Şehit üretme yarışı

Ocak ayında Diyanet Vakfı tarafından düzenlenen “Uluslararası İyilik Ödülleri” ve diğer “iyilik” çalışmalarını ele almıştım. Listede Deniz Feneri Derneğinin düzenlediği “iyilik” konulu fotoğraf yarışması, “İyilik Okulu” ve “Aile Katılımlı İyilik ve Nezaket Yarışması” vardı. Genç İHH tarafından düzenlenen “İyiliği Yakala” fotoğraf yarışması vardı. Şura Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği Elbistan Temsilciliğinin düzenlediği, “İyilik Mutfağı” başlıklı pasta yarışması vardı. Hatta “İyilik Sempozyumu” vardı. Sanki Türkiye “iyilik” ile dolup taşıyor. Oysa bütün bu “iyilikler” bir yarılmanın ya da cinnetin perdeleri. Perdenin arkasında akıl almayacak denli korkunç işler yürütülüyor.
Bu “iyilik” işlerinin başını çeken Diyanet o kadar “iyi” ki, artık çocukları şehit olmaya özendirmeye çalışıyor. Bunu gizlemeden, açık açık yapıyor. Çünkü iktidar da öyle yapıyor. Diyanet son yıllarda tam anlamıyla bir siyasi araca dönüştürüldü. Artık iktidar ne isterse onu gerçekleştirmeye çalışıyor. Diyanete birkaç bakanlık bütçesinden daha fazla para sağlanması da zaten bu yüzden.
7 Haziran sonrasında başlatılan savaş siyaseti gereğince “şehitlik” miti yeniden dolaşıma sokuldu. Hem de en üst düzeyden. Bir bakan, “Şehit olmak arzusunu” dile getirdi. Cumhurbaşkanı da, eşi de şehitliği övdü. Diyanet de övüyor. Ama artık hedefte çocuklar var. Çocuklara çekici gelebilecek çizimler hazırlatılmış, çizimlere mesajlar eklenmiş; çocuklara yönelik bir yayın dolaşıma sokulmuş. Amaç, “Şehit olun” mesajını benimsetmek.
Bu yayında bir çocuk, “Keşke ben de şehit olabilseydim” diyor. Çocuklar ölümün acı verebileceğini düşünebilirler. Bu nedenle, “Şehitler acı çekmez” denmiş. Ölüm hem acısız, hem de ödüllerle süslü. Şehit olanın “Günahları bağışlanır” denmiş. Cennette o kadar büyük ödülleri var ki, bir insan “On defa şehit olmak” istermiş.
Diyanet gençleri ölüme gönderme siyasetini apaçık destekliyor. Görev çocukların ölmeyi istemesini sağlamak. Çocukları ölüme teşvik etmek çok kolay değil. Bu nedenle peygamberden alıntılara başvurulmuş. Hem ikna edici, hem de sorgulanması zor. Amaç, çocukları şehitliğe özendirme siyasetinin sorgulanmasını engellemek. Bütün bunlar artık zirveye çıkarılan dini siyasete araç etme stratejisinin korkunç bir örneği.
***
Diyanet gibi, “Şehit olunca cennete gideceksiniz” mesajını veren başka kuruluşlar eskiden de vardı, bugün de var. Bunlardan biri, IŞİD. İntihar saldırısı gerçekleştirecek fedailere aynı mesajı veriyorlar. Yani, İstiklal Caddesi’ndeki saldırıyı, Suruç Katliamı’nı, 10 Ekim Katliamı’nı düzenleyenler bu mesajı kullanıyorlar. Türkiye’yi kana bulayan bu katliamlar sanki olmamış, sanki insanlar acılara boğulmamış gibi, Diyanet de bu mesajı ve zihniyeti yaymak peşinde. Bunca insanın ölümüne yol açan, insanları dehşete düşüren bir zihniyetin tıpatıp aynısını bir kamu kurumu Türkiye’de çocuklara yaymaya çalışıyor. Çocuklar büyüyecek ve iktidar istediğinde ölüme koşacaklar.
Cumhurbaşkanı Yozgat’ta “Allah yolunda ölenlere öldürülenlere ölüler demeyin,” demiş. Sonra da, çocuklarını “Haydi yavrum git ya gazi ol ya şehit” diyerek savaşa gönderen annelerin ellerinden öptüğünü belirtmiş. Yozgat’ın 10 şehit vererek “şehadet mertebesine” ulaştığını vurgulamış. Bu sözler bir savaşa hazırlık yapıldığını ve ölüme gidecek daha çok genç yaratılmak istendiğini gösteriyor.
***
Ocak ayında yazmıştım: Türkiye kötülüğe batarken “iyilik faaliyetleri” artıyor. Çünkü “iyilik” göz boyamak için anahtar bir kavram. Biz “iyilik” istemiyoruz. Biz “iyilik pastası” istemiyoruz. Çocuklar ve gençler “iyilik masalları” dinlesin istemiyoruz. Onların ezilmemesini istiyoruz. Özgürleşmelerini, ezilenlerin yanında olup sömürüye ve her türlü adaletsizliğe karşı çıkmalarını istiyoruz.
Türkiye’de “iyilik yarışı” yanında, bir şehit üretme yarışı sürüyor. Çocuklardan yana olan bizler, onları ölüme özendirmenin utanç verici olduğunu düşünüyoruz. Çocukları bir nesne olarak görenler onlara sömürüyü, istismarı, tecavüzü, hatta ölümü uygun görüyorlar. Biz tam tersini istiyoruz. Biz çocuklar yaşasın, hem de adil bir dünyada özgürce yaşasın istiyoruz. Çocuklara bugün verebileceğimiz en güzel armağan barıştır, barış!