28 Mart 2024 04:50

Hani IŞİD bitmişti?

Rusya konser salonuna saldırı

Fotoğraf: AA

Paylaş

Geçtiğimiz cuma günü Moskova’daki Crocus City Hall’de bir konser salonuna düzenlenen saldırıda 139 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda insan yaralandı.

Saldırının ardından IŞİD-Horasan saldırıyı üstlendi ancak failin kim olduğuna dair tartışma bitmedi.

Moskova başta olmak üzere bir kesim Ukrayna’yı işaret ederken ABD ve Batı dünyası başta olmak üzere diğer kesim ise saldırıdan IŞİD’i sorumlu tuttu. Bu konuda başlayan tartışma hâlâ devam ediyor ancak ortada ciddi bir bilgi kirliliği varken, hatta manipülasyona varan yorumlar dolaşırken sağlıklı yorum yapmak da en azından şimdilik pek mümkün değil.

Rusya tarafı diyor ki, “Saldırıyı gerçekleştiren teröristler Ukrayna’ya kaçmaya çalıştı. Demek ki, Ukrayna tarafında saldırıdan haberdar olan ve saldırganları almaya hazırlanan bir organizasyon yapıldı.”

Rusya önümüzdeki günlerde neden saldırıdan Kiev’i sorumlu tuttuğuna dair yeni veriler paylaşır mı bilmiyoruz ancak mevcut açıklamalar Rusya’nın iddiasına dair soru işaretleri doğuruyor. Sonuçta, Rusya’da, özellikle de Rusya’nın kalbi Moskova’da böylesi bir saldırı gerçekleştiren teröristler için dünyanın en güvenilir yeri elbette Rusya ile savaş halindeki Ukrayna. Her şeyden önce tutuklanma, yargılanma ve iade edilme gibi süreçler yaşamayacaklarından emin olan saldırganların Ukrayna’ya kaçmaya çalışması oldukça doğal. İki ülke savaş halinde olduğu için Ukrayna tarafının da saldırganları memnuniyetle karşılaması şaşırtıcı olmazdı.

Diğer taraftan saldırıya ilişkin henüz ölü sayısı bile belli olmadan ABD başta olmak üzere çeşitli ülkelerin IŞİD-Horasan örgütünü işaret etmesi de soru işaretleri doğurdu. Zaten bir süre önce ABD’nin vatandaşlarını Moskova’da bir saldırı tehdidine karşı uyardığı da gündeme geldi.

Ne yazık ki, terör örgütleri ile çeşitli istihbarat örgütleri arasında karanlık ilişkiler olduğu sır değil. Bu nedenle Moskova saldırısının oldukça karanlık olduğu söylenebilir. Saldırıyı gerçekleştirenler IŞİD-Horasan olsa da arkasında herhangi bir devletin istihbarat örgütünün olup olmadığı da meçhul. Ancak saldırının arkasında istihbarat örgütleri varsa bile bu durum IŞİD ve IŞİD Horasan gerçekliğini ortadan kaldırmıyor. Bu örgütler varlar, giderek güç kazanıyorlar ve kanlı eylemler yapmaya devam ediyorlar. Mesela İran’daki saldırıları... Suriye ve Irak’ta da hâlâ tek saldırıda onlarca kişiyi öldürmeye devam eden örgüt Batı dünyasının gündeminden epeydir düşmüştü.

ABD ve Batı dünyası genel olarak “Irak’ta Musul, Suriye’de Rakka IŞİD’in elinden alındı. Üstelik örgütün hakkında tonla soru işareti olan Lideri Ebubekir Bağdadi de öldürüldü. Afganistan’daki IŞİD-Horasan’ın düşmanı Taliban Afganistan’ın idaresini aldıktan sonra örgüt daha da zayıfladı” diyor.

Moskova’daki saldırı ile birlikte Batı dünyası da IŞİD’in ölmemiş olduğu gerçeği ile yüzleşmek zorunda kaldı.

