinde bir bütçe payını gösteriyor. Kötüleşen ekonomik koşullarda eğitim ve sağlık hakkından ilk feragat etmesi beklenen kadınlar ve kız çocuklarıdır.

ÖNCEKİ HABER

Chavez'in ölümüne beyzbol patronları sevindi

SONRAKİ HABER

Kreş, biraz da boş zaman!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...