‘Sen Duy Diye, bir merhaba albümü’
Maskelerden insana kendi yüzü kalmaz bazen. Ya da kendi sözü. Böyle zamanlarda ancak bazı albümler, tavandaki rutubetleri yere dökebilir. Ne karton ne de naylondur çünkü bazı müzikler. Kendine mahsus diliyle konuşur bazı kasetler. Tamer Sağır’ın ilk albümü Sen Duy Diye tam da böyle bir albüm. Genç sanatçıyla müzik dinleyenlere merhaba diyen yeni albümünü ve müzik hakkında konuştuk.
Kahraman ÇAYIRLI
İstanbul
Maskelerden insana kendi yüzü kalmaz bazen. Ya da kendi sözü. Böyle zamanlarda ancak bazı albümler, tavandaki rutubetleri yere dökebilir. Ne karton ne de naylondur çünkü bazı müzikler. Kendine mahsus diliyle konuşur bazı kasetler. Tamer Sağır’ın ilk albümü Sen Duy Diye tam da böyle bir albüm. Genç sanatçıyla müzik dinleyenlere merhaba diyen yeni albümünü ve müzik hakkında konuştuk.
Albüm boyunca dinleyicilere bütünlüklü bir atmosfer eşlik ediyor. Bazen yağmak üzere olan çok bulutlu bir gökyüzü gibi bu atmosfer, bazen de bilakis çok şeytanlı, dürtücü… Sen bu şarkıları üretirken neler yaşadın, neler hissettin?
Albümün bütün şarkıları 1 ay içerisinde yapıldı, prodüktörüm ve dostum Doğan Aşkıner ile neredeyse eve kapandık ve ikimiz de bizim için yeni olan bir şeyler denedik. Albümün bütünlüklü olması daha çok bundandır. Aslına bakarsan ben başka bir albüm hazırlıyordum ve onun için bir prodükör arayışındaydım ancak ikimizin elektriğinin çok tuttuğu ve yeni şeyler denemek ihtiyacında olduğumuz bir ay, ortaya bu albümü çıkardı. Kimi zaman sağanak yağmurlu olması kimi zaman ise şeytanca olması tamamen hislerimin suçu. Ben de öyleyim zira. Bütün bir gün evde battaniye altında dünyanın en mutsuz insanı gibi oturup akşamında dünyanın en mutlu insanı gibi eğlenebilirim. Ben buyum. Ne yapacağımı ne üreteceğimi ben bile kestiremiyorum. Açıkçası bu halimi de seviyorum, kendimden sıkılmıyorum.
KALIPLAR VE RUTİNLER CANIMI SIKAR
Yine albüm boyunca bir doğu- batı, bir modern-geleneksel, bir eski-yeni birlikteliği hissediliyor, bu zenginliği müzikte nasıl yarattın?
Bu benim müziğe, hatta hayata bakış açımla ilgili biraz. Ben sürekli bağlama çalınan ve türkü söyleyen bir sülalenin, evde sürekli Türk sanat müziği ve dans şarkıları dinleyen ebeveynlerin, Klasik Türk sanat müziği eğitimi, gitar ve şan dersi almış çocuğuyum. Bu ülke kadar renkli bir müzik geçmişim var. Doğuyu, doğu mistisizmini seviyorum, batı müziğini ve kültürünü de elbette önemsiyorum. Neden birini inkâr edip diğer tarafa yöneleyim ki? İkisi de biziz, ikisi de köklerimde var. Sorunun cevabına gelince, bunları sentezlemek için özellikle uğraşmıyorum. Şarkı söylerken nağme yapmak, gitar solonun girebileceği bir yere ud solo koymayı denemek hoşuma gidiyor. Kalıplar ve rutinler hayatım boyunca canımı sıkmıştır.
MÜZİK VE ŞİİR KARDEŞ SANATLARDIR
Hep çok ritimli, müzikli şiirler yazdığını düşünürdüm Kırçıl ve Arabın Şeyi’nde, şimdi ise müziğin ne kadar, ne ölçüde şiirli sana göre?
Ben bir şair değilim, şiir yazmayı seven ve şiire emek veren bir şiir severim sadece. Şiir adına büyük büyük laflar edemem. İlhan Berk’i, Turgut Uyar’ı, Sezai Karakoç’u, Ece Ayhan’ı, Nazım Hikmet’i özlüyorum sadece… Hayata müzik olarak bakarım, her şeyin sesini dinlerim, her sesten bir şarkı yapar söyler, sonra onu unutur başka bir sesi dinlerim. Hayatı müzik olan birinin yaptığı her şeyde müzik olması çok normal elbette. Zaten müzik ve şiir kardeş sanatlardır, birbirlerinden ayırmak bile zor.
İYİ YAPILMIŞ HER MÜZİĞİN MÜZİK ÇALARIMDA YERİ VARDIR
Sen kimleri dinlemeyi seversin, kimlerin müziğine kapılırsın?
Evdeki kaset ve cd’lerimi görsen, ne kadar çeşitli bir müzik zevkimin olduğunu ancak öyle anlatabilirim sanırım. İyi yapılmış, duygusu bana geçen her şarkı benim için kıymetlidir ve müzik çalarımda yeri vardır. Kısaca, dinlediğim isimler yaşadıklarıma ve ruh halime göre değişir ama Mor ve Ötesi, Scott Matthew, Björk, Nazan Öncel, Yıldız Tilbe, Jay Jay Johanson, Zeki Müren, Mete Özgencil, Radiohead, Umay Umay… gibi isimler her zaman benim için özeldir ve bir albümleri elimin altında bir yerdedir. Bu isimlere aynı zamanda bir vefa borcum olduğunu hep bilmişimdir. Nice zaman hiç haberleri olmadan yanımda oldular; bazen beni içinde bulunduğum kuyudan çıkardılar, kimi zaman el birliğiyle beni bir uçurumdan ittiler. Ceylan Ertem ve Melis Danişmend var tabii bir de… Düşündükçe isim aklıma geliyor…Yeni isimlerden ise en çok Neyse’yi dinliyorum. Duruşları ve Selim’in sesi bana umut veriyor. Ve bir de keşkem var… Keşke Sakin dağılmasaydı.
HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK
Peki ya bundan sonra neler yapmak istiyorsun, neler hayal ediyorsun?
Sen Duy Diye, bir merhaba albümü. Neler olacağını, neyle karşılaşacağımı açıkçası ben de bilmiyorum. Albümün ilk klibi bu hafta yayınlanmaya başlandı; hemen ardından bir klip daha ve bir klip daha çekeceğiz… Bu sırada da ikinci albümü kaydetmeye başlamış olacağım. Henüz çok erken ama belki Nisan gibi 2-3 şarkılık bir ep yayınlayacağım dijitalden… Bu sırada da konserlere başlamış olmayı istiyorum elbette. Müzik yapmayı seviyorum ve kafamda yapmak istediğim pek çok şey var, hepsini hayata geçirecek gücüm olsun yeter. Her şey çok güzel olacak diye umuyorum... Bekleyip göreceğiz.