25 Aralık 2014 00:52

'Tunceli Kanunu soykırımın habercisiydi'

Kürtlerle ilgili çalışmalarıyla bilinen ve ortaya çıkardığı belgelerle resmi tarihi çürüten Tarihçi, Yazar Mehmet Bayrak ile ‘Tunceli Kanunu’ üzerine konuştuk.

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

25 Aralık 1934, hazırlıkları öncesinden yapılan ve sonradan Dersim Katliamı olarak sonuçlanan bir askeri harekat için gerekli yasal düzenlemelerin yapıldığı tarihtir.

Kürtlerle ilgili çalışmalarıyla bilinen ve ortaya çıkardığı belgelerle resmi tarihi çürüten Tarihçi, Yazar Mehmet Bayrak ile ‘Tunceli Kanunu’ üzerine konuştuk.

Dersim’in Osmanlı’ya bağlandığı dönemde, Kızılbaş- Kürt kimliğiyle yakın dönemlere kadar yarı özerk bir yaşam tarzı sürdürdüğünü anlatan Bayrak, 1920’li yıllarda yapılan anayasalardaki “Türklüğe ve İslam'a” vurgunun öne çıktığını ifade etti.

KATLİAMA GÖTÜREN SÜREÇ

1934’te çıkarılan İskan Kanunu ile İsmet Paşa’nın 1935 tarihli “Kürt Raporu”  doğrultusunda çıkarılan Tunceli Kanunu'nun, soykırım eksenli bir katliamın açık habercisi niteliğinde olduğuna vurgu yapan Tarihçi, Yazar Bayrak şunları söyledi: “Başbakan İsmet Paşa, raporunda; oluşturulacak yeni ilin örgütlenme biçimi ile onun başına getirilecek Korgeneral rütbesindeki “Vali-Paşa”ya kadar her şeyi adeta dizayn etmişti. Bir nüfus sayımı yapılması ile silahların toplatılması, sevkiyat yollarının açılması ve dayanıklı hükümet binaları kurulmasına varıncaya kadar her şey planlanmıştı. İsmet Paşa, Erzincan ve Elazığ bölgeleri bir 'Türklük merkezi' durumuna getirilmezse, 'Kürdistan'ın kaçınılmaz olacağı kanaatindeydi. Bu nedenle plan, son derece gizli ve hızlı biçimde uygulanmalıydı.”

İsmet İnönü’nün raporunun yanı sıra Jandarma Genel Komutanlığı'nın da, gizli bir “Dersim” rapor-kitabı hazırladığı ve 100 adet bastırarak ilgililerin kullanımına verdiğini kaydeden Bayrak, bastırılan bu kitaba ilişkin de şunları ifade etti: “Dersim’e karşı yürütülecek askeri harekatın esasları belirlendiği gibi, Dersim vurulduktan sonra, geriye kalan aşiretlerden hangilerinin batıda nerelere sürüleceğine ilişkin, daha 1932’de hazırlandığı anlaşılan bir listeye de yer veriliyordu. Kitabın cebinde yer alan çeşitli askeri harekat planlarından biri de, bizzat Mustafa Kemal tarafından çizilmişti ki, bu plan, halen Trabzon’daki Atatürk Köşkü’nde sergilenmektedir.”

M. KEMAL İÇİN DERSİM ‘ÇIBAN’

Dönemin İktisat Vekili Celal Bayar'ın da 1936’da hazırladığı gizli “Şark Raporu”nda, askeri harekatın kaçınılmaz olduğunu ifade eden Bayrak, 1937’deki birinci aşamasında başbakan olan İsmet Paşa’nın yerine Celal Bayar’ın atandığını ve büyük katliamın gerçekleştirildiği 1938’de başbakanlık yaptığını anlattı. Mustafa Kemal’in, Dersim’i “çıban” olarak algılamasının daha Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey’in 2 Şubat 1926 tarihli gizli “Dersim” raporundan beri yürürlükte olduğunu kaydeden Bayrak, Hamdi Bey raporunun da Dersim’e yönelik askeri harekatın gerekliliği üzerine olduğunu belirtti.

‘ATATÜRK’ÜN KATLİAMI DURDURDUĞU’ SÖYLEMİ YALAN

Seyid Rıza ve arkadaşlarının 1937’de, Atatürk’ün Dersim seyahati öncesinde idam edildiğini söyleyen Bayrak, Atatürk’ün Dersim Katliamındaki durumuna ilişkin de şu değerlendirmeyi yaptı: “Yalnız Kemalist kalemşorlar değil, birçok Dersimlinin bile bugün iddia ettikleri, 'Katliamdan Atatürk’ün haberdar olmadığı veya katliamı Atatürk’ün durdurduğu' yolundaki söylem, tam anlamıyla 'trajikomik' bir yalandır. Çünkü, katliamın en yoğun bölümünde bile Cumhurbaşkanı M. Kemal ile Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, birbirlerini kutlayan telgraflar teati ederken; yine M. Kemal, ölümünden yalnızca 9 gün önce 1 Kasım 1938’de, Başbakanı Celal Bayar aracılığıyla Meclise şu mesajı gönderiyordu: 'Uzun yıllardan beri süregelen ve zaman zaman gergin bir şekil alan Tunceli’ndeki toplu haydutluk olayları belli bir program içindeki çalışmalar sonucu kısa bir sürede ortadan kaldırılmış, bölgede bu gibi olaylar bir daha tekrarlanmamak üzere tarihe aktarılmıştır.'"

‘SALT CHP’YE MAL ETMEK GERÇEKLE BAĞDAŞMIYOR’

Mehmet Bayrak, Dersim Katliamında görev yapmış İhsan Sabri Çağlayangil’in 1980’li yılların sonlarına doğru Güneş gazetesinde yayımlanan anıları ve Nokta dergisinin  “50. Yıl özel Sayısı”yla Dersim’in gündeme geldiğini söyledi. O zaman bürokrat olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir gazeteciyle birlikte Çağlayangil’le röportaj yaptığını hatırlattı.

Bayrak, Kılıçdaroğlu’nun, CHP’de Genel Başkan seçilmesinden sonra Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuyu yeniden gündeme getirdiği hatırlatarak şöyle devam etti:Bayrak şöyle devam etti: “İlk kez bir Başbakanın itirafıyla, Dersim’de 50 bin kişinin katledildiği söyleniyordu. Erdoğan’ın amacı ne olursa olsun, bunun söylenmesi kuşkusuz önemliydi. Kılıçdaroğlu’nun, bu açıklama karşısında, 'O tarihte ben henüz doğmamıştım' söylemi ise tam bir talihsizlikti. Çünkü, Kılıçdaroğlu’nun konuya ilgisinin doğrudan tanığıydım.Başbakanın, kişi olarak özür dilemesi kuşkusuz yeterli değil ancak yine de önemlidir. Fakat, katliamı salt CHP’nin eski genel başkanlarından İsmet İnönü’ye mal etmesi  gerçekle bağdaşmamaktadır. Çünkü, o tarihte henüz tek parti rejimi egemendir ve tüm yöneticiler bunda sorumluluk sahibidir.”

ÖNCEKİ HABER

Günter Grass: Üçüncü dünya savaşı başladı

SONRAKİ HABER

Direniş takkeyi düşürdü, keli gösterdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa