26 Ekim 2015 00:56

Acıları ortaklaştırabilmek

Acıları ortaklaştırabilmek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Haftalar var ki yazamadım. Yazmam gereken başka yazılar, okunacak kitaplar, dostlarımın, yoldaşlarımın beni onurlandırıp istediği önsözler, hepsi beklemede. En son acıları kanıtlamaktan söz etmiştim. Nereden bilebilirdim yeni, çok ağır acılardan geçeceğimizi, hem de bu acıların orta yerinde tanıklığa soyunacağımızı. Kanıt mı demiştim, buyrun size kanıt. Ankara’nın en sevdiğim yerinde, o güzelim tren garının önünde 69 bedenin etrafa saçılmış parçalarını topladık birer birer. Bağımsız gözlemciler olarak sevgili dostum, kardeşim Ümit Biçer ile birlikte iki ayrı bombanın patladığı, biz “uzman”ların “A” ve “B” diye adlandırdığı iki alanda o güzelim pankartların, flamaların her kaldırılışında altında yatan güzelim insanlara mesafe koyabilir mi harfler, diye denedik, olmadı. Alandaki 6 saatlik çabanın sonunda daha 253 parça toplanacaktı yüreğimiz paramparça. Hala sayısını tam telaffuz edemediğimiz ölümlerle Morgda yeniden yüzleşecektik sonra. Ankara’nın hastanelerinden koşup gelmişti adli tıpçılar desteğe, İstanbul’dan yollara düşmüştü uzmanı teknisyeni ya, hangi destek gövdemizin orta yerinde açılan boşluğu doldurabilirdi, bilmem. O bombalar hepimizin içinde patlamıştı, dört bir yana dağıldı parçalarımız. Üzerine basıp geçenlere inat, kalktık her birimiz yerden. 

Hiç kimse kalmasın yerde diye, bu ülkenin yüz akı meslek örgütüm TTB başta olmak üzere, TİHV, Türkiye Psikiyatri Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Travma Çalışmaları Derneği,  TODAP ve Türk Psikologlar Derneği daha dün bir katliamın acısıyla başa çıkmak için başlattığımız dayanışmayı genişleterek Suruç Psikososyal Dayanışma Ağını Psikososyal Dayanışma Ağı adıyla yaygınlaştırma kararı aldı. Her gün artarak devam eden katılımlarla bu katliamların orta yerinde yüreği paramparça insanlara gönüllü destek sunmaya başladılar ve bu çalışmayı TİHV’in temsilcilikleri olan illerde bu temsilcilikler üzerinden, olmayan illerde de çalışmanın içindeki örgütlerin belirlediği ve duyurmaya başladıkları birimler üzerinden sürdürüyorlar.

O bombaların acısı yüreğimizde Cizre’ye gittik ardından. TİHV Cizre’de ve Botan bölgesinin tamamında yaşanan ağır hak ihlallerinde örselenmiş bedenlere, yüreklere bir nebze olsun destek olma refleksiyle ve Cizre’de yaşayan, çalışan, acıları yaşarken, tanıklık ederken bir yandan da desteğini sunan, desteği yaygınlaştırmak için insanüstü çaba sarf eden meslektaşlarımızla, sağlık çalışanlarıyla birlikte bir başvuru merkezi açtı geçen hafta. Birlikte Cizre sokaklarında dolaştık, yaşanan katliama tanıklık ederken, umudun sıcaklığıyla sarıp sarmaladı dostlarımızın ışıklı gözleri bizi. Bir kocaman taziye evine dönüşmüş şehirde çocukların zafer işareti yapmaya çalışan tombul parmakları okşadı ruhumuzu. Biz desteğe giderken, desteği alanlar olduk. Dayanışmanın sağaltıcı nefesini çektik içimize doyasıya.

Garı düşündüm sonra yeniden. Benim için 10 Ekim sabahına kadar taşıdığı anlamı. Konya’da tamamlamıştım mecburi hizmetimin kalanını. Ankara’nın Yahya Kemal gibi İstanbul’a dönüşlerini seven ben, Cumartesi sabahları Konya’dan Ankara’ya gelmeyi, Gar Lokantasında sabah kahvaltımı yaptıktan sonra heyecanla Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının o hafta vereceği konseri beklemeyi sever olmuştum. Çok sevdiğim uykumdan vazgeçip de Konya’dan Ankara’ya gidişleri özlemeyi. Şimdi Ankara Garı parçalanmış bedenler, yaşamlar, anısına bir karanfil koyabilmek için beklerken bir sabah karşılaştığımız polis barikatları, acımızla alay eden sırıtışları ile mi yer edecek belleğimde, belleğimizde?

Hiç olmazsa bir karanfil bırakabilseydik her bir yaşama, acıları ortaklaştırabilseydik eğer, bir zamanların güzel anılarıyla yaşamaya devam edebilirdik belki ama acılarımızı kanıtlamak zorunda bırakanlar, acımızı ortaklaştırabilmemize olanak vermezken, zor, çok zor…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa