Bir dostu uğurlarken...
Fotoğraf: Envato
Sanat Emekçisi, Tiyatronun Delikanlısı, Sahnelerin ve Kameranın Yetenekli Oyuncusu Recep Yener, pazar günü yoksul ve yalnız olarak bu lanet dünyayı terk etti. O gitti, bir yanımız eksik kaldı, biraz daha azaldık…
Adam gibi adam Recep Usta’nın kalbi, bu hayatın yüküne daha fazla dayanamadı ve ustanın bedenini aldı kara toprağa yatırdı, ruhunu da gökyüzüne savurdu. O şimdi perde aralığından, sofitadan ve kulisten bizleri dinliyor ve izliyor.
Recep Yener gerçek bir sanatçı, halktan biri olarak yaşadı. Yalnızdı. Çevresinde çok kimse olmasına karşın o yalnızlığı tercih etti. Oyunculuğunun yanı sıra senaryo da yazardı ama bu yanını kimse bilmezdi. Çünkü mütevazılığından bunu kimseye söylemezdi.
Sorumluluk sahibi bir insan olarak düşünen ve üreten bir insandı. Bütün ilişkilerinde dürüst, yalansız ve samimi bir anlayış ve tarzı vardı.
Sanatı, sahneyi içselleştirmiş, oyunculuğu seven, sahnede olmaktan haz duyan bir yaşamı vardı ama o hayat kendisine trajik bir oyun oynadı ve zamansız olarak rolünü tamamlamadan perdeyi kapattı.
Rampa’yı ilk kurduğumuzda tadilat sürecinde üç kez uğradı, beğendi, mutlu oldu. Çıkarken, “Burayı yaşatalım, bana ihtiyaç duyarsan her daim arayabilirsin” dedi.
Gün geldi, deneyimli oyuncuya ihtiyaç oldu. Aradım kendisini, “ Beşiktaş’tayım, 20 dakikaya oradayım” dedi ve telefonu kapattı. Söylediği saatte geldi, konuştuk hiçbir koşul öne sürmedi, anlaştık ve birlikte çalışmaya başladık. Ama olmadı işte…
Bu ülke ne kadar hoyrat. Bu halk, bu toplum sanatçısına ne kadar vefasız, ne kadar gaddar ve bir o kadar merhametsiz…
Sanat gözden düşürülürken susuyoruz…
Sanatçı itibarsızlaştırılarak çukura atılıyor, oralı olmuyoruz…
Tiyatronun çanına ot tıkanıyor, sesimizi çıkarmıyoruz…
Peki, biz ne biçim bir halkız, toplumsal yönelimimizin hedefinde ne var? Bunu anlayan, sorgulayan kaç kişi var ve neredeler, bu absürt gidişe karşı çıkanların sayısı ne kadar? Bitirirken; bir cümlede bu mecrada iş yapan, kazanma hırsı ile arkadaşlığı, dostluğu, paylaşımı unutan, merhamet duygusunu öldürmüş, vefasız, bencilliğin derin anaforunda ruhunu kaybetmiş olanlara söylemek isterim. Bu zevki sefa baki değil, paranız arkadaş ve dost edinmenize yardımcı olmaz. Dostluk ve dayanışma bir gün size de lazım olacak bunu bilesiniz.
O gün, cumartesi gecesi ve pazar günü hastanenin bahçesi tenha ve bir o kadar da hüzünlüydü. Başında bekleyenler arasında bir kaç figüran, Yener’in oyuncu arkadaşları ve birkaç dostu vardı. Fakat (Erol Avcı’nın dışında, kendisinin çok yardımı oldu) oyuncunun emeğinden semirmiş yapımcılar, TV patronları, tiyatro sahipleri yoktu. Onlara da yazıklar olsun.
Sanatçıya “artiz” diye hitap eden bir egemenliğin son kurbanıdır Recep Yener.
Hayatı ve anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
Işıklar içinde uyusun.
- Bir üslup, bir tavır: Ferhan Şensoy 02 Eylül 2021 00:09
- Osman Kavala 26 Temmuz 2020 00:06
- Sanatçıların işsizliği 18 Temmuz 2020 22:59
- Rıfat Ilgaz ile Asım Bezirci; iki koca çınar 04 Temmuz 2020 23:54
- Bir Güney Cihangir Hikayesi; Der Flamingo 20 Haziran 2020 23:33
- Karanlık Hikâye 07 Haziran 2020 00:05
- Kanayan coğrafyanın imgesi 10 Mayıs 2020 00:01
- Hayatı karşılayan şiirler 12 Nisan 2020 00:02
- Ferhan Şensoy’dan Gecedeste 29 Mart 2020 00:15
- Sağanak adımlarla düşlere, ütopyaya 14 Mart 2020 20:52
- Ağaçlar ayakta ölür 07 Mart 2020 22:00
- Muzaffer İlhan Erdost’a saygı 29 Şubat 2020 23:38