Şiddetten uzak bir hayat için
Boşanıp şiddetten uzak yeni bir hayat kurmak istediğini söyledi. Ben de ona bir kadın olarak, “senin kafesin, senin bedenini esir almıştı, özgürlüğünü mutluluğunu elinden almıştı, özgürlüğünü kazandıktan sonra yıllarca sabrın ne kadar boş olduğunu fark edeceksin” dedim. Şimdi ayaklarını yere daha sıkı basması gerekiyor.

Merhaba Ekmek ve Gül okurları,
Okula giden iki kızım var, onları bizzat okula ben götürüp getiriyorum. Haliyle okul bahçesinde fazlaca kadınla karşılaşıyorum. Dernekle tanıştıktan sonra omuzlarımdaki yükün artacağını anlamıştım. Bu yük benim daha da bilgileneceğim, kendimi yetiştireceğimdi.
Olaylarla bir anda karşılaşınca çözüm bulmamız gerektiğini biliyordum. Dedim ya her gün gördüğüm o yüzlerde, farklı hayatların izlerinin olduğunu görüyordum. Kimisi mutlu hayatını yaşayıp keyfine bakıyor, kimisi mutsuzluğunu örtmek için iyi görünmeye çalışıyordu. Bu kadınların ortak noktaları çocuklarıydı. Sınıf annesi olduğum için az da olsa sınıfta vakit geçirme şansım oluyordu. Çocukların karakterlerini anlaya biliyordum.
Altı yaşındaki çocuklar, hep hareket halindeler durmazlar yerlerinde. Hergün çocukları uyarır çözüm bulurduk. Bazen “kim yaptı bunu” dediğimde bir kız çocuğu yanıma gelip telaşlı telaşlı “ben yapmadım” derdi. “Tamam” derdim “sana demedim zaten” diyerek sırasına gönderirdim. Her sorun çıktığında sadece o kız çocuğu üzerine alınıp yapmadığını söylüyordu. Bir süre sonra bu durum beni rahatsız etmeye başladı. Ama her defasında onun yapmadığımı bildiğimi söylerdim. ‘Niçin böyle davranıyor? Bu korku neden?’ diye düşünürken, bir akşam okulun önünde beklediğim sırada annesi yanıma geldi. Selamlaştık, hatırını sordum “iyi değilim” dedi. Nedenini sorduğumda “sorunlarım var” deyip derin bir iç çekti. “Anlat belki hallederiz” dediğimde, “gerçekten mi, yardım eder misiniz?” dedi. Kadın dayanışma derneğinden olduğumu, kadınların sorunlarına çözüm bulmak için çabaladığımızı söyledim. Sevindi, kara gözleri gülümsedi. İnsanın gözü benim için çok önemli. Onlar mutluysa o zaman mutlu olurum. Yardım edeceğimin sözünü verdim ve ayrıldık.
Sabah okula çocuklarımızı bıraktık ve dernekteki arkadaşlarla onun evine doğru yola çıktık. Ayak üstü sohbette bile etkilenmiştik hikayesinden. İçeriye girdik girmesine de adeta evdeki mutsuzluk yüzümüze çarptı. Hani derler ya kadınlar, eşyamız olsun olmasına da mutsuz olduktan sonra ne fayda. Borçla almış eşyalar; kuru eşya karın doyurmaz ki. Buzdolabının kapısını açtı içi bomboştu. “Her gün çocuklarıma aynı yemekleri ısıtıp veriyorum” dedi. “Her gün dayak, kavga, ama elimden bir şey gelmiyor çocuklarım var. Onlar babasız kalmasın diye yıllarca bu çileyi çektim durdum” dedi. Çok ağladı, gözyaşları adeta fışkırıyordu. Bu kadar ağlayan biriyle ilk kez karşılaşıyordum. Ben sadece kadının anlattıklarını dinleyip anlamaya çalışıyordum. Dernekten arkadaşım çözüm yollarını, yalnız olmadığını anlatıyordu. “Senin istemen kurtuluşundur” diyordu. Mücadele şimdi başlıyor deyip ayrıldık o ev görünümlü hapishaneden. Dışarı çıktığımızda derin bir nefes aldım, havayı içime çektikçe çektim.
Diğer gün okulun bahçesinde beklerken, kadını gördüm. Gardiyanıyla gelmişti kadın, çocuğunu bırakmaya. Eşi bizim evine gittiğimizi gördüğü için kadına şiddet uygulamış “kadınlar mı sana yardım edecek” demiş. Bana doğru eğildi “ne olur beni kurtarın” dedi. Baktım yüzüne “tamam” dedim ayrıldı okuldan. Dernekten arkadaşlarımızla konuştuk. Kadın arkadaşın babasıyla konuşup, olması gerekenleri anlattık. Babası da bizim yönlendirmelerimizle yasal yollara başvurdu ve gelip kızını aldı. Beni aradığında “sonunda başardım kurtuldum” dedi. Onun adına çok sevindim, sesi daha da güçlü geliyordu. Boşanıp şiddetten uzak yeni bir hayat kurmak istediğini söyledi. Ben de ona bir kadın olarak, “senin kafesin, senin bedenini esir almıştı, özgürlüğünü mutluluğunu elinden almıştı, özgürlüğünü kazandıktan sonra yıllarca sabrın ne kadar boş olduğunu fark edeceksin” dedim. Şimdi ayaklarını yere daha sıkı basması gerekiyor.
Özlem Erdoğan- Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği
Evrensel'i Takip Et