Düğünde, doğumda, zorlu günlerde birleşen aydınlık günlerde de birleşir
Güzel günlerin sadece hayallerimizde değil, gerçek hayatımızda da olması için tek çözüm yolu, taşeron işçiler olarak birleşmek. Nasıl işçi arkadaşlarımızın düğününde, çocuklarının doğumunda, zorlu günlerinde birleşiyorsak aydınlık günlerimizi inşa etmek için de birleşmeliyiz. Yeni yılın biz işçiler için dayanışma ve mücadele dolu bir yıl olması dileğiyle...

Geçtiğimiz günlerde asgari ücrete yüzde 6+6 zam yapıldı, yani ilk dönem 949, ikinci dönem 1000 lira oldu. Biz hastanede çalışan taşeron işçileri olarak sevinelim mi üzülelim mi bilemedik. Hastanede temizlik, bilgi işlem, danışma, güvenlik, yemekhane personeli olarak çalışmaktayız. Evimizi asgari ücretle geçindirmeye çalışıyoruz. Çoğumuz kira ödüyor, çocuk okutuyor, yarı aç yarı tok geçinmeye çabalıyoruz ve aldığımız maaşla ay sonunu tabiri caizse “ucu ucuna getirmeye” çalışıyoruz. Aldığımız maaşı ilk gün bankadan çektiğimiz gibi diğer gün bir başka bankaya kredi borcu olarak ödüyoruz. İşçi kadın arkadaşlarımın da dediği gibi “parayı bir elimiz görüyor diğeri görmüyor”. Çünkü geçimimizi sağlamak için bankalara veya eşe dosta borçlanıyoruz. Bunun için işçi kadınlar altı gün iş yerinde, bir gün ise (dinlenme günü olmasına rağmen) ek iş olarak ev temizliğine gidiyorlar. Erkek arkadaşlarımız inşaatlarda ameleliği, lokanta komiliği, garsonluğu ve bankalarda temizliği ek iş olarak yapıyorlar.
Çalışma bakanının “Avrupa Birliği ülkeleri olan on ülkeden daha iyi yaşıyoruz, asgari ücrete iyi bir zam yaptık” demesi sinirimizi bozuyor. Biz işçiler kimi zamanlar çocuğumuzu yarı aç yarı tok olarak yatırıyoruz, kimi zamanlar da çocuklarımıza zengin ailelerin eski kıyafetlerini giydiriyoruz. Düğünü olan arkadaşlarımız için bir araya gelip üçer beşer lira toplayıp dayanışma ile destek olmaya çalışıyoruz. Aynı desteği bebeği dünyaya gelen işçi arkadaşlarımız için de yapıyoruz. İşçiler olarak hayatta karşılaştığımız sıkıntıları birlikte çözüyoruz.
Asgari ücretle çalışıyoruz ama hem kendi işimizi hem de memurların işini yapıyoruz. Bu ülkede memurlar da yoksullukla cebelleşiyor ama bir de bizleri düşünün; işimizi ve aldığımız üç kuruşluk parayı kaybetmemek için işimize daha sıkı sarılıyor, baskıdan dolayı görevimiz dışında kalan işleri de yapıyoruz. Kabahatimiz taşeronda çalışmak ve asgari ücret almak... Yaşadığımız birçok sıkıntıya rağmen iş güvencemiz iki dudak arasında. İşçiler tutanak tutulur korkusuyla yapılan haksızlıklara boyun eğmek zorunda bırakılıyor.
Son zamanlarda kendi aramızda şunu tartışıyoruz: bizi satın alan taşeron firma bizden acaba ne kadar kazanıyor ve devlet taşeron firmayı aradan çıkarırsa bizim maaşımızı yükseltip bizi kadroya alırsa zarar eder mi? Bu düşüncelerle asgari ücrete mecbur bırakılan işçilerin hayallerinde “Kadro gelecek, taşerondan kurtulacağız, sendikalar toplu sözleşmeye girerek işçi temsilcilerini de dahil edip asgari ücretler devletle görüşülecek ve belirlenecek” gibi sözler var. Fakat gerçek hayata döndüğümüzde işçilere yoksulluk ve açlık kalıyor. Oysa biz işçiler bu sefalet ücret artışını istemiyoruz. Unutmayalım ki bizler de aile geçindiriyoruz, çocuk okutuyoruz, kira ödüyoruz, yeme-içme ihtiyaçlarımızı karşılamaya çalışıyoruz. Bizlere dayatılan bu asgari ücretle bu ihtiyaçlarımızı karşılayamaz hale geldik. Yeni yılda devlet asgari ücrete uyguladığı zammı diğer zamlarla geri alacak. Yani her zaman yaptığı gibi kaşıkla verip kepçeyle karşılığını alacaktır.
Güzel günlerin sadece hayallerimizde değil, gerçek hayatımızda da olması için tek çözüm yolu, taşeron işçiler olarak birleşmek. Nasıl işçi arkadaşlarımızın düğününde, çocuklarının doğumunda, zorlu günlerinde birleşiyorsak aydınlık günlerimizi inşa etmek için de birleşmeliyiz. Yeni yılın biz işçiler için dayanışma ve mücadele dolu bir yıl olması dileğiyle...
Ankara Dışkapı Eğitim Araştırma Hastanesi taşeron işçisi bir kadın
Evrensel'i Takip Et