Peki bundan sonra ne olacak?

Ortada bir gerçek daha var; Moskova fail olarak kimi işaret ederse bundan sonraki süreç Rusya’nın fail ilan ettiğine yönelik cevabı ile şekillenecek.

Eğer Rusya failin IŞİD ve IŞİD-Horasan olduğunu düşünüyorsa en büyük cevap elbette IŞİD-Horasan’ın güçlenmeye başladığı Afganistan’dan ve IŞİD’in hücre tipi yapılanmalarının aktifleşmeye başladığı Suriye’den gelecek. Bu durumda Türkiye sınırında bulunan ve cihatçı yapılar tarafından yönetilen, hatta çoğu Rusya vatandaşı Türkistan İslam Partisinin yerleştiği İdlip’e yönelik saldırıların artması muhtemel.

Rusya, İdlip başta olmak üzere Suriye’deki IŞİD varlığına saldırmaya başladığında Türkiye sınırına on binlerce cihatçının ve bu cihatçıların ailelerinin yığılması olası. Yine Rusya, İdlip’te buradaki silahlı grupların garantörü olarak bulunan Türkiye’ye İdlip sorununun çözümü konusunda baskı yapabilir, ki Türkiye’nin İdlip’ten çekilmeye zorlanması Suriye’nin kuzeyindeki TSK varlığını da sarsacak bir süreci tetikleyebilir.

Velhasıl Moskova artık IŞİD ve türevlerinin açık hedefiydi uzunca bir süredir. Rusya içinde saldırı olmaması için azami çaba gösteren, cihatçıların önünü Suriye topraklarında almaya çalışan Rusya açısından tehlike artık kendi topraklarının içinde.

Zaten bu konuda bu coğrafyada olup da endişelenmeyen tek ülke Türkiye. Artık irticai yapıları öncelikli tehdit olarak görmeyen Türkiye sık sık IŞİD’e yönelik operasyonlar yapsa da yakalananların neredeyse ilke haline gelen cezasızlık yaklaşımı ile kısa sürede serbest bırakıldığı bir ülke oldu.

En son bizzat İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın sosyal medya paylaşımında 1 yıldan kısa sürede yaklaşık 3 bin IŞİD bağlantılı kişinin yakalandığı belirtiliyordu. 3 bin kişi, 3 bin IŞİD bağlantılı kişi… Normalde bu sayı bir ülkede alarm zillerinin çalması için yeterliydi ama Türkiye’de değil. Üstelik Rusya’daki saldırıyı gerçekleştirenler dahil çeşitli ülkelerde eylem yapan teröristlerin yollarının bir şekilde Türkiye’den geçmesine de şaşırmaz hale geldik neredeyse.

Farkındayım, konuyu biraz dağıttım ancak şunu da eklemeden geçemeyeceğim; IŞİD, El Kaide’den doğdu, doğru, ancak El Kaide’den birçok açıdan farklı bir örgüt. Moskova saldırısı sonrası “Saldırı IŞİD tarzı mı değil mi?” diye tartışmalar başladı. Halbuki IŞİD’in tarzı, bir tarzının olmaması. Örgütten emir hatta eğitim almamış ama bir şekilde örgüte sempati duyanların bile örgüt adına kanlı eylemler yapabildiği bir yapıdan bahsediyoruz. “Hepsi istihbarat örgütlerinin aparatı, emirsiz iş yapmazlar” diyenler hatta buna güvenenler çok ama çok yanılıyor.

Kaldı ki Türkiye, El Kaide’nin büyüdüğü, bölünüp IŞİD’i doğurduğu coğrafyaya çok uzak değil. Elbette IŞİD de yeni yapılar doğuracak. Kısacası radikalizm bütün dünyanın sorunu artık, en çok da bu yapıların doğup büyüdüğü coğrafyaların…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...