Devletin kurumunda şiddet ve taciz
Türkiye’nin herhangi bir yerinden kadına yönelik şiddet, taciz gibi haberlerin gelmediği gün yok neredeyse. Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı bir kurumda bir kadın çalışanın yaşadığı taciz, baskı ve şiddeti yargıya taşıması kadınların iş hayatında yaşadığı zorlukları bir kez daha gündeme getirdi. Kızının Çanakkale’de üniversiteyi kazanmasıyla birlikte Ankara’dan Çanakkale’ye tayini gerçekleşen bir kadın çalışanın göreve başladığı günden itibaren işyerinde uğradığını iddia ettiği şiddeti, baskıyı ve tacizi yargıya taşıması her gün daha can yakıcı hale gelen kadına yönelik şiddetin yeni bir örneği.
Kadın emekçinin yargıya götürdüğü suçlamalar oldukça ciddi boyutlarda. Suçlamalar sadece kurum müdürünün kendisini sürekli odasına çağırarak taciz etmesiyle sınırlı kalmıyor, bunun yanı sıra sahte belgeyle geçici görevlendirme, işyerinde psikolojik baskı ve şiddet söz konusu. Kadın çalışan, müdürü tarafından gördüğü tacize kanıt olarak elinde bulunan ses ve telefon kayıtlarını gösteriyor. Bununla birlikte müdüre yönelik taciz suçlamaları da ilk değil. Daha önce de işyerindeki diğer kadın çalışanların müdüre yönelik taciz iddiaları var. Müdürün kendisini “Ankara’dan gönderilen casus” olarak gördüğünü, her türlü olumsuzluktan kendisini sorumlu tuttuğunu ifade eden kadın çalışan, diğer yandan üç yıl boyunca işyerinde taciz ve şiddetin yanında iftiralara ve tehditlere de maruz kalmış.
SAHTE EVRAKLA GEÇİCİ GÖREVLENDİRME
Kadın çalışanın bir başka iddiası da sahte evrakla geçici görevlendirme yapıldığı yönünde. Geçici görevlendirme yazısını tebliğ etmediği halde imzasının taklit edilerek görev yerinden ayrılışının yapıldığını iddia eden kadın, “Madem birimden ayrılışım yapıldı, daha sonra neden bana yıllık izin verildi” diyerek sahte evrakla hazırlanan düzeneği de ortaya koyuyor. Yine kendisinin haberi olmadığını iddia ettiği bir başka evrakta sicil dosyasında bulunan kınama cezasına ilişkin. Cezadan kesinlikle haberi olmadığını belirten kadın çalışan, cezanın kendisine tebliğ ettirilmeden dosyasına konulduğunu iddia ediyor.
Kadın çalışanın yargıya taşıdığı bir başka konu da aynı işyerinde geçici olarak çalışan bir personelden gördüğü şiddet. Daha önce aynı kişi tarafından defalarca hakarete, aşağılanmaya maruz kaldığını iddia eden kadın, konuyu müdüre bildirmesine rağmen Müdürün olaya seyirci kaldığını söylüyor. Kadın, 19 Ekim 2010 tarihi mesai saatinde, gördüğü şiddet üzerine polisi çağırarak olayı yargıya taşıdığını belirtiyor.
KÜLTÜR SANAT-SEN’DEN DESTEK
Kültür Sanat-Sen önceki gün kadın çalışanın gördüğü şiddete ilişkin olarak Çanakkale 2. Sulh Ceza Mahkemesinde devam eden duruşma öncesi açıklama yaptı. Kültür Sanat-Sen adına açıklamayı yapan İstanbul Şube Yöneticisi Haluk Tolga İlhan, her yıl, yüzlerce kadının işyerleri de dahil olmak üzere tacize, tecavüze uğrayıp, aşağılanmaya çalışıldığını hatırlattı. İlhan, tüm bunlara karşılık hükümetin böyle suçları engellemek için gerekli önlemleri almamasının durumu daha da teşvik edici hale getirdiğini vurguladı.
İlhan “Erkek egemen sistem, ‘Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer, perdesiz ev de, ya kiralıktır ya da satılıktır’ diyerek taciz ve tecavüzden yine kadınların sorumlu olduğunu, Hüseyin Üzmez’i tahliye ederek tacizcileri ve tecavüzcüleri koruyup kolladığının mesajını veriyor” dedi.
Önlem almayan tüm devlet kurumlarının sistematik olarak kadınlara yönelik gerçekleşen her türlü şiddet eyleminde suç ortağı olduğunun altını çizen İlhan, mağdur olan kadın üyelerinin davasının takipçisi olacaklarını söyledi.
(Ankara/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et