03 Ocak 2015 12:39

ASGARİ ÜCRET İsyan mı? Buna da şükür mü?

Yeni asgari ücret belirlendi. Yine, insanca yaşamaya imkân vermeyen bir rakam. Hükümet vermiyor, patron vermiyor, sendika uğraşmıyor... İşçi kadınlar öfkeyi ve umutsuzluğu bir arada yaşıyor. Ne yapmalı peki. “Birleşmek lazım ama zor” diyorlar. Peki birleşirseniz, ne olur? “Aha o zaman ortalık toz duman olur. O iş karakolda biter. Çarşı karışır” diyorlar gülerek.

Paylaş

Ayşe ÖZDEMİR - Deniz ÇALIŞKAN

Termikel fırın ocak ve davlumbaz fabrikasında çalışan 6 kadın işçi ile asgari ücret üzerine sohbet ediyoruz. Konu açılınca hepsinin ilk sorduğu soru “Asgari ücret belirlenmiş mi?” oluyor. Sohbet ilerledikçe sendikaların tutumundan patronun kâr hırsına kadar pek çok şey konuşuluyor.
İçlerinden biri internette gördüğü DİSK’in “Asgari ücret 1800 net” kampanyasından bahsediyor. 1800 TL’yi biraz uçuk ve inandırıcı olmayan bir rakam olarak değerlendiriyorlar. “Hükümete muhalefet olsun diye amma sallamışlar”, diyor bir başkası. 
Ama sohbet ilerledikçe “Ayda 1800 TL alsak ne yapardık?”a geliyor konu. “Şimdi aldığımızın iki katı arkadaş, düşünsenize” diyorlar. Hepsi de borç ödediklerini anlatıyor. Çalışmaktan memnun olan da var aralarında, “Mecbur kalmasam çalışmazdım, evimden çıkmazdım hiç” diyen de. Hepsi de işe mecburiyetten başlamış.  “1800 yapmazlar da en azından 1200-1300 falan olsaydı” diyorlar. 
“Peki o parayı verirler mi?” diye soruyoruz. Hiç birinin bundan da umudu yok; “100 TL alsan öp de başına koy diyorlar. 2015 Ocak ayından itibarıyla asgari ücrete 58 TL zam yapıldığını duyunca hem alaycı hem de öfkeli bir hava hakim oluyor bir anda konuşmaya. İçlerinden biri “Hayret nasıl vermişler o kadar parayı, biraz fazla olmuş” diyor. Diğeri “Bu kadar para bizi bozar, kredi çekelim de ev falan alalım. Borç ödersek yoldan çıkmayız hiç olmazsa” diyerek gülüyor. 
Cumhurbaşkanlığı konutu olarak yapılan Ak-Saray’ın maliyetini ve aylık enerji faturasını hatırlatıyoruz. İçlerinden biri çok sinirleniyor. “Sanki biz insan değiliz. Ben de Ak Parti’yi tutuyorum ama bu tam israf. Bu kadar olmaz” diyor. Bir başkası “Hadi o cumuhurbaşkanı, biz sonuçta işçiyiz o kadar fark olur” deyince bu kez hepsi sinirleniyor. 
“Cumhurbaşkanı olunca israf sevap mı oluyor diye soruyor?” bir diğeri. Konuşmanın başından beri söze katılmayan bir kadın ise “Hepsi aynı kafadalar. Meclistekiler de patron. Kendi işçileri var. Kendileri de asgari ücretten işçi çalıştırıyor. Fazla zam yaparlar mı?” diye söze katılıyor. “O kadar fark olur” diyen kadın ise bu kez kendini savunuyor; “Ben 3 kuruşa çalışalım demedim ki, versinler insan gibi bir maaş, kendileri de nerde isterse orda otursunlar” diyor. 

SENDİKA UĞRAŞMIYOR
“Asgari ücretin daha iyi belirlenmesi için işçiler ne yapmalı?” diye soruyoruz. Fabrikada örgütlü Çelik-İş sendikası akıllarına geliyor. İçlerinden biri üye olmamış işe yeni girdiği için. “Üye olsam mı?” diye diğerlerine soruyor. Verdikleri cevap ise hep aynı ,“Üye olacan da nolacak? Sendika sendikadan başka her şeye benziyor” Üye olmak, olmamak, sendika değiştirmek gibi konuların konuşulduğunu söylüyorlar fabrikada. Ama herkesin birlikte verdiği bir karar yokmuş. “Sendikanızla konuştunuz mu? Asgari ücretin arttırılması için bir çalışmaları var mı” diye soruyoruz. Bir sessizlik oluyor. Sonra birisi “Valla sendikacıları bir yakını ölen olursa o zaman görüyoruz. Göz boyamak için taziyeye geliyorlar fabrikaya” diyor. “Hükümet vermiyor, patron vermiyor, sendika uğraşmıyor, peki siz ne yapıyorsunuz?” diye soruyoruz. “Çok affedersin eşek gibi çalışıyoruz” diyor biri. Bir diğeri “Aslında bütün şehirlerde hep birlikte isyan çıkaracaksın, zam istiyoruz diye ortalığı ayağa kaldıracaksın, bak noluyor o zaman” deyince diğerleri gülüyor.
“Mesaiye kalmamak için isyan çıkarabildik de kaldı bütün Türkiye” diyorlar. Ne yapmak gerekir diye kafa yorunca ilk akla gelen şey isyan çıkarmak. Peki o ne demek, nasıl olacak, ne yapılacak diye sohbet derinleşince kafa karışıklığı ve umutsuzluk bir arada görülüyor. Birleşmek lazım ama zor diyorlar. “Peki birleşirseniz, ne olur sizce” diyoruz. “Aha o zaman ortalık toz duman olur. O iş karakolda biter. Çarşı karışır” diyorlar gülerek.

HİÇ KİMSE Mİ DÜŞÜNMEZ İŞÇİYİ
Sincan Organize’de başka bir fabrikadayız. Öğlen molasında internette gezinirken bir kadın işçinin “asgari ücrete 6+6 zam yapmışlar” demesi üzerine 4 kadın işçi arasında gelişen kısa sohbete tanıklık ediyoruz. Önce herkes şaşkınlıkla birbirine bakıyor, bu iyi mi, kötü mü bi anlam veremiyor. İnternet açıklamalarının devamına bakılıyor. İlk 6 ay net 949 TL, ikinci 6 ay 1000 TL oluyormuş. Bakışmaya devam edip içlerinden biri “harca harca bitmez be” deyip basıyorlar kahkayayı...  Kimi ekliyor “bizim fabrikada 1. altı ay , 2. altı ay yok. Asgari ücret acıklanıyor, direk ilk aydan 1000 TL’den başlayacağız, bu güzel” diyor. “Ama tabi eşim çalışıyor, ben çalışıyorum, oğlan okula kursa gidiyor, ev kira yine de yetmiyor. Yine de Allah bereket versin, buna da şükür, 3+3 den daha iyidir.” 
Kimi umudunu patronun performans üzerinden yapacağı zamma saklıyor, kimiyse sövüyor hükümete, patronlara, “hiç kimse mi bu işçileri düşünmez! Günde 12 saat eşek gibi çalış, işin yükü, evin yükü, ama aldığın cumartesi mesaileriyle birlikte 1400 TL olsun, Hayat mı bu! Gerçi biz eşek olduktan sonra semer vuran çok olur ama... Aslında 8 saat çalışmaya en az 1400 TL olması gerekir ama nerdeeee...”  Kadınlardan biri “bizim zamlar da açıklansa bari” diyor ve ekliyor “Şubat’ın onunda insan öğrenir mi ne kadar zam aldığını. Zamlar belirlendi fakat bize bilgi veren yok. Neymiş efendim, Ocak ayının maaşını alınca öğrenirsiniz. Bizi Şubat’a kadar zamla tehdit edip köpek gibi çalıştırcaklar daha, dertleri bu,  yoksa niye söylemesinler!” Sohbet daha uzun sürerdi fakat zil çalıyor ve herkes makinasının başına geçiyor yorgun ve umutsuz...

ÖNCEKİ HABER

Günümüzün “Taşeronluk Sitemi”, Geçmişin “İşçi Simsarlığı”: Gasp edilen emek gücü

SONRAKİ HABER

200 Yunan askerinin hikayesini doğru okumak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa