Erdoğan ve AKP kaybetti halklar kazandı!
Fotoğraf: Envato
Türkiye’nin, çok partili sisteme geçilmesinden bu yana, en önemli seçimi dün yapıldı.
Yıllardır sermaye partilerinin gölgesinde keyif çattığı baraj yıkıldı!
Kesin olmayan seçim sonuçlarına bakıldığında sadece “baraj”ın aşılmadığı aynı zamanda AKP’nin tek başına hükümet kurmasının da olanaksız olduğu anlaşılmaktadır. Ki; bu da AKP için 400 milletvekili isteyen, “Ya devlet başa ya kuzgun leşe!” diyerek kendisini ortaya atan Erdoğan ve AKP için sonuçların tam bir hüsran olduğu anlamına gelmektedir.
Kısacası AKP’ye 13 yıldır kolay “seçim zaferleri kazandıran” dünyanın en adaletsiz seçim sistemi, “yüzde 10 barajlı sistem”, bu sefer AKP’nin, onun doğal ve fiili lideri Erdoğan’ın üstüne yıkıldı. Baraj sularının önüne kattığı AKP’nin nereye kadar sürükleneceğini, sürüklenirken nasıl ve kaç parçaya ayrılacağını hemen önümüzdeki günlerden itibaren görmeye başlayacağız.
“Barajın yıkılması”nın siyasi sonuçlarını, bu sonuçların ülke siyasetinin yeniden biçimlenmesi için nasıl etkiler yaratacağını, bu parlamentodan nasıl bir hükümet çıkacağını (çıkmayacağını) önümüzdeki günlerde tartışacağız elbette.
Ama şimdiden şunları söyleyebiliriz:
1) Bugüne kadar HDP’ye oy vermemiş, diğer partilerden azımsanmayacak sayıda yurttaşın HDP’ye oy verdiği anlaşılmaktadır. Halkın önemli bir kesimi bugün AKP’yi durdurmanın tek yolunun HDP’ye destek vermekten geçtiğini bilerek oy vermiştir. Bu da halkın politika bilincinin, kendisine “solcu”, “Gezici”, “komünist”… gibi sıfatlar takan kimi parti ve çevrelerden daha ileri olduğunu göstermiştir. Bu elbette “babadan dededen kalma partilerle siyasete devam” takıntısının geride kaldığını, halkın ülke çıkarları doğrultusunda diğer partilerden kişilerle, kendi partilerinin yönetimlerine karşın birleşmekten geri durmayacağını göstermiştir. Bu, ülkede siyasetin yeniden yapılanması imkanını göstermesi bakımından çok önemlidir.
2) Halk, başkanlık sistemine, AKP’nin Erdoğan’ın kişisel partisi gibi peşinden sürüklenmesine, Saray şaşaasına, rüşvet ve yolsuzluğa, kibre, keyfi yönetime, hot zotçuluğa, din-mezhep-Kur’an istismarcılığına, ‘ben yaptım oldu’culuğa, kişisel diktatörlük heveslerine, basını susturma girişimlerine… Erdoğan’ın şahsında temsil olunan kişisel diktatörlük gösterilerine “hayır” demiştir!
3) Bu sonuç, laik ve demokratik Türkiye mücadelesi, çözüm süreci, Alevi sorununun çözümü, özgürlüklerin sınırlarının genişletilmesi için geniş bir imkana işaret ettiği gibi; halkın, “eğitimin dini referanslara göre düzenlemesi”, “dindar geçlik”, “muhafazakar toplum inşası” gibi “Müslüman Kardeşçi” hayallere prim vermeğini de göstermiştir.
4) Bu sonuç aynı zamanda Ortadoğu’da AKP’nin bölge politikalarına “hayır” anlamına gelirken, bölgede faaliyet gösteren, AKP Hükümeti’nin ideolojik, diplomatik (ve mali) desteğini arkasında gören İslamcı örgütler ve çevreler için de hüsrandır. Tersine bu sonuçlar, Ortadoğu’da şeriatçı güçlere, dinci terörizme karşı mücadele eden laik ve demokratik bir Ortadoğu düzeni için mücadele eden herkes için de moral ve motivasyon dayanağı olacaktır.
5) Bu Meclisten bir koalisyon hükümetinin çıkmasının da çok zor olduğu dikkate alındığında, kısa bir süre sonra “erken seçim”in tartışılmaya başlanması da kaçınılmaz görünmektedir. 7 Haziran Seçimi, AKP döneminin sonunu getirmiştir. AKP bir biçimde çeşitli partilerle koalisyonlar kursa da ya da “azınlık hükümetleri”yle iktidar olsa da artık “AKP dönemi”, “Erdoğan dönemi” gibi adlarla anılacak bir “devri iktidar” olmayacaktır.
Peki, AKP’nin mutlak iktidarı varsayımı üstünden kurgulanan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “fiili başkalık sistemi”nin geleceği ne olacaktır?
Ya Erdoğan “Sezer gibi” bir Cumhurbaşkanlığına razı olacak ya da çok geçmeden Cumhurbaşkanlığı bir sistem, bir rejim sorunu olarak “halledilmesi” gereken bir meseleye dönüşecektir.
Tabii bütün bunlar, öyle dümdüz, kendiliğinden değil, tersine sert mücadelelerle olacaktır. Bu yüzden de yarından itibaren Türkiye “seçimi kazananlar” için güllük gülistanlık bir ülke değildir. Çünkü; AKP ve Erdoğan, hükümete sahip olmasa da devletteki kadrolarla ve Cumhurbaşkanlığı üstünden, iktidarını sürdürmek için her yola başvuracaktır. AKP hükümetinin düşmüş olması, işin asıl zor kısmının aşıldığı anlamına gelmemektedir.
7 Haziran Seçimi’nin özeti AKP’nin ve Erdoğan’ın kaybettiği halkların kazandığı bir seçim olduğudur. Ötesini bundan sonra konuşup tartışacağız.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00