Koalisyonun yumuşak karnı: Dış politika
Fotoğraf: Envato
Koalisyon için düşünülen birleşimlerin hangisi gerçekleşirse gerçekleşsin, içinde AKP olan bütün seçeneklerin en temel problemi, şu anda da çözümsüz uzantılarıyla devam etmekte olan dış politika ve özellikle de Suriye sorunu olacaktır. AKP dışında Meclise giren bütün partiler, geçmiş yılların bütün ilişkilerinde belirleyici rol oynayan bu politikanın tümüyle karşısında olduklarını, gerek öncesinde gerekse seçim sürecindeki bütün beyanlarında açıklamışlardır. Yüz binlerce insanın göçüne, uluslararası skandallara, bölgede ağır tecride, Birleşmiş Milletleri de kapsayacak kadar genişleyen bir uluslararası yalnızlaşmaya yol açan bu politika, aynı zamanda on iki yıllık AKP iktidarının varlık koşulu haline gelmiştir. Bütün propaganda temalarını, iç ilişkilerini, ekonomik önceliklerini, gelecek perspektifini belirleyen bu olmuştur. Bundan vazgeçmesi, değiştirmesi, ertelemesi mümkün değildir.
İki gündür Tİl Ebyad merkezli gelişmeler ve bu konuya ayrılmış genişletilmiş Bakanlar Kurulu toplantısının gündemine bakıldığında da, önümüzdeki günlerde içeride ve dışarıda atılacak her adımın bu sorunla bağlantılı olacağı açıkça görülmektedir.
CHP’nin koalisyon için öne sürdüğü 14 şart içinde, yedincisi son derece belirsiz ve genel laflar arkasına gizlenmiş biçimde bu konuya değinmektedir: “Barış eksenli, ülkenin çıkarları üzerine inşa edilmiş yeni bir dış politikaya ihtiyacımız var. Var olan mevcut yapı Türkiye’yi dış politikada ciddi açmazların içine soktu.”
CHP, aslında AKP’nin dış politikasının iktidar partisi için hayati önemini biliyor ve burada yapılacak bir değişikliğin, Erdoğan’ın elinden örtülü ödenek yetkisinin alınmasından çok daha belirleyici olduğunun da elbette farkında. Fakat AKP tarafından olağanüstü karmaşık ve içinden çıkılması hayli güç olan bu sorun hakkında konuşabilmek için yeterince hazır değil. Öte yandan, bir ucu kaçınılmaz biçimde Kürt sorununa bağlanacak olan dış politika değişikliği için gerekli bir programa ve bunu uygulamak için gerekli cesarete de sahip değil.
MHP ise, kendi sahasında top çeviriyor. Bir koalisyonda yer alma niyeti yok, Bu yüzden de muhtemel bir erken seçimde AKP’yi sıkıştıracak konularda Meclis gündemi tasarlamakla meşgul. Ne var ki, onun da hükümette yer alması halinde, mevcut dış politikanın bu haliyle uygulanmaya devam etmesi, onu doğrudan etkisiz eleman haline getirecek, hükümete katılmış olmasını açıklanamaz hale getirecektir.
HDP’nin herhangi bir koalisyon bileşiminde yer almayacağı söylenebilir. Olsa bile, Rojava aleyhine ve Suriye krizini derinleştirerek kendisine yol açmaya çalışan AKP lehine bir program izleyebilmeleri hiç mümkün değildir.
Bütün bu gerçekler ışığında, barışçı ve demokratik bir programın AKP’yle birlikte uygulanamayacağı, buna birazcık yaklaşan bir AKP’nin kendi varlık temelleriyle çatışmaya gireceğini söyleyebiliriz. AKP, kendi dışında bir ya da birkaç partiyle koalisyon kurmak istiyorsa, kendinden vazgeçmeyi göze alacaktır! Böyle bir ihtimal yoktur.
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- İki ucu savaş değneği 24 Mayıs 2017 00:56
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43