30 Ekim 2014 02:00

Yetkililerin görevi 'Ermenek'e hücum' mu?

Yetkililerin görevi 'Ermenek'e hücum' mu?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Daha Soma’da hayatını kaybeden 301 işçinin toprağı kurumadan, daha Somalı madencilerin hayatını alan göstermelik denetimlerin sorumluları ortaya çıkarılmadan, daha 301 kişinin katili olan patronlar ve bakanlık sorumlularından bu toplu katliamın hesabı sorulmadan,
daha Somalı işçilerin madenlerde iş güvenliği koşulları sağlanmadan, daha Somalı madenciler, ücretlerini almak için bile eylemlere başvurmak zorunda kalırken,…
Önceki gün öğle saatlerinde Karaman’ın Ermenek ilçesine bağlı Pamuklu Köyü Has Şekerler Şirketine ait kömür ocağında 18 işçinin su baskını sonrasında ocakta mahsur kaldığı haberi geldi.
Soma’daki halk tepkisinin yineleneceğinden korkan devlet ricali Ulaştırma Bakanı, Enerji Bakanı ve Çalışma Bakanı öncülüğünde “kaza” (Bu “kaza” yerinin bir toplu cinayet mahalline dönüşmesinden korkuluyor) yerine hücum etti! (*)
3 Bakan 353 kişilik “kurtarma ekibi”, 3 helikopter 21 ambulans, 30 araç, 2 “Ahtapot”un (Birisi yolda kaza yaptı ve üç görevli yaralandı) bölgeye sevk edildiği büyük bir gürültüyle duyuruldu. Görevleri  “Kazaları” olmadan önlemek için gerekli denetimi sağlamak olanların kazadan sonra yeldir yepelek yollara düşmesinin ne anlamı vardır ki?
Bu kadar “kurtarıcı”nın olduğu “kaza” ile ilgili olarak bu yazının yazıldığı saatlere kadar olanlar şunlardı: Ocakta iş güvenliği koşulları yerine getirilmediği için haziran ayında ceza kesilmiş ve kısa bir süre sonra da patronun “koşulları yerine getirdiği”ne karar verilerek ocakta “çalışılmasına” izin verilmiş. Ancak patron işçileri, “Yoksa ocağı kapatırım!” tehdidiyle öncekinden bile kötü koşullarda çalışmaya zorlamış!
“Kaza”dan 28 saat sonra kameralar karşısına geçen, Soma katliamının örtbas edilmesinde başarılı hizmetler veren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız; “Ocakta 11-12 bin ton su var. Suyun nereden ve nasıl geldiği bilinmiyor. Muhtemelen ocağa su gelmeye devam ediyor” diyerek, aradan geçen uzun zamana karşın bir adım bile atılmadığını itiraf etmiştir. Örneğin geçen uzun zamana karşın, ocağı basan su “Terk edilmiş eski ocaklarda biriken su mu yoksa bir yeraltı su kaynağından mı gelmiştir”; üç bakan, 353 kişilik kurtarıcı ekibi, onca uzman vb. buna bile yanıt verebilmiş değildir!
Ocakta çalışan eski işçiler, daha önce de bu ocakta iki kez benzer su baskınlarının olduğunu ama o sırada işçiler ocakta olmadığı için bir ölüm olmadığını belirtiyorlar. Dahası, işçiler uzunca bir zamandan beri ocakta su sızıntılarının olduğunu ama işletme yetkililerinin üretimi düşürmemek için bunları önemsemediğini söylüyorlar.
Bu yüzdendir ki iki oğlu madende mahsur kalan Şükrü Haznedar, “Allah’tan ümit kesilmez ama devlet buraya bomboş gelmiş, sadece gövde gösterisi” diyerek tepkisini gösterirken belki de iki gündür yürütüldüğü iddia edilen “kurtarma seferberliği”ni çok sade biçimde ifade ediyordu.
Teknolojinin bu ölçüde geliştiği ve cumhuriyetin 91. yılının kutlandığı bir dönemde 18 işçinin daha hayatını alıp gittiğinden derin kuşku duyulmasının bir tek nedeni vardır; sömürücü patronlar ve hükümetlerinin işçilerin canına kastedecek bir kâr hırsıyla sömürü çarkını döndürmeye devam etmeleridir.
Bu vahşi sömürü çarkını çevirmenin baş aktörü bakanların; Başbakanın, Cumhurbaşkanının “kaza yerine” hücum etmelerinin nedeni buradaki sorumluluklarının üstünü örtme, işçilerin, emekçilerin tepkilerini yerinde boğma amaçlıdır.
Ve tabii facianın üstünden bunca zaman geçtiği halde Türk-İş, Hak-İş ve pek çok bağlı sendikanın bu facia ile ilgili hiçbir seslerinin çıkmamış olması sendika bürokrasisinin duyarsızlığının nasıl kalın bir nasır bağlandığının yeni bir göstergesi olmuştur.
Ve şu ana kadar gerçek bir tepkiyi de faciayı duyunca Ermenek’e gitmek için yola çıkan Somalı işçilerin göstermiş olması da sendikal bürokrasiyle işçilerin nasıl karşı karşıya geldiğini göstermiştir.
KESK’in, DİSK’in, sınıftan yana sendikacıların ve her iş kolundan sendikaların, emek örgütlerinin her türden işçi çevresinin Ermenek’teki facia karşısında Soma katliamından beri olup biteni değerlendirerek bir tutum geliştirmesi son derece önemli olacaktır.  
 (*) Bu yazı yazıldığında henüz Ermenek’e gitmemişti ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet resepsiyonunu iptal ederek Ermenek’e gideceğini açıklamıştı.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa