02 Mayıs 2016 01:00

Her şeye karşın yaygın ve kitlesel bir 1 Mayıs!

Her şeye karşın yaygın ve kitlesel bir 1 Mayıs!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü, 1 Mayıs, bütün dünyada; işçiler, emekçiler, kendi geleceğini, 1 Mayıs’ın sömürüsüz, savaşsız bir dünya idealinden yansıyan değerlerinde gören halk kesimleri tarafından kutlandı.

Avustralya’dan başlayarak batıya doğru akan bir nehir gibi, işçi sınıfının talepleri ve umutlarını dalgalandırdığı bayraklar, işçilerin sıkılı yumrukları eşliğinde bütün dünyaya yayıldı.

Türkiye’de de dün pek çok merkezde 1 Mayıs, işçiler, sendikalar, çeşitli emek örgütleri ve emekten yana siyasi çevreler tarafından yaygın biçimde kutlandı.

Tarsus, Adana, Urfa’da 1 Mayıs, “mitinge saldırı olma ihtimali” nedeniyle tertip komiteleri tarafından iptal edilirken, Antep’te ise, Emniyet Müdürlüğü yakınında bombalı araçla yapılan saldırı nedeniyle tertip komitesi tarafından iptal edildi. Antep’teki saldırıda iki polis hayatını kaybederken 13’ü emniyet görevlisi 18 kişi de yaralandı. Taksim’de de, Taksim Meydanı’na çıkmak isteyen kimi siyasi gruplarla polis arasındaki çatışma sırasında yoldan karşıya geçmek isteyen bir kişi panzer altında kalarak hayatını kaybetti.

SINIF VE BARIŞ TALEPLERİYLE  

Bir yandan Hükümetin içeride ve dışarıda savaş politikasının öte yandan canlı bomba saldırıları gibi toplumun geniş kesimlerini terörize eden ortama karşın, 1 Mayıs Türkiye’de; Diyarbakır’dan İstanbul’a, Rize’den Antalya’ya, Ankara’dan Trakya’ya, İzmir’den Van’a ülke sathında yaygın biçimde kutlandı.

Ülke sathında yapılan, irili ufaklı kutlamaların tümünde;

1-) Kiralık işçilik ve özel istihdam büroları yasasının çıkarılmasına, kıdem tazminatının tasfiyesine yönelik hazırlıklara, taşeron çalışmasına, kamu emekçilerinin 657 Sayılı Devlet Personel Kanunu’ndaki iş güvencesinin kaldırılmasına, esnek çalışma girimlerinin yaygınlaştırılmasına “hayır” denirken taşeron çalışmanın yasaklanması, sendikal hakların kullanılmasının üstündeki baskıların kaldırılması talepleri,

2-) Hükümetin içeride ve dışarıda savaş politikalarına “hayır” diyen ve barış isteyen talepler ana talepler olarak öne çıktı.

GEÇMİŞE GÖRE DAHA AZ KİTLESEL OLSA DA

Geçmiş 1 Mayıslarla kıyaslandığında ise 2016 1 Mayıs’ında şu iki özellikten söz edebiliriz. Bunlardan birincisi yukarıda sözünü ettiğimiz barış talebinin ve hükümetinin izlediği, “içeride ve dışarıda savaş” politikalarına karşı yaygın tepkinin 1 Mayıs’ta hemen bütün meydanlarda ifade edilmesidir. Bu geçmiş yıllarla kıyaslandığında, belki 2003 yılında, Irak’ın işgalinden hemen sonra kutlanan 1 Mayıs'la kıyaslanabilirdir.

İkinci özelliği ise, 2016 1 Mayısı’nın kitlesellik bakımından geçmiş 1 Mayıslara göre hemen tün illerde, (tüm kortejlerde de) azalmış olmasından söz edebiliriz.

Ancak ülkenin ve bölgenin içinden geçtiği, gazetemizin okurlarının bildiği koşullar dikkate alındığında, şu söylenebilir ki, her şeye karşın 1 Mayıs, ülke sathında yaygın ve oldukça da kitlesel biçimde kutlanmıştır.

Bu, 1 Mayıs ve onun değerlerinin birleştirici gücünün ifadesidir. Çünkü bu koşularda hiçbir çevrenin ya da çevrelerin girişimi, böyle yaygın ve bu ölçüde kitlesel bir gücü bir araya getiremezdi!

Ve 1 Mayıs vesilesiyle bir kez daha görüldü ki, gerek hükümetten gerekse gerici güç odaklarından gelen halkı sindirme girişimlerini püskürtmenin panzehiri, yığınların harekete geçmesi, sokağa çıkması, ortak taleplerini haykırmasından geçmektedir. Türkiye’nin demokrasi güçleri bu mücadele hattını tutabildikleri ölçüde ilerleyecekler, içinden geçilen dönemin baskı ve şiddet politikalarını püskürtecek bir birlik ve mücadele çizgisini yakalayabileceklerdir.

Daha somut olarak; “Her şeye rağmen denecek koşullarda, 1 Mayıs’ın Türkiye sathında kutlanmış olmasının emek, demokrasi ve barış mücadelesine nasıl bir katkısı olmuştur?” diye sorarsak; bu soruya şu yanıtı verebiliriz: “Türkiye’nin 1 Mayıs’ı kutlayan ya da kutlandığından haberder olan işçiler, emekçiler için olduğu kadar demokrasi ve barış talepleriyle mücadele eden barış ve demokrasi güçlerinin morali de, yarına bakışı da, bugün mücadeleye katılım isteği de 30 Nisan’a göre daha da artmıştır!

DOĞRU DERSLER ÇIKARAK İLERLEMEK

Bunu, 1 Mayıs’ın kutlanmasındaki bütün “zayıflıklara” karşın söyleyebiliriz. Ama bu 1 Mayıs’a hazırlık sürecinde yapılanları ve yapılmayanları atlamak, unutmak anlamına gelmemelidir. İşyerinde, emekçi semtlerinde yapılacak çalışmalar yerine haftalar süren “alan tartışmaları”nı, konfederasyonların işçilerden kaçarak yaptığı “kutlamaları”, sendika yönetimlerinin ezici çoğunluğunun işçilerin 1 Mayıs’a katılımı için hiçbir çaba göstermemelerinden de öte katılımı engelleme çabalarını,… unutmamalı, bu tür tutumlara karşı mücadeleyi sürdürmeliyiz.

Evet , 2016 1 Mayıs’ı, bütün zaaflarına karşın, emek ve demokrasi güçlerinin ırkçı-şovenizm, muhafazakarlık, mezhepçilik, “terörle mücadele konsepti” ve hükümetin içerde-dışarıda savaş” politikaları tarafından kuşatmasın kırmanın bir adımı olmuştur. Buradan çıkaracağımız derslerle ilerlersek; diktatörlük heveslerine de sermayenin işçilerin hak gaspı iştahlarına karşı mücadelede de başarılı adımlar atan bir kulvara girmek mümkün olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa