24 Aralık 2014 02:00
/
Güncelleme: 12:26

Eşitlik, Sümeyye ile Sare’ye emanet!

Hükümet, eşitsizliğe ve şiddete karşı önemli bir uluslararası belge olan İstanbul Sözleşmesi’ni izleyecek uzmanların belirlenmesi için kendi kurdurduğu kadın örgütlerini görevlendirdi. Tüm sürecin antidemokratik olduğunu belirten bağımsız kadın örgütleri, kendilerini yok sayan bu seçimi “hükümsüz” ilan etti.

Eşitlik, Sümeyye ile Sare’ye emanet!

Sevda KARACA
İstanbul

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, İstanbul Sözleşmesi’nin izlenmesi için kurulacak GREVIO isimli uzman grubu için Türkiye’nin adaylarını belirleyecek olan 9 kişilik komitenin 3 STK üyesinin hangileri olacağına karar verdi: Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ın yöneticisi olduğu ve kadın-erkek eşitliğine karşı adalet kampanyası yürüten KADEM, başörtüsü mücadelesinin kalesi AKDER ve Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu’nun kurucusu olduğu ve sağlık alanında dini teamüllerin önemine vurgu yapan KASAD-D! Üstelik bu 3 STK’nin “seçimi”, bağımsız kadın ve LGBTİ örgütlerinin itiraz ve önerilerinin Bakanlık tarafından topyekün göz ardı edilmesinin ardından toplantıyı terk etmeleri sonrasında yapıldı.  Bağımsız kadın ve LGBTİ örgütleri “Bu seçim hükümsüzdür” açıklaması yaptı.

SÜRECİN KENDİSİ SÖZLEŞMENİN İHLALİ

İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasını izlemek üzere, Avrupa Konseyi bünyesinde görev yapacak GREVIO uzmanlar grubuna Türkiye’den kimin katılacağına karar vermek üzere oluşturulacak kurul için 22 Aralık günü Ankara’da bir toplantı gerçekleştirildi.
Toplantının düzenlenme biçimi de oldukça tartışmalıydı. 77 kadın ve LGBTİ örgütünün oluşturduğu İstanbul Sözleşmesi Türkiye İzleme Platformunun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına onlarca başvuru yapmasına rağmen bakanlık sürecin nasıl ilerleyeceğine ilişkin hiçbir bilgi vermedi, yalnızca İnternet sitesinden aday belirleme sürecinin başladığına dair bir duyuru yaptı. Görüş bildirmek için belirlediği son tarihten iki gün sonra GREVIO adaylarının seçimi ile ilgili tepeden inme bir yöntem uyguladı. Bu yönteme göre bakanlıkları temsilen 6, sivil toplumu temsilen 3, toplam 9 kişinin oluşturulacağı bir kurulla aday belirlenecekti. Bu kurulun oluşturulması için yapılacak toplantıya kadın örgütlerinin katılımı bir sürü bürokratik işlemle engellenmeye çalışıldı. Bu arada hükümete yakın örgütler “İstanbul Sözleşmesi aile değerlerimize aykırı, toplum yapısına zarar verecek maddeler içeriyor” diyerek toplantıya katılım çağrısı yaptı, üstelik çağrıları da tüm sürecin nasıl ilerleyeceğine “hakim” olduklarının bilgisine sahip olduklarını gösteriyordu. Yani bağımsız kadın örgütleri dışlanmaya çalışılırken hükümete yakın kadın örgütleri çoktan “seçilmişlerdi.”

‘BU SEÇİM HÜKÜMSÜZDÜR’

Bürokratik dayatmalara karşı çıkan platform üyeleri konunun asıl muhatabının kendileri olduğunu söyleyerek toplantıya katılmayı başardı. Bakanlıkça dayatılan yöntemin sözleşmedeki yükümlülükleri ihlal ettiğini ve antidemokratik olduğunu, toplantıda seçim yapılmaması gerektiğini, yapılsa da meşru olmadığını dile getirdi. Eleştiriler dikkate alınmadı. Israrlı şekilde seçim dayatması yapıldı, oy kullanmak için kaşe, tüzel kişilik gerektiren belgeler istendi, sivil toplum olarak sadece derneklerin ve vakıfların kabul edileceği Bakanlık yetkililerince dile getirildi. Bunun üzerine tüm platform üyeleri toplantıyı terk etti. Kalan yaklaşık 25 kişilik grupla gerçekleştirilen kurmaca seçim ile Hükümet eliyle kurdurulmuş olan 3 kadın örgütü seçildi.

HÜKÜMET TERCİHİNİ ÖNCEDEN YAPTI

9 üyesinden 6’sının kamu temsilcisi olduğu böyle bir kurulun kabul edilemeyeceğini söyleyen kadın örgütleri, kurula “seçilmiş” olan dernekler açısından da hükümetin tercihini önceden yaptığının açık olduğunu söylüyor. İstanbul Sözleşmesi Türkiye İzleme Platformu yaptığı açıklama ile yapılan seçimin “hükümsüzlüğünü” şöyle anlatıyor:  “Bakanlığın ortak hareket ettiği bu ‘STK’ler; Sözleşme’nin, kadına yönelik şiddet ile ilgili olarak alınacak önlemlerle ‘aile yapısına’; LGBTİ bireyler için getirilen ayrımcılık yasağının ‘Toplum yapısına zarar vermesini’ önlemek üzere ‘seferberlik’ ilan etmiş gruplardır. Bakanlık bünyesinde oluşturulan bu yeni ‘kurul’ ise, İstanbul Sözleşmesi sürecinden, kadın ve LGBTİ örgütleri dışlayarak, bizzat sözleşmenin içeriğini çarpıtma ve uygulanmasını engellemek üzere oluşturulmuş bir kuruldur. Bu süreç meşru değildir. Hükümete yakınlığı ile bilinen bazı STK’lerden oluşan Türkiye Aile Platformunun (TÜRAP), daha görüş alma süreci bitmemişken, sosyal medyada paylaştığı çağrı metinleri, sürecin kimlerle organize edildiğinin ve sivil toplumdan görüş alma sürecinin göstermelik olduğunun kanıtıdır. TÜRAP’ın kadına yönelik şiddet konusuyla ilgili bilgi ve deneyim sahibi olmayan, konuyla alakasız İstanbul Fatihleri İzciler Kulübü Derneği ve HAPKİDO Federasyonu gibi çok sayıda üyesi olan bir platform olduğu göz önüne alındığında, görüş isteme sürecinin sözleşmenin amaç ve içeriğine aykırı ve şeffaf olmayan bir şekilde işletildiği ortadadır.”

Türkiye’nin daha şimdiden Sözleşme’yi ihlal ettiğini söyleyen platform, bunun ilerleyen süreçte de Sözleşme’nin uygulanmasında yeni ihlallerle karşı karşıya kalınacağının kanıtı olduğunu söylüyor. “İstanbul Sözleşmesi kadınların kazanımıdır ve mevcut hükümetin keyfi kararlarıyla uygulanamaz” diyen kadınlar, sözleşmenin ana muhatapları olarak uygulanması için mücadele etmeye devam edeceklerini, ihlalleri tüm ulusal ve uluslararası mekanizmalara taşıyacaklarını ilan ettiler.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

Antep’te polis, mahkeme kararını tanımadı, ekmek mücadelesi veren işçilere müdahale etti. İşçi, siyasetçi, öğrenci, muhalif belediye, basın… Herkes mengenede! Cezaevinde olanların sayısı cezaevi kapasitesini 90 bin aştı. Buna rağmen hükümet daha çok insanı daha uzun süre cezaevinde tutacak yargı paketi hazırladı. Yine de tepki cezalandırılarak durdurulamıyor!

90 bin fazla: 301 bin 397 kapasiteli cezaevinde 392 bin 456 kişi kalıyor.

32 adet: 11 cezaevi yapımı sürüyor, 21 yeni cezaevi projesi hazır.

Yüzde 700: 2002’de 49 bin 512 olan mahpus sayısı yüzde 700 arttı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et