Sazlıklardan kuş değil toz havalanıyor
İlhan İrem’in “Sazlıklardan havalanan bir ördek gibi sesin” şarkısındaki sazlıklardan artık toz havalanıyor. Son 40 yılda sulak alanlarının yarısını kaybeden ülkemiz sazlıkları kuru birer yaraya dönüşürken, artık buralardan ne ördek, ne flamingo, ne de leylek sesi geliyor…Kayseri’de gerçekleştirilen İ&
Kayseri’de gerçekleştirilen İç Anadolu Çevre Platformu (İÇAÇEP) toplantısında su ve sulak alanlarla ilgili bilgi veren Erciyes Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Fatih Duman, bir zamanlar çeşitli nedenlerle kurutulan, yanlış sulama ve tarım politikaları nedeniyle gittikçe yok olan sulak alanların çok önemli ekosistemler olduklarının artık anlaşıldığını dile getirdi.
Derinliği 6 metreyi geçmeyen durgun ya da akıntılı suların oluşturduğu sulak alanların, dünyada tropikallerden sonra en fazla canlı çeşitliliğinin görüldüğü alanlar olduğunu kaydeden Duman, sulak alanların birçok önemli fonksiyonları olduğunu söyledi:
Duman, sulak alanların işlevleri hakkında şu bilgileri verdi; “Sulak alanlar su rejimini dengeleyerek seller, taşkınlar gibi afetleri önler. Azot, fosfor ve ağır metalleri, kimyasal maddeleri filtreleyerek sulara karışmasını engeller. Tarım Bakanlığı sulak alanların bu özelliğinden faydalanarak köylerde sulak alanlar oluşturup suyun organik ve inorganik olarak arıtılmasını planlıyor. Ayrıca, biyoçeşitlilik üretiminde de çok önemli işlevleri vardır”.
RAMSAR NEYİ KORUYOR?
Uzun yıllardır ülkemizde ne getirip ne götüreceği hesaplanmadan barajlar yapıldığını aktaran Duman bunun sulak alanların yok olmasının en önemli etkenlerinden birisi olduğunu söyledi. Çiftçinin para getiren ürünlere yöneliminin ve bu nedenle aşırı yer altı suyu tüketiminin de sulak alanları olumsuz etkilediğini belirten Duman, tarımsal, evsel, endüstriyel kirliliğin, yasadışı avlanmanın, yumurta toplama ve sazlıkların yakılmasının birçok sulak alanın sonunu getirdiğini söyledi. Kayseri Sultan Sazlığı ile ilgili bilgiler veren Duman, Ramsar korumasında olmasına rağmen sazlığın can çekiştiğini söyledi.
İÇİN İÇİN YANIYOR
Duman “Sazlıkta kontrolsüz saz kesimi önlenemiyor. Sazlık bu işi yapan belli ailelerce parsellenmiş. Saz belli bir kalınlığı geçince para etmiyor. Bunları yakıyorlar. Bu yangın bir yıl boyunca için için devam eder. O bölge tamamen doldurulmazsa sönmez bu süre içerisinde. Sultan sazlığındaki su kaybı 82 milyon metreküp. Yurtdışından gelen bir heyeti sulak alan diye sultan sazlığına götürdük, su kalmamıştı” dedi. Sulak alanlardaki balık ölümlerinin en büyük sorumlusunun fabrika atıklarından çok evsel atıklar olduğunu bilgisini veren Duman, bu atıklar nedeniyle oksijensiz kalan balıkların kalplerinin patlayarak öldüğünü dile getirdi.
LEYLEK KÖYÜ LEYLEKSİZ KALDI
Erciyes Dağı eteklerindeki Hürmetçi sazlığının dağdaki yılkı atların sığınağı olduğunu kaydeden Duman, “Hürmetçi köyü Türkiye’nin en büyük leylek popülasyonuna sahip olduğu için Leylek Köyü olarak da bilinirdi. Yanı başına organize sanayi kuruldu. Gerek buranın atıkları, gerekse kontrolsüz su çekimi ve çimlerinin kesilip alınması sazlığı yok olma noktasına getirdi. Leylek köyünde şimdi 100 tane bile leylek kalmadı. Duman, köylülerin tuzla olarak kullandığı Palas Gölünde de artık flamingoların yiyecek bulamadıkları için gelmediğini söyledi.
KUŞ GRİBİ SAZLIKLARI YAKTIRDI
Toplantıda söz alan Kırşehir Çevre Derneği (KIRÇED)’den Mustafa Bağ özellikle kuş gribi paniği sırasında sazlıkların devlet tarafından kontrollü olarak yakıldığını, bununla ilgili elinde belgeler bulunduğunu söylerken, Ramsar sözleşmesinin de tabeladan başka bir işlevi olmadığını belirtti. Kuruma tehlikesi altındaki Seyfe Gölü civarında bulunan 1675 kuyudan sadece 350’sinin kapatıldığını dile getirdi. (Kayseri/EVRENSEL)