Reyhanlı’nın zor günleri
Recep Tayyip Erdoğan Bulvarı.Hatay’ın Reyhanlı ilçesine girmeden önce bu yazının olduğu büyük bir tabelanın altından geçiyorsunuz. Türkiye’nin başka bir ilinde şu ana kadar denk gelmediğimiz için dikkatimizi çekiyor. Reyhanlı Belediyesi AKP’nin elinde. İlçede MHP ve AKP çekişiyor. İlçenin g
Hatay’ın Reyhanlı ilçesine girmeden önce bu yazının olduğu büyük bir tabelanın altından geçiyorsunuz. Türkiye’nin başka bir ilinde şu ana kadar denk gelmediğimiz için dikkatimizi çekiyor. Reyhanlı Belediyesi AKP’nin elinde. İlçede MHP ve AKP çekişiyor. İlçenin girişinde ve çeşitli noktalarında görülen Türk bayraklarının altında ‘Tek bayrak, Tek millet’ ifadeleri dikkati çekiyor. Yüzde 80’i Sünni Arap bir nüfusa sahip olan ilçede aşiret yapısı toplumsal dengelerine ve günlük hayatın pratiklerine hükmedecek bir ağırlık oluşturuyor. Ceysoğulları, Berriller, İnemler, Şanverdiler ve Cüneydioğulları aşiretlerinin ağırlıkta olduğu bölgede, siyaseti de bu aşiretlerin tercihleri şekillendiriyor.
Aşiretler arası bir konsensüsün hakim olduğu ilçede, bu denge onlarca yıldır korunuyor. Eğer biriyle bir sorun yaşamış iseniz ve bir aşirete mensupsanız, bu aşiretler arasında halledilebilir. Çünkü bu aşiret dengesinin bozulmasının kanlı sonuçları olabileceği de biliniyor. Ama hiçbir aşirete mensup değilseniz o zaman işiniz o kadar kolay değil.
Peki 70 bin nüfuslu bu ilçeye yaklaşık 50 bin dolayında Suriyeli mültecinin gelmiş olması bu dengeyi nasıl etkiliyor? Türlü endişelerle birlikte, “muhalif” ya da normal mülteci olarak gelmiş olsun, bu gelenlerin de Arap Sünni olması bir arada yaşamayı bir ölçüde kolaylaştırıyormuş. Ancak onlarca ölüme ve yaralıya mal olan bu bombalı saldırıların ön plana çıkardığı can güvenliği endişesi ‘Arap Sünni’ ortaklığını da adeta geçersiz kılmış gibi.
Reyhanlı’nın yerlileri, olayın sorumlusu olarak Suriyeli muhalifleri gördüler ve ilk günden itibaren Suriyelilere ait araçlara saldırdılar.
Reyhanlı sınır ticareti yanında, verimliliği ile bilinen Amik Ovası’nın üzerine kurulu bir ilçe. Hem ekonomik altyapısı, hem de güçlü aşiret geleneği göçü frenleyen bir etki gücüne sahip. Bu son olaylardan kaynaklı bir göç belki yine de olacak, ama burada yaptığımız görüşmelerde de dile getirildiği gibi bu yapı bunu sınırlı tutacak gibi görünüyor.
Yeğeni Oğulcan Tuna’yı bu bombalı saldırılar sırasında yitirmiş olan Mehmet Tuna da, bu nedenle “Reyhanlı halkı göç etmez, bütün aşiretler birbirini sahiplenir” diyor.
Reyhanlı’da yaşanan acının izini sürdüğümüz yerlerden biri taziye mekanları ise, bir diğeri de hastanelerdi.
Antakya’da bulunan Özel Defne Hastanesi de bu hastanelerden biri. İzzet Koldan, bu hastanede tedavi görüyor. Aynı katta Reyhanlı’daki patlamalar sonucunda yaralanmış üç hasta daha bulunuyor.
İzzet Koldan, Reyhanlı’da yaşayan bir mali müşavir. Dükkanı ikinci patlamanın gerçekleştiği PTT binasının olduğu Atatürk Meydanı’nda bulunuyormuş. Olaydan kısa bir süre önce tıraş olmak için berbere gitmiş İzzet Koldan. Ardından da lokantaya gitmiş. Belediye binasının önünde gerçekleşen ilk patlamayı lokantada duymuş. Orada bulunanlarla birlikte, bunun bir trafo patlaması olabileceğini düşünmüşler. Ancak kısa bir süre sonra kendilerinin bulunduğu ikinci patlama gelmiş. O anı anlatırken gözleri dalıyor. Birkaç saniye farkı ile kurtulduğunu söylüyor. Eğer hesabı ödeyip çıkmış olsa, muhtemelen sokaktaki diğerleri gibi ölmüş olacağını dile getiriyor. Tanıdığı onlarca kişinin o anda sokakta öldüğünü söylüyor.
Orası aynı zamanda dershanelerin olduğu cadde. Reyhanlı’nın kalbi olarak kabul edilen cadde. İlk patlama 400-500 metre uzaklıktaki belediye binası önünde olunca, ilçenin merkezi olan bu bölgede insanlar merakla belediyenin olduğu yere doğru koşmuşlar. Dolayısıyla ikinci patlama PTT binasının bulunduğu bu meydanda olunca ölü sayısı da bu nedenle bir ölçüde azalmış. Ama ortaya çıkan tablo yine de içler acısı.
Reyhanlı şimdi de bu acı tablonun içinde yaralarını sararak yavaş yavaş doğrulmaya çalışacak.
Reyhanlı’da birlikte dün yani olayın üstünden üç gün geçtikten sonra, HDK heyetinin incelemelerine eşlik ederken ikinci bombanın patladığı PTT binasının önündeki rögar çukurunda bir erkek cesedi görüldü. Bu bile henüz cesetlerin dahi tam olarak toplanmamış olmasını ortaya koyan çok acı bir tabloydu.