Kaz Dağlarında mavi bir ölüm
Çan’a bağlı Etili köyünün bahçelerini sulayarak Biga’ya akan Kocabaş Çayı birkaç gündür Turkuaz mavisine yakın bir renkte akıyor. Bu doğal olmayan mavilik bazı yerde durgun, bazı yerde küçük kıpırtılarla akıp giden dere boyunca kilometrelerce uzaktaki Marmara Denizi’ne kadar taşınıyor. Derede
MAVİ SESSİZLİK
Etili köyünün yanı başındaki bahçelerden Kocabaş deresine karışan Katrandere Çayı, incecik bir su. Etilili, iki seramik işçisi Hasan Naci Sezer ve Cengiz Keleş’le iki çayın birbirine karıştığı yere, geçit vermez çalı dikenlerinin, türlü renkte çiçeklerin, otların arasından güçlükle gidebili-yoruz. “Dün bir ajanstan geldiler balık ölümlerini çekmek için. Köprünün üstünden ölü balıkları çekip gittiler. Oysa kirlili-ğin kaynağını görmek lazım esas” diye önümüze düşüp getirdi bizi buraya Hasan Naci Sezer. Armutlu Dağlarından doğan Katrandere, sık ağaç ve otların arasından incecik bir akıntıyla geliyor. Küçük derenin Kocabaş Çayı’na karışmadan önceki son 20-30 metresini görebiliyoruz biz. Çayın hemen geliş yolu üzerinden başlıyor bu doğal olmayan beyaz-mavi renk. Turkuaza yakın. Görebildiğimiz bölümde tek bir canlı bile yok suda.
BU ÖLÜMÜN ADI NE?
Hasan Naci Sezer kirliliğin Katrandere kenarındaki kömür ocaklarından kaynaklandığı görüşünde. “Seramik ya da salça fabrikasından olsa Kocabaş’ın Etili köprüsü altındaki kısmında da balıkların ölmesi gerekirdi. Demek ki kirliliği Katrandere taşıyor çaya” diye görüşünün kaynağını açıklıyor.
Kocabaş’ın daha ileri kısımlarında, Küçük Tepe köyü civarlarında balık ölülerinin olduğunu aktarıyor Cengiz Keleş. O sudaki canlıları öldüren ‘zehrin’ Kumarlar köyünün üst taraflarındaki kurşun fabrikasından kaynaklı olabileceğini söylüyor. Başka bir ihtimal ise yörede yüzlercesi bulunan altın madeni sondaj çalışmaları. Etili köyünün suları bu altın madeni sondaj çalışmaları nedeniyle yıllardır bulanık akıyor. Yörenin en büyük köyü olan Etili’nin küçük esnaf lokantasını işleten Erdoğan Kiper, balık ölümlerinin 20 gün önce yine meydana geldiğini söylüyor.
Çanakkale Çevre Platformu Sözcüsü Hicri Nalbant, Çanakkale Valiliğini göreve çağıran bir açıklama yaptı. Bu zehir ve kaynağının bir an önce bulunup binlerce canlının ölümüne yol açanların cezalandırılmasını istiyor.
Cengiz Keleş motosikletine atlayıp önümüze düşerek bizi Küçük Tepe köyüne doğru götürüyor. Yolda, çaya yakın bir yerde durup tarlaların içinden geçerek suyun kıyısına iniyoruz. Mavi sessizlik burada da hüküm sürüyor. Dikkatimizi çeken bir başka şey var derede. Derenin bir karışı geçmeyen derinlikteki berrak sularından dibi olduğu gibi görünüyor. İncecik bir toz tabakası tüm derenin dibi boyunca tabana çökmüş. Derenin içindeki çakıl taşları, su yosunları, ağaç dalları sanki bir çöl görüntüsünde, incecik bir toz tabakasıyla kaplı. Burada da, gürültümüzden korkup suya atlayan bir iki kurbağa dışında yaşam belirtisi yok. Derenin, genişlediği, suların derinliğinin biraz daha arttığı bölümündeki mavilik çok belirgin. Tarlalar içinden araçlarımızı bıraktığımız yol kenarına geri dönerken, 5-10 yıl önce bu bölgenin dönümlerce biber ve domates tarlası ile dolu olduğunu anlatıyor Cengiz Keleş. 20-25 yıl tarımla uğraşan Keleş, tarlanın verimi yarı yarıya düşünce bırakmış çiftçiliği. Bunun nedenini ürünlerdeki verim düşüşüne bağlıyor “Hatalı sulama, aşırı gübre kullanımı ve 10 kilometre uzaklıktaki termik santral burada verimi iyice düşürünce benim gibi hemen herkes bıraktı” diyor. Küçüktepe köyünün köprüsünün altında ölü balıklar karın üzeri suda yüzüyor. Buradaki suyun dibi de ince toz tabakası altında. Görebildiğimiz kısımlarda onlarca küçük balık ölüsü vurmuş kıyılara ve suyun dibine. Bazıları da suyun kenarına gelmiş, solungaçları ve ağzı açıp kapanıyor. Nefes almaya çalışıyor, can çekişiyor. Kocabaş çayı Küçüktepe köyünden Biga’ya doğru yavaş yavaş akıyor. Çay içinde yaşayanları öldürmüş, adeta geçtiği yere ölüm taşıyor. Kömür ocaklarından mı, kurşun ya da altın madenlerinden mi ya da yakınlarındaki seramik fabrikalarından mı kaynaklı olduğu belli olmayan ‘zehir’ Kocabaşla Marmara’ya taşınıyor. (Çanakkale/EVRENSEL)