02 Ocak 2015 00:53

Basra bağımsızlığa doğru gidiyor

Basra’nın özerk bir bölge olması fikri, IŞİD’in Musul’u almasından sonra ortaya çıkan güvenlik sorunuyla daha da görünür hale geldi.

Paylaş

Ali MAMOURİ

1921 yılında modern Irak’ın kuruluşundan bu yana, Irak’ın eyaletleri, ülkenin farklı etnik ve mezhepsel çeşitliliğin bir sonucu olarak farklı pozisyonlara sahip. Buna ek olarak, bu eyaletlerin ekonomik kaynakları bölgeden bölgeye farklılık gösteriyor. 2014 yılı geride kalırken Iraklılar şimdilerde özerk yönetimleri tartışıyor. 
Belki de en eski özerklik talebi modern Irak kurulmadan önce, 4bin 500 kişi tarafından imzalanan ve 1921 yılında İngiliz Yüksek Komiserliğine sunulan  Basra’nın idari bağımsızlık talebi olabilir. Dilekçenin mantığı bir liman ve ekonomik canlılığa sahip olan Basra’nın, ekonomik ve sosyal özelliklerine göre yapıldı. Iraklı politikacılar ve İngiliz karar mercileri, Basralıların aralıksız süren özerklik taleplerine rağmen, dilekçeyi memnuniyetle karşılamadılar ve 1928 yılına kadar özerklik talebi üzerinde düşündüler. 
Kürtler ve Süryanilerin özerklik ve ayrılma planları da, Irak devleti güçlendikçe alaşağı edildi. Merkezi hükümeti Bağdat’ta bulunan, ancak ülkenin yönetiminde sadece toplumun belirli kesimlerini memnun eden Baas rejimi, 2003 yılında devrilene kadar bağımsızlık talepleri sürdü. 

ANAYASADA FEDERAL EYALET TANIMI
Irak’ı bir federal devlet olarak tanımlayan mevcut anayasanın hazırlanması sırasında, bölgesel federal hükümet fikri, siyasi partileri arasında müzakerelere neden oldu. Anayasa maddesinde yer alan 117. maddeye göre “Bu anayasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte, mevcut yetkilileri ile birlikte Kürdistan, federal bölge olarak tanınır” ifadesi yer aldı ve yine Irak Anayasası’nın 120. maddesine göre bir bölgelerin bağımsızlığı için yerel anayasasının, merkezi hükümetin anayasası ile uyumlu olması gerekiyor” ifadeleri yer aldı. 
Irak hükümeti yaşam standartlarını geliştirmek ve yeterli hizmet sunmak konusunda başarısız olması, özellikle Basra gibi petrol ve diğer kaynaklar konusunda zengin olan bölgelerde, özerk bölgelerin kurulmasını taleplerini yeniden ortaya çıkarmıştır. Bu talepler, Şii ve Sünni egemen bölgeler arasındaki mezhep çatışmaların tırmanmasına yol açmış ve bu taleplerin güçlenmesine katkıda bulunmuştur.
Iraklılar bölgelerin ayrılma fikrini iki bağlama memnuniyetle karşılıyor; ilki ekonomik kaynakların dağılımını sağlayan serbest piyasa koşulları, ikincisi ise Irak’ı tehdit eden etnik ve mezhepsel bölünmenin önüne geçilmesi. 
Iraklı politikacı ve teknokratlar ilk bakış açısı nı destekliyor. Onlar özerkliği her bölgenin, ekonomik, coğrafi ve sosyal özgüllükleri merkezde yolsuzluğu ortadan kaldırmak ve bölgelerin ekonomik gücünü açığa çıkarmak için bir yol olarak görüyor. Siyaset bilimi ve ekonomi uzmanı Nebras el-Kadhimi, kendi web sitesinde, “Mevcut merkezi devletin, petrolden elde edilen parayı ve yetkileri tek bir elde biriktirmesi, 90 yıllık deneyiminden sonra diğer bölgeleri kontrol altında tutmak için eski bir reçetedir. Bölgelerdeki darbeler, bürokrasi, yolsuzluk ve mezhep çatışmaları yayılmaktadır. Özerk yönetimler sadece Basra’da değil tüm bölgeler için bir çözüm olabilir” yorumunu yaptı. 

MUSUL’UN İŞGALİ DÖNÜM NOKTASI
Basra’nın özerk bir bölge olması fikri, IŞİD’in Musul’u almasından sonra ortaya çıkan güvenlik sorunuyla daha da görünür hale geldi. 
Basra eyaleti meclisi üyelerinden bazıları 11 Aralık’ta özerklik talebini Irak anayasasına dayandırarak yasallaştırmak için bir toplantı yaptı. Hatta bu dönemde bazı eylemciler Basra’yı temsilen devlet binaları, havaalanı ve limanlar üzerinde yükselmesi için bayrak tasarladı. 
Ülkede bölünmeye yol açacak bahanesiyle Irak’ın federal yönetimlere ayrılmasına itiraz eden siyasi partilerin çoğunluğu, artık mezhepsel ve etnik sınırlar boyunca ülkenin ayrılmasını destekliyor. İslamcı Dava Partisi -özellikle eski Başbakan Nuri el-Maliki’yi destekleyen  kanadı- Maliki’nin başbakan olduğu zamanlarda özerk bölge fikrine karşı çıkıyordu. Ancak bugün Dava Partisi, orta ve güney illerinde oluşan bir Şii bölgesi fikrini desteklemektedir. Aynı zamanda Sünniler de, kuzey ve batıda dört veya beş ilden oluşan özerk bölgelerin kurulmasını talep ediyor.
Bu planlar ile ilgili ana sorun, özerk bölgelerin kurulmasının mezhepsel çizgilerden daha çok ekonomik ve idari stratejilere dayanıyor olması. Bu planları içerin bir özerklik planı halkın çıkarlarına hizmet etmez, bunun yerine, büyük olasılıkla bölgeler arasındaki mezhep çatışmasını katlayacak ve bölgeler arasında sıkı mezhep ayrılığına yol açacaktır. 
Çok açıktır ki Irak için geçmişteki merkezi yapısına dönmek mümkün olmayacak, Irak’ta daha fazla özerk bölge yer alacaktır. Bu özerk bölgelerin ekonomik stratejilere dayalı olup olamayacağı ise hala belirsizliğini koruyor. 

*Al Monitor’dan çeviren Özlem Temena. Ara başlıklar Evrensel’e aittir

ÖNCEKİ HABER

Tanık olduklarımın hüznüdür ‘Xem’

SONRAKİ HABER

Trabzonspor Manisa'yı 2 golle geçti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa