Cizre raporu: 300'e yakın kişi yaşamını yitirdi, ilçenin yüzde 80'i hasar gördü
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek başkanlığındaki heyet, 10-11 Mart’ta Cizre’de yaptıkları incelemenin sonuçlarını açıkladı. Aralarında bebek, yaşlı ve sivillerin de olduğu 300’e yakın kişinin yaşamını yitirdiği, ilçenin yüzde 80’inin hasar gördüğü belirtilen DBP gözlem raporunda, sokağa çıkma yasağının başlamasından sonra yüz yirmi bin nüfuslu ilçede yaşayanların tarifi imkansız bir vahşet ve büyük bir travma yaşadığı dile getirildi.
Sokağa çıkma yasağına gündüzleri ara verilmesiyle birlikte kolluk kuvvetlerinin her tür engellemelerine rağmen hasar tespit çalışmalarının devam ettiği, 108 DBP’li belediyenin ve Rojava Derneği’nin halka gıda ve her türlü desteği sunmak için çabaladığı belirtilen raporda “Her gün 6.000 ekmek dağıtılmakta, günde 2.500 kişiye iki öğün yemek verilmektedir” denildi.
Raporda edinilen gözlemler ise şu ifadelerle yer buldu;
- İlçenin hakim noktalarına yerleştiren tanklardan atılan toplarla mahallelerde yüzde 80 oranında hasar yaşandı.
- İlçede yaşayan herkes potansiyel suçlu görüldü, düşman hukukuna tabii tutuldu,
- İlçenin Cudi, Nur, Sur ve Yasef Mahalleleri başta olmak üzere toplamda altı mahalle 80 günlük ablukadan çok ciddi düzeyde etkilendi.
- 500 civarında tam hasarlı, iki binin üzerinde yarı hasarlı bina var.
- Yıkılmamış, sahipleri tarafından terk edilmiş evlerde mobilyalarının yakıldığı, buzdolabı, televizyon ve klimaların kurşunlanarak kullanılmaz hale getirildiği, elbise dolaplarının yan tarafından dolapların kurşunlanarak içindeki elbiselerin tümü ile kullanılmaz halde bırakıldığı ya da yakıldığı, evelerde yatakların içine pisliklerin konulduktan sonra katlanıp yerlerine bırakıldığı, iç çamaşırlarının, özelikle kadın iç çamaşırlarının üzerlerine insanlık onurunu rencide eden hakaret içerikli sloganlar yazıldığı, ilçenin alt yapı sistemi ile su şebekesinin ciddi düzeyde işlemez hale getirildiği görüldü.
ÜÇ YÜZE YAKIN CAN KAYBI
- Aralarında bebek, yaşlı ve sivillerinde olduğu 300 yakın can kaybı yaşandı.
- Üç bodrumda yaralı halde onlarca insanın yakıldığı ve bu nedenle teşhis edilmeden birçoğunun kimsesizler mezarlıklarına defin edildiği anlaşıldı.
- Enkaz altında cenazelerin olduğu, enkaz altında insan vücut parçalarının çıktığı, vücut bütünlüğü olmayan, kolları-bacakları kopmuş, başı vücudundan alınmış, bedeni ikiye parçalanmış, tanınmaz cesetler olduğu, sokaklara kedi, köpek leşlerinin ibret olsun diye asılı tutulduğu görüldü.
- Duvarlara milliyetçi, cinsiyetçi ve ırkçı sloganların yazıldığı, abluka süresince insan onuru ve hassasiyeti ile oynandığı, irade kıran, ibretlik cezalandırmaya tabii tutan, düşmanvari yaklaşımların yaşandığı tespit edildi.
Raporda ilçede yaşananlara ilişkin talepler ise şu şekilde sıralandı;
- İlçe ekonomisinin tamamen bittiği gerçeğinden hareketle ilçe esnafının ve ilçe halkının bankalara olan borçlarının ertelenmesi,
- İlçede yaşanan vahşetin başka yerlerde yaşanmaması için demokratik siyasetin devreye girmesi,
- Halkın yalnız bırakılmaması, ulusal ve uluslararası heyetlerin nitelikli ve dönüşümlü ziyaretlerinin sağlanması,
- Kentsel dönüşüm değil, sosyal yaşam alanlarını esas alan halkların dayanışmasına dayalı barınma, beslenme, eğitim ve sağlık ihtiyaçlarının karşılanması,
- Cizre’de yaşanan sürecin hem cezai hem de hukuksal sorunlarını takip etmek üzere Baro öncülüğünde kurulan komisyon tarafından sorunların çözülmesi.
CİZRELİLER: BİZİM YAŞADIĞIMIZI BAŞKALARI YAŞAMASIN
Sokağa çıkma yasağının sürdüğü 80 günde Cizre’de yaşananların "büyük bir vahşet ve katliam" olduğu dile getirilen raporda, “Yaşananların anlatılmasının imkansız derecede acılar barındırdığını vurgulamak istiyoruz. Cizre’de yaşanan vahşetin insan onurunu kırıcı, rencide edici gerçeğini Cizre halkının gözünden okumak mümkün. Yine de tüm yaşananlara inat başı dik bir halk gerçeği ile karşı karşıya olduğumuzu gördük. Heyetimizin ziyaretlerinde Cizre halkının onurlu duruşu, oraya giden herkese umut olduğuna tanıklık ettik. Kendilerinin yaşadıklarını ‘başkaları yaşamasın diye her tür sorumluluğa hazırız’ demeleri bizlere insani ve vicdani sorumluluklarımızı bir kez daha hatırlatmıştır. Bu sorumluluklar gereği günün dayanışma, paylaşma ve acılarımızı ortaklaştırma günü olduğunu, yüreğimizin kaldıramayacağı bu acıları bize yaşatanlara karşı Newroz’un direniş ruhuyla mücadele etmekten başka yol olmadığı, bir kez daha açığa çıkmıştır” ifadelerine yer verildi. (HABER MERKEZİ)
Evrensel'i Takip Et