30 Ekim 2014 02:00

Memleket futbolu batarken... (1)

Memleket futbolu batarken... (1)

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Futbol çöküyor, tribünler eriyor.
Aylardır nedenlerini yazıyoruz bu sütunlarda.
Merkez medyada sayısı iyice azalan birkaç sağduyulu kalem dışında,  futbolun çöküşüne, tribünlerin eriyişine sağlıklı yaklaşabilen yorumcu neredeyse kalmadı.
Ne siyasal iktidarın tam saha presi altında olan Futbol Federasyonuna laf söyleyebiliyorlar, ne de artık maaşlarının önemli bir bölümünü aldıkları “passolige”.
Kendimiz çalıyor kendimiz dinliyoruz ama olsun nasıl olsa anlatmaya idmanlıyız.Biz yine başka açıdan olayı anlatmayı deneyelim en azından “Günah bizden gitsin”.
Biliyorsunuz, geçen aylarda, Birleşmiş Milletlere bağlı Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütünün (OECD), Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nın (PISA) düzenlediği eğitim araştırması raporu çok tartışıldı.
Hatırlayalım.
Her üç yılda bir düzenlenen ve uluslararası bir referans olarak kullanılan PISA’nın temel amacı her ülkenin eğitim sisteminin 15 yaş grubu gençleri ne denli iyi eğittiğini ölçmektir.
Ayrıntısına girmeden, PISA testlerinde öğrencilerin üç alanda; matematik, okuduklarını anlama ve fen bilimlerinde bilimsel bilgiyi özümseme becerileri ölçülür.
En son 2012 yılında yapılan PISA’nın sonuçlarına göre Türkiye her üç alanda da OECD ülkelerinin ortalaması altında kalırken, matematik ve fen alanlarında son sırada, okuma anlama becerileri alanında ise sadece Slovakya’yı aşarak sondan ikinci sırada yer aldı.
Bir futbol yazısında neden bunları anlatıyorum?
Aslında çok basit, matematik, fen bilimleri ve okuma anlama becerilerinde ortalama bir düzeye erişmeniz, futbol dahil gündelik hayatınızın her boyutunda aklın ve bilimin yolunu takip etmenizin önemine işaret eder.
Futbol dahil bütün spor dalları matematik ve fizik kurallarını asgari düzeyde bilmeyi gerektirir. Topa nerede, nasıl, hangi şiddette, hangi açıyla vuracağınız asgari bir donanım gerektirir. Tek başına “yetenek” modern futbol için yeterli mi?
Nitekim milli takımın Euro 2016 için mücadele ettiği ve yenemediği İzlanda, Letonya, Belçika ve mart ayında oynayacağı Hollanda PISA sıralamasında Türkiye’nin çok üstünde. En yakın olan İzlanda ve Letonya, Türkiye’ye yirmi basamak fark atmış durumda.
Bu ülkeler aklın ve bilimin çizdiği yolu futbola uygulayarak, modern futbolun gereklerini yerine getirip UEFA sıralamasında basamakları atlarken, memleket futbol takımının basamakları ikişer, üçer düşmesi tesadüf mü?
Memlekette aklı, bilimi hakim kılmaya çalışan teknik direktör taifesi, “İstatistikle akıllarını bozmuşlar”, “Koşu mesafesi de ne ola ki?”, “Bize atlet değil futbolcu lazım” diye aşağılanırken; “Yürüyün aslanlarım”, “Vurun, kırın, parçalayın” diyen ve maç boyunca yumruk yaptığı eline öteki eliyle şaplak atıp “İleride bas” işareti yapan “imparator” lakaplı Fatih Terim’in memleket futbol direktörü yapılması nasıl açıklanır?
Devam edelim, Galatasaray’da Ünal Aysal yönetiminin çöküşe gittiği ve bırakıp gideceği kaç zamandır yazılıyor ve dillendiriliyor?
Avrupa’da arka arkaya gelen yenilgiler sonrasında fatura, “deneyimli” yorumcular tarafından Prandelli’ye kesildi.
Memleketin en “elit” ve “eğitimli” olma iddiasındaki yeni Galatasaray yönetiminin futbolda kötü gidişi durdurmak için attığı adım ne?
Futbolcularla arası çok iyi olan, “Hadi aslanlarım, Allah’ın izniyle bu maç bizim” gazını iyi veren, kazanınca “I love you” şarkısı söyleyip, kaybedince “gözyaşlarına” gömülen AbdurrahimAlbayrak’ı futbol şube sorumlusu yapmak. İşin daha ilginci koca koca yorumcuların Albayrak’ı bir kurtuluş reçetesi olarak sunması. Sanırsınız Galatasaray Almanya’ya gittiğinde Dortmund kaçacak delik arayacak.
Ve daha da vahimi PISA testine girse memleket ortalamasına daha da dibe çekecek olan Demirören ve yönetimi, memleket futbolunu yönetme iddiasıyla hâlâ iş başında.
İstisnalar bir tarafa, yönetici, futbolcu, taraftar, medya çalışanı hepsi bu eğitim sisteminde yetişiyor.Bu zihniyetle, bu 4+4+4 eğitim sistemiyle daha çok “Allah’ın izni ve mehter marşıyla” Avrupa maçına çıkılıp, 4 yiyip geri dönülür.
Ama yorumcuların konumu yeter ki “Allah siyasal iktidara ve passolig uygulayıcılarına zeval vermesin” olunca anlamak belli ki zaman alacak.
Bu konu önemli ama yerimiz dar, ilk fırsatta biraz daha açmak üzere.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